Muzaffer Demirsoy / Demokrat Haber

İnsan Hakları ve özgürlük mücadelesi veren sivil toplum örgütleri ile tanışmaya, konuşmaya devam ediyorum. Ayrımcılık, bir insan hakkı ihlali yaratan olgu olarak yüzyıllardır renk, cins ve etnik köken temelinde gündemde olmuş. Engellilerin yaşadığı ayrımcılık ise daha yeni farkında olunan, yeni tanımlanan bir konu. On dördüncü söyleşimizde Eğitimde Görme Engelliler Derneği (EGED) Genel Başkanı Emre Taşgın ile yaşadıkları sorunlar üzerine konuştuk…

Türkiye’de görme engelli birey sayısı nedir? Özellikle yaş gruplarına göre elinizde bir veri var mı?

Ülkemizde görme engellilere dair kapsamlı ve güvenilir olarak ifade edebileceğimiz bir veri bulunmamakta. TÜİK'in 2011 Nüfus ve Konut Araştırması sonuçlarına göre, ülkemizde Genel nüfus içinde yaş grubu ve cinsiyete göre en az bir engeli olan bireylerin tüm yaş gruplarındaki oranı %6.9 olarak bulunurken; toplam nüfus içerisinde görmede zorunluk yaşayanların oranı ise %1.4 olarak ortaya çıkmıştır.

Bu oran, ülkemizde hiç görmeyen ya da az gören bireylerin toplam nüfus içerisinde önemli bir yer tuttuğunu açıkça göstermekte.

Görme engelli birey nasıl bir eğitim alıyor? Okul öncesi eğitimden üniversite eğitimine kadar geçen süreci anlatabilir misiniz?

Ülkemizde bazı illerde görme engellilere yönelik ilk ve ortaokul kademesi için eğitim veren okullar var. Söz konusu okullardan bazıları yatılı, bazıları ise gündüzlü eğitim veriyor. Lise kademesinden itibaren akademik olarak ilerlemek isteyen görme engelli öğrenciler kaynaştırma eğitimi yoluyla, yani akranlarıyla aynı ortamlarda eğitim alıyorlar. Son yıllarda ilk ve ortaokul kademesinde kaynaştırma eğitimine dahil olan görme engellilerin sayısı da artıyor. Bu öğrencilerin destek eğitim ve bireyselleştirilmiş eğitim planı (BEP) gibi bireysel farklılıklarından doğan gereksinimleri için tedbirlerin alınmasını sağlayacak mekanizmalar var. Üniversitelerde ise genelde sözel ve eşit ağırlık ile öğrenci alan bölümler tercih ediliyor. Görme engellilerin sayısal alanda başarılı olamayacağı gibi bir algı var. Oysa ki bu doğru değil. Görme engellilerin bu alanda daha az başarılı olarak görünmesi materyal erişilebilirliğinin sağlanmaması dolayısıyladır. Üniversitelerde zorunlu olarak kurulmuş engelli öğrenci birimleri mevcut. Görme engelli öğrenciler bu birimlere başvurarak gereksinimlerinin yerine getirilmesini talep edebiliyorlar. Söz konusu birimler arasında görevini başarıyla yerini getirenlerin sayısını arttırmak daha erişilebilir bir eğitim için olmazsa olmazdır.

Eğitimde görme engelliler ne gibi sorunlar yaşıyor? Şu konuda zorlanıyoruz, şu konuda sıkıntı yaşıyoruz dediğiniz noktalar neler?

Genel bir tespit yapmak gerekirse; görme engelli öğrencilerin eğitimde karşılaştığı en önemli iki sorun erişilebilirlik ve toplumda oluşan olumsuz önyargılar. Ülkemizde gerek dijital ve gerekse basılı materyaller görme engellilerin kullanımına uygun değil. Özellikle pandemi döneminde de net olarak görüldü ki, alınan tedbirler görme engellileri kapsamıyor. Bu yüzden gerek ilk ve ortaöğretim kademesinde, gerekse de üniversite öğrencileri arasında mağdur olan görme engelli öğrenciler var. Dolayısıyla bir ürün veya hizmet en baştan tasarım aşamasında kapsayıcı biçimde herkes için kullanılabilir olarak düzenlenmeli. Bu, BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme'de geçen "evrensel tasarım" ilkesinin tam karşılığıdır. Diğer yandan toplumda engellilere yönelik oluşmuş kalıp yargılar nedeniyle birtakım engellemeler ortaya çıkmıştır. Görme engellilerin hangi alanlarda başarılı olup olamayacağı ve neyi yapıp yapamayacağı gibi genellemeler, onların geleceğini olumsuz biçimde etkilemektedir.

Siyasetçiler sorunlarınızı yeterince dile getiriyor mu? İktidarın görme engelliler ile ilgili bir politikası var mı?

Ülkemiz BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmenin bir tarafı. Ayrıca 5378 sayılı Engelliler Kanunu yürürlükte. Türkiye'de en önemli sorun var olan mevzuatın uygulanmasını sağlayacak güçlü denetim mekanizmalarının eksik olması. Ayrıca ülkemizin bilgiye erişim konusunda kapsamlı düzenlemeler içeren bir mevzuata ihtiyacı var.

Braille Alfabesi yaygın olarak yeterince kullanılıyor mu? Örneğin Türkiye’de herhangi bir şehrin kütüphanesinde bir görme engelli birey Braille alfabesi ile yazılmış bir kitaba rahatça ulaşabiliyor mu?

Ülkemizde Braille alfabesini kullanan görme engelli sayısının arttırılmasına ihtiyaç var. Bununla birlikte basılı bir kitabın Braille nüshasına ulaşmak da kolay değil. Braille kitaplar hacim bakımından mürekkep baskılı kitaplara göre daha fazla yer tutmakta. Kaba bir hesapla, 200 sayfalık bir kitap Braille olarak yaklaşık 800 sayfaya denk gelmekte. Bu durum basım maliyeti sorununu da gündeme getirmekte. İlk ve ortaöğretim kademesinde dağıtılan ders kitaplarının Braille nüshaları da görme engelli öğrencilere zamanında ulaştırılamamakta veya bazı branşlara ait kitapların basımı yapılamamakta. Diğer yandan Braille ekran gibi dijital belgelerin Braille ortamda okunmasını sağlayan teknolojilerin ülkemizde kullanımını yaygınlaştırabilecek kapsamlı bir sosyal politikaya ihtiyaç bulunmakta.

Görme engelli bireyler teknolojinin olanaklarından yeterince yararlanabiliyor mu?

Görme engellilere yönelik ekran okuyucu, ekran büyültme ve Braille ekran gibi destek teknolojileri mevcut. Bu sayede günlük yaşamlarında teknoloji önemli bir yer tutmakta. Bu şüphesiz eğitim alanı için de geçerli. Ancak ürün ve hizmetlerin destek teknolojileriyle uyumlu çalışabilmesi için birtakım evrensel erişilebilirlik kurallarına dikkat edilmesi gerekmekte. Bunun için oluşturulmuş web içeriği erişilebilirliği kriterlerine (WCAG 2.1) uygun düzenlemeler yapılmalı.