Ercan Jan Aktaş / Demokrat Haber

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sürekli “erken seçim ihanettir” derken, baskın bir seçim kararı aldı. Ak Parti ve MHP kendi aralarında ittifak yapıp, seçim yasalarını kendileri lehine düzenleyip, hiç beklenmedik bir zamanda “baskın” olarak adlandırılan bir seçim sürecine soktular ülkeyi. Ancak “Cumhur İttifakı” her ne kadar “Baskın basanındır” mantığıyla bir seçim hamlesi yapsa da, HDP’nin Demirtaş faktörüyle seçimlere girecek olması, CHP, İyi Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’nin kendi aralarında bir ittifak oluşturmayı başarması Ak Parti-MHP ittifakının umduğu sonucu bulamaması ihtimalini çok güçlendirdi.

İlk ilan edildiğinde Cumhur İttifakı’nın lehine sonuçlanacakmış sanılan 24 Haziran seçimleri süreci gün geçtikçe muhalefetin hem milletvekili seçimlerinde, hem cumhurbaşkanlığında üstünlüğü ele geçirebileceği bir yöne doğru gelişiyor.

ABD’de patlayan Facebook-Cambridge Analytica skandalında en önemli kısım, ABD seçimlerinde kazanma ihtimali görünmeyen Trump’ın ekibi tarafından, muhalifleri sandığa gitmekten alıkoyacak, seçimlere olan inançlarını sarsacak yalan haberlerin devreye sokulmasıydı. Bu sayede Trump karşıtlarının seçime katılma oranı düşürüldü ve seçimi umulmadık bir şekilde Donald Trump kazandı. Türkiye’deki 24 Haziran seçimlerinde de bu örneği gözönünde bulundurmak gerekiyor.

Seçim süreci ilerlerken biz de kendini “anarşist” olarak tanımlayan bireylerle, 24 Haziran seçimlerinde ne yapacaklarını sorduk:

ALİ CAN: OY KULLANACAĞIM

Oy kullanacağım. 24 Haziran seçimlerinde HDP diyeceğim tekrar. Benim başkanım tek bir isim değil de, benim başkanım her şeyi ile topladığımda HDP demek istiyorum. Doğruyu söylemek gerekirse bu ülkeyi bütün güzellikleriyle, kırmadan, dökmeden, insanları birbirine kırdırtmadan, hiçbir ayrımı içinde barındırmadan, yani bütün incelikleriyle yönetebilecek potansiyelde başka birisini göremiyorum.

SELİNAY HAZAL ERİŞEN: HERKES BİRBİRİNDEN KORKUYOR

31 yaşındayım ve sadece bir kere oy kullandım. Çünkü o sene de öncekiler gibi oy sandıklarında hile gerçekleşmişti. Sonraki yıllarda da bu hiç değişmedi. Bu yüzden oy kullanmak adına negatifim. Ki oy kullanmakla bir şeyin değişmediğine yıllardır şahidiz. Kaldı ki oy kullanabileceğim kendi politik görüşüme yakın bir parti olduğunu düşünmüyorum.

ZEYNEP KOŞAK: BOYKOTÇUYDUM, TEMSİLİYET İDDİASINA İNANMIYORDUM

Normalde uzun zaman, arkadaşlarımızla ortak kanaatimiz doğrultusunda olsun, kişisel seçimim doğrultusunda olsun boykotçuydum. Parlamenter sisteme ya da bunun organlarına, özellikle temsiliyet iddiasına inanmıyordum. HDP'nin önemli zamanlarında Demirtaş'ın yanında olduk hepimiz. Üzerine birçok tartışma döndü, dışarıdan olduğu kadar içeriden de eleştiriler yapıldı ve yapılmaya devam ediliyor. Fakat Türkiye'de daha eşitlikçi, birlikte yaşam kültürünü destekleyen, dinleyen ve kendini dinletebilen, politikasını insani temellere oturtabilen bir devlet kurulabilmesi için tek bir umut varsa, o da benim için Demirtaş'tır.

ZİYA ATMACA: OY KULLANMAYACAĞIM

Seçimlerde oy kullanmayacağım. Bu herhangi bir boykotun sonucu değil kendi doğrularımın bir getirisi. Devletin bana sunduğu çizgi üzerinde yürüyüp onun sunduğu alanda onu yok etmeye çabalamak boş kuyuya taş atmaktan ibarettir. Reformun gücüne tamah eden değil yıkımın arzusuna kapılmış birisi olarak devletin kendi yönetici kadrosunu belirlemesiyle değil bu kadroları nasıl yok ederim ile ilgilenmekteyim.

BERKE KARA: ANARŞİSTLER OY KULLANMAZ, EFENDİSİNİ SEÇMEZ DİYORDUM, AMA…

7 Haziran 2015 seçimlerine kadar oy kullanamıyordum. Ve kullanabilecek olsam da asla kullanmam boykot ederim, anarşistler oy kullanmaz, efendisini seçmez diyordum. Aslında hala aynı konumdayım ancak bu söylemleri kullandığım zamanlardan bu yana her şey çok değişti. 7 Haziran sürecinde Türkiye'nin sözde demokrasisi seçime parti olarak katılmaya karar veren HDP'yi, bileşenlerini, destekçilerini, destekleme ihtimali olanları, HDP'li arkadaşı olanları hatta politika ile ilgisi olmadan HDP içerisinde çaycılık yapan kişilere bile tehdit, gözaltı, gözaltında işkence, tutuklama, tutuklu iken işkence uygulama gibi birçok saldırıda bulundu.

HDP'nin ve bileşenlerinin bürolarını, mitinglerini bombaladı. HDP bürolarına polis, medya destekli faşist saldırılar örgütledi, içinde ki insanlarla birlikte yakmaya çalıştı.

Polisler, askerleri, iktidar vekilleri, valilik... Aslında devletin tüm kurumları HDP'ye oy verilmemesi konusunda halkı tehdit etti. Ve cezalandırma yöntemi olarak HDP'yi destekleyen halklara savaş ilan etti.

7 Haziran'da organize devlet saldırısına karşı HDP ve saldırıya uğrayan destekçileri ile dayanışmak için oy verdim. 7 Haziran'da kaybeden iktidar ve devletin tüm faşizan kurumları ve örgütlediği faşizan, cihatçı kitleler o günden bugüne kadar bir intikam alma çalışması içindeler. 7 Haziran'da dayanışma içinde olduğum gibi 24 Haziran'da da dayanışmaya devam edeceğim. Ama tabii ki HDP'ye oy verecek olmamın nedeni sadece saldırılara uğraması da değil. HDP'nin kadın, LGBTİ, ekoloji , vicdani ret , özeleştiri, yerel yönetimler, doğrudan demokrasi ve tüm ezilenler ile dayanışma politikasını da beğeniyorum. Ama oy verirken asla seçimden medet umarak değil direnenler ile dayanışmak için oy vereceğim. Seçimlerde iktidar muhaliflere seçmen kağıdı göndermeyip zoraki boykot örgütlüyor iken boykotun bir çözüm veya alternatif olabileceğini düşünmüyorum.

Röportajların uzun hali için: https://www.demokrathaber.org/anarsistler-oy-kullanmaz-efendisini-secmez-diyordum-ama%E2%80%A6-roportaj,133.html