Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanlığı görevine atandıktan sadece yaklaşık beş ay sonra Naci Ağbal’ın görevden alınmasında, altı kaynağın Reuters'a verdiği bilgiye göre, AKP ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı içindeki hizipler rol oynarken, Ağbal’ın görevden alınmadan iki gün önce yaptığı son faiz artırımı “bardağı taşıran son damla” oldu.

Dünya genelindeki alışılageldik para politikasına karşı olduğunu daha önce defalarca tekrar eden Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Ağbal’ın beklenmedik şekilde görevden alınması Türkiye’yi yeni bir kur krizinin eşiğine getirdi.

Görevden alınmadan saatler önce 19 Mart’ta TCMB’deki makamında çalışan Ağbal, bir kaynağın verdiği bilgiye göre görevden alınmayı beklemiyordu.

ALİ BABACAN DA DAHA ÖNCE AYNI İDDİAYI ORTAYA ATMIŞTI

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da, geçtiğimiz günlerde benzer bir iddianın kendisine ulaştığını belirterek, "Merkez Bankası'nın 130 milyar dolarını bunlar çarçur etti. Hatta bir rivayet vardır ki; bu ayrılan Merkez Bankası Başkanımız, “Ya şuna bir bakın, ne oldu?” diye… Tabi devlet geleneğinden gelen, devletin sahip olduğu her şeyin aslında millete ait olduğunu bilen değerli bürokratlarımızda bu kaygı vardır hep. “Bu 130 milyar dolar yok ama nereye gitmiş?” diye. Bununla ilgili yapılan bir çalışma neticesinde de bu kararın alınmasıyla ilgili bir rivayet var. Doğru, yanlış bilmeyiz ama doğruysa da ben şaşırmam" değerlendirmesinde bulunmuştu.

AĞBAL, BERAT ALBAYRAK’A KARŞI TEHDİT OLARAK GÖRÜLDÜ

Üst düzey hükümet ve Merkez Bankası yetkilileri, Ağbal’ın TCMB başkanlığına hızla yükselişi ve görevden hızla alınmasında ekonomi politikalarına karşı takındığı farklı tutumun ve Erdoğan’ın damadı ve önceki Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a karşı tehdit olarak görülmesinin etkili olduğunu belirtti.

Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı görevinden istifa etmesinden hemen önce Erdoğan, Maliye eski Bakanı Naci Ağbal’ı TCMB Başkanlığına, ardından ise Lütfi Elvan'ı ise Hazine ve Maliye Bakanlığı’na atamıştı.