Roboski katliamının yüzüncü haftası nedeniyle katliamda yakınlarını kaybeden aileler avukatları ile birlikte Diyarbakır Barosu'na geldi. Burada konuşan Baro Başkanı Tahir Elçi, iç hukuk yollarının tükenmesini beklemeden dosyayı Anayasa Mahkemesi ile AİHM’e götürebileceklerini söyledi.

Roboski'de Türk savaş uçaklarınca katledilen çoğu çocuk 34 Kürdün ailesi, 100. hafta nedeniyle Diyarbakır Barosu'na gelerek basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına Baro Başkanı Tahir Elçi, ailelerin avukatı Meral Danış Beştaş, eski Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar’ın yanı sıra Roboski'de yaşamını yitirenlerin yakınları katıldı.

Faillerin bulunması için ailelerin 100 haftadan buyana adalet aradığını belirten Baro Başkanı Tahir Elçi, "Uludere olayının üzerinden 2 yıl geçti, tüm Türkiye faillerin yakalanıp yargı önünü çıkmasını beklerken, dosya Askeri Savcılığa gönderildi. Üstelik bu zamana kadar hiçbir fail halen tespit edilmedi ve yargı önüne çıkarılmadı. 1990’lı yıllarda yaşanan faili meçhul cinayetlerle ilgili onlarca dosya hala aydınlatılmadı. Devlet bir yandan faili meçhul olayların üzerine gittiğini söylüyor ancak bir yandan da Uludere olayını kapatmak istiyor. Geçmişteki olaylardan dolayı binlerce insan hala adalet arıyor ama adalet bir türlü sağlanamıyor. AHİM geçtiğimiz günlerde Şırnak’ın Kuşkanar ve Koçağaçlı köylerinin bombalanmasıyla ilgili önemli bir karar verdi. Ama Türkiye’deki mahkemeler kararın gereğini yerine getirmedi. Türkiye bunları yerine getirmediği için AHİM Şırnak’taki 2 köyün bombalanmasıyla ilgili, bombardımanı yapan faillerin bulunup cezalandırılmasına hüküm etmişti. Bu nedenle AHİM’in kararı Roboski için bir ders olmalı" dedi.

Bu önemli davanın Askeri Savcılığa gönderilmesinin adalete olan inancı azalttığını belirten Elçi, "Askeri makamların talimat verdiği bir olayın faillerinin olduğu bir dosyanın Askeri Savcılığa gönderilmesi bizlerde olan adalet inancını azaltmıştır. Askeri savcılığın olayı tarafsız bir şekilde yürütüleceğine inanmıyoruz , çünkü bu mümkün değil. Gerçek faillerin biran evvel bulunup adalet önüne çıkarılması ve gerekli cezaları almaları gerekir. Türkiye toplumu bir gün adaletin herkes için gerçekleştiğini görecek. Umarım bu soruşturmanın akıbeti Şırnak’ta 2 köyün bombalanmasına benzemez" diye konuştu.

Anayasa Mahkemesine kişisel başvuru yolunun açık olduğunu belirten Elçi, "Bizim amacımız dosyanın hızlı bir şekilde sonuçlanması ve faillerin bulunup cezalandırılmasıdır. Bu girişimlerimizden sonuç alamazsak, usuli işlemlerimizi tamamladıktan sonra dosyayı Anayasa Mahkemesi'ne ve AİHM yolunu deneyebiliriz. Roboski Türkiye için bir testtir. Soruşturmanın seyri ve sonucu hükümet ve adalet organları açısından bir samimiyet testidir" şeklinde konuştu.

BM'DEN RET

Daha sonra konuşan ailelerin avukatı Meral Danış Beştaş, olaydan sonra BDP olarak, Birleşmiş Milletler Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne başvurduklarını hatırlatarak, "BM, Türkiye sözleşmeye taraf olmadığı için yaptığımız başvuruyu reddetti" dedi.

Roboski'de 11 yakınını kaybeden Veli Encü ise, olayın üzerinden 701 gün geçtiğini hatırlatarak, "701 gündür devletten tek bir şey istiyoruz. ‘Uludere’ye adalet’. Adalet için her gün yollara çıkıyoruz. Roboski’den gelirken birçok aramadan geçirildik. Aracımızda 2 adet ‘Uludere’ye Adalet’ pankartı bulunuyordu. Jandarma bu pankartların yasak olduğunu ve provokasyon yaptığımızı söylediler. Olayın 500. gününde yakınlarımızın mezarına karanfil bıraktık diye 50 bin TL idari para cezası ile hakkımızda 7 yıl hapis istemiyle dava açıldı. Bu yargılamamalarımız halen sürüyor" diye konuştu.

Daha sonra hazırlanan basın metnini okuyan Veli Encü, "Olayın üzerinden 701 geçmesine rağmen, dosyada bir ilerleme olmadığı gibi dosyanın askeri yargıya aktarılması ve bizlere bilgi verilmemesi bizde güvensizlik yaratmakta ve adalete olan inancımızı günden güne soğumaktadır. Acılarımıza acı katmaktan vazgeçin. Günden güne yükselen haykırışımızı, çığlıklarımızı ve sadece adalet diye çıkan feryatlarımızı duyun" dedi.

Açıklamanın ardından saldırıda oğlu Hamza Encü’yü kaybeden Kadriye Encü ise, oğlunun künyesini basın mensuplarına göstererek, "2 yıldır adalet arıyoruz. Oğlumun katilinin bulunup cezalandırılmasını istiyorum. Bu devlet neden failleri bulmuyor" şeklinde konuştu.

Saldırıda oğlu Selam Encü’yü kaybeden Semire Encü de, oğlunun parçalanmış telefonunu, oğlu Şiwan Encü’yü kayden Kadriye Encü ise oğlunun ayakkabısını basın mensuplarına gösterdi. (ANF)