Aydınlanma çağından günümüze demokrasinin temel prensibi olarak görülen kuvvetler ayrılığı, devlet aygıtının gücü tek elde toplamasını önlemek için yasama, yürütme ve yargı organlarının hiyerarşik bir ilişki olmadan bağımsız çalışmasını öngörür.

En özce ifade ile yasama meclisi, yürütme ise devletin merkezi ve yerel idari yapılanmasını son olarak yargı ise mahkemeleri karşılar. Bu organların ayrılığı ilkesinin önemini bugünlerde özellikle yargıdaki bağımsızlığın tökezlemesinden görüyoruz. Mahkemeler, iktidarın siyasal direktifleri ile binlerce kişiyi kendi anayasasına ters düşerek yargılamakta. Çünkü bahsi mevzu olan kişilerin yargılanması herhangi bir yasaya suç teşkil edecek bir edimden ötürü değil sadece ve sadece iktidarın politik çıkarları gereğidir. 

Egemen klik AKP ve Erdoğan’ın siyasal yönelimlerine göre hükmünü veren politikleşmiş bir yargı ile karşı karşıyayız. Düğmesiz olan cübbelerin, sembolik olarak hiç kimsenin önünde eğilmediğini anlatan bu cübbelerin, iktidara iliklendiği birkaç örnekle analiz edelim:

Geçtiğimiz günlerde KCK’dan 99 kişiye ceza verildi. HDP, DBP politikacılarına verilen bu cezalar, iktidarın genel olarak Kürt halkının iradesini yok sayan kayyum atayan anlayışının sonucudur.

Barış için akademisyenler bildirisini yayınlayan ve imzalarını atan akademisyenlerin yargılanması yasalara karşı islenen bir suç değil aksine savaştan beslenen iktidarın militarist tutumuyla uyuşmamasındandır.

Düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı temelinde kalemlerini teslim etmeyen yüzlerce gazeteci ve yazarın terörist diye suçlanıp yargılanması tamamen tek ağızdan çıkan kara propagandanın dışına çıkmış olmalarındandır.

Yargı, iktidarın gölgesinde kaldığı sürece bu hükümlerinin hiç bir meşruluğu olamaz.

Sağ popülist AKP’nin sağ radikal evriminde toplumun daha büyük bir kesimi terörist ilan edilecektir. Bu stigmadan sadece öteki kimlik olarak görülen Kürtler, Aleviler değil toplumun farklı kesimi olarak Kemalistler, ulusalcılar ve hatta AKP içinde onun ana eksenine uymayan kişiler de etkilenecektir. Bu yüzden 16 Nisan’da HAYIR demek her kesim çıkarına olacaktır.