Türkiye’de silahlı mücadele yürütmenin artık mümkün olmadığını söyleyen AKP MKYK üyesi ve Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Yasin Aktay, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Kürtlerin siyasi mücadeleye odaklanması gerektiği yönünde yeni bir konsept ortaya koyduğunu söyledi. Öcalan’ın dünyanın geleceğini iyi okuyup PKK’nin ve Kürt tabanının önüne siyasallaşma hedefini koyduğunu dile getiren Aktay, Öcalan’ın sağlık ve yaşam koşulları ile ilgili olarak Kürt tarafından gelen taleplerin makul olduğunu da dile getirdi.

Aktay, Taraf'tan Güler Yılmaz'ın çözüm süreci ve Kürt sorunuyla ilgili son gelişmelere ilişkin sorularını şöyle yanıtladı:

Çözüm süreci nereye gidiyor?

Öcalan bence hükümetteki demokratikleşme iradesini ve Kürtler için son 10 yıldır yapılanların hayatı daha demokratik hale getirmiş olduğunu gördü. Öcalan, dünyanın geleceğini iyi okuyup Kürtlerin, PKK’nın, kendi tabanının önüne yeni bir hedef koymuştur. Bu da siyasallaşmadır. Siyasallaşmanın da her bakımdan sınırları bellidir. Siyasallaşma ile silah beraber olmaz. Öcalan, Türkiye’nin gelmiş olduğu yer itibariyle artık silahın çözüm olmadığı, Kürtlerin siyasi mücadeleye odaklanması gerektiği yönünde yeni bir konsept ortaya koydu.

İkinci demokrasi paketi hazır mı?

AK Parti’nin programındaki zaten demokratikleşme paketleri var. 63 madde olarak kamuoyuna yansıyan içerikler var ve bunlar hayata geçirilecek. Bunu çözümün bir şartı gibi ele almak doğru değil. Siyaset, toplumu ikna etme sanatıdır. Değişikliği sadece BDP’nin talep ettiğini düşünmüyoruz. Türk toplumu istediği için bu adımlar atılacaktır. Ya bunu yaparsınız, ya da terör geri döner mantığı işi kolaylaştırmıyor, zorlaştırıyor.

Süreci sabote etme çabası var mı?

Bazı yerlerdeki olayları süreci sabote etmek isteyenlerin çabası olarak görüyorum. Doğrusu Güneydoğu öyle bir tablo içinde olmaktan uzak. Toplumda oluşan barış iradesi çok yüksektir. Yüzde 90’ların üstündedir. Bazı hevesliler olabilir. Onların da Öcalan’a rağmen, çözümü sabote edecek güçte olduklarına inanmıyorum.

Dağdakiler indi mi?

Dağdakiler inmedi, dağdakiler dışarı çıkacak. Zaten tereddüt yaratan konulardan biri çoğunun henüz çıkmamış olması. Bu konuda bir yavaşlık söz konusu. Bu yavaşlık bir hesaba mı dayanıyor, yoksa teknik bir sorundan mı kaynaklanıyor; o bir soru işareti.

AKP’de bu konu hakkında nasıl konuşuluyor?

Doğrusu birtakım endişeler olsa da süreci aksatacak nitelikte bir direniş veya bir güvensizlik yok. Sürece dönük hükümetin baskın bir iyi niyeti var. Bu iyi niyet tabii ki öbür taraftaki sabotaj girişimlerini görmeye engel değil. Güveni tamamen bitirecek herhangi bir risk görülmüyor.

“ÇÖZÜM SÜRECİ ASLINDA BİR SABIR SINAVIDIR”

MİT, İmralı ve Kandil arasında görüşmeler sürüyor mu?

Mutlaka...Sürekli temas halinde bu işin gidişatı konusunda, aksamaması konusunda bir diyalog halindeler. Bu iş kimi ilgilendiriyorsa bütün taraflar sürekli temas halinde. Sürecin en önemli aktörlerinden olan Öcalan’ın şartlarının iyileştirilmesi talepleri var. Sağlık kontrolünden geçirilmesi, odasının genişletilmesi isteniyor. Bu talepler normaldir Hükümet taleplerin muhatabıdır. Öcalan’ın durumunun iyileştirilmesi talepleri de olabilir. Talep meşrudur; hakaret olmaması şartıyla. Öcalan’ın da avukatları vardır, sevenleri vardır, talepleri hukuk devleti ölçüsünde ve hak ettiği ölçüde dillendirilir. Ama bu yapılacağı anlamına gelmez. İllaki karşılanacağı anlamına gelmez. Makulse hukuk standartları ölçüsündeyse bu taleplere bakılır tabii ki. Ama sırf talep ediyor diye, dünya yıkılmış gibi bir hava yaratılmasının da bir anlamı yoktur. İsteyen isterse ülkenin bölünmesini talep edebilir, bunun için yol bellidir. Gidip halkını ikna etmesi lazım, gidip yasal mücadelesini yapsın, propagandasını yapsın bu da meşrudur. Bölünmenin propagandası bile yapılabilir Türkiye’de artık. Yani bu Türkiye’nin demokrasisinin geldiği noktayı gösterir. İfade özgürlüğünün hangi noktaya geldiğinin ifadesidir. Kimse diyemez ki insanlar düşüncelerinden dolayı hapistedir. Hayır düşüncelerinden değil, mutlaka bunu şiddete dökmüş olduklarından dolayıdır.

Çözüm sürecindeki en önemli sınav nedir?

Bu bir sabır sınavıdır. Süreç içinde iki taraftan da sabrı zorlayacak çok şey olabilir. Bu işte biraz kanaat önderi niteliğinde olan insanların galeyana gelip, her olayın üzerine atlamaması çok önemlidir. Hamasi duyguları daha da pekiştirecek, tahrik edecek şekilde atlamamaları çok önemlidir. Parti yetkililerine, kanaat önderlerine çok önemli bir görev düşüyor. Sürece başlarken bu tür sabotajların, direnişlerin olacağını öngörüyorduk zaten. Bu yola öyle girdik girmek zorundaydık artık. Dolayısıyla en önemli imtihan sabırdır.