Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Demokratik Mücadele Programı kapsamında partisinin Kars İl Örgütü’nü ziyaret etti.

Milletvekillerinin Meclis üyeliğinin düşürülerek tutuklanmasına değinen Buldan, CHP’li Enis Berberoğlu’nun salgın nedeniyle tahliye edilmesi ancak Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın tahliye edilmemesine tepki gösterdi.

Buldan, “Leyla Güven ve Musa Farisoğulları, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel gibi, cezaevinde kalmaya devam ediyor. HDP’ye ayrı bir hukuk uygulanıyor derken, bunu kastediyoruz. Virüs cezaevlerinde adli ve siyasi ayrımı yapmıyor. HDP’li ya da CHP’li ayrımı yapmıyor. Virüs cezaevlerinde ayrım yapmadan, bütün insanlara bulaşma tehlikesi yaşıyor. Biraz vicdanınız varsa, biraz demokratım diyorsanız, cezaevlerinde kalan arkadaşlarımızın acilen tahliye edilmesi gerekiyor” dedi.

İttifak tartışmalarına değinen Buldan, “Kazandıran ve kaybettiren bir pozisyonda olan, milyonlarca insanın oy verdiği bir parti, başkalarına gitmek yerine, diğer partilere kapısını açacak, demokrasinin önünü açacak. İsteyen gelir, isteyen gelmez. Bu kadar açık ve net. Kimse kapalı kapılar ardından HDP ile ittifak görüşmeleri yapmayacak. Halkımız bunu kabul etmiyor. Bunun için kapımız bütün muhalefet partilerine açıktır” ifadelerini kullandı.

‘HDP’Yİ MAHKUM EDEMEZSİNİZ’

Kars HDP İl Başkanlığı’nda konuşan Buldan’ın açıklamaları şöyle:

Değerli arkadaşlarım, sevgili basın mensupları, partili arkadaşlarım hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Bugün Kars il ve belediyemizi ziyarete geldik, dün Iğdır’da idik biliyorsunuz.

Belediye başkanlarımızın gözaltına alınıp tutuklandığı, yerlerine kayyımların atandığı Iğdır'da, halkın iradesini gasp edenleri kınamak amacı ile il örgütümüzü de ziyaret ettik.

Bugün burada Kars’ta hem sizlerle hem de basın aracılığı ile kamuoyuyla düşüncelerimizi ve görüşlerimizi paylaşmak üzere buradayız. Pandemi dolayısıyla yaklaşık 2,5-3 aydır halkımızla ve sizlerle bir araya gelemedik.

Evlerimizde sosyal medya üzerinden parti çalışmalarımızı yürüttük, halkımıza seslendik, halkımızın sağlığını koruması için alınması gereken tedbirleri paylaştık. İktidarın halkın sağlığını hiçe sayan anlayışını teşhir etmeye çalıştık. Çünkü biliyoruz ki pandemi süresince halkın sağlığı gözetilmedi, yapılan açıklamalar, çıkarılan paketler halkın sağlığına hizmet etmiyor.

Çıkarılan bütün paketler aslında iktidarın kendi yandaşlarının çıkarını esas alan, yandaşlara hizmet eden, bir kısım sermaye gruplarını esas alan paketlerdi.

Halkın sağlığını önceleyen politika pandemi süresince gözetilmedi ve halkın sağlığı hiçe sayıldı. Biz halkımızın sağlığının her şeyin önünde geleceğini bildiğimiz için bunu özellikle halkımız ile paylaşmanın yol ve yöntemlerini her zaman aradık ve bulduk.

‘TÜM PROGRAMLARIMIZ HALKIMIZIN SAĞLIĞI GÖZETİLEREK HAYATA GEÇECEK’

Pandemi sürecinde binlerce insan yaşamını kaybetti. Pozitif vaka sayıları hala çok yüksek. Ölüm riski hala var. Bu risk altında bizler sizlerin sağlığını koruyacak şekilde programlarımızı başlattık.

Yapacağımız her çalışmada fiziki mesafeyi korumak zorundayız. Hiçbir zaman halkımızın sağlığını riske atacak programlar, eylemler yapmayacağız. Her şey sizin sağlığınız gözetilerek yapılacak.

Normalleşme koşulları adı altında yeni bir yaşamı, yeni bir süreci önümüze koyduk. Bu yeni yaşam belki sizlerle kitlesel şeyler yapacağımız anlamına gelmeyecek ama hem örgütlülük hem de yapılan baskılar anlamında sizlerle zaman zaman bu koşullarda bir araya geleceğiz.

‘HDP'LİLER, KÜRTLER CEZAEVİNDE KALMAYA DEVAM EDİYOR; BU TAM DA DÜŞMAN HUKUKUDUR’

Son dönemlerde HDP üzerinde yoğun baskılar ve tutuklamaların olduğunu hepimiz biliyoruz. Son çıkarılan İnfaz Yasasıyla iktidarın küçük ortağı ile birlikte; HDP'yi, demokrasi güçlerini, muhalefeti hedef aldığını biliyoruz. Söz konusu Kürtler ve HDP olduğu zaman Türkiye'deki tüm siyasi güçlerin bir araya geldiğini, ortak tavır aldığını da biliyoruz. İnfaz Yasası tam da buna işaret ediyor.

Cezaevlerinde binlerce arkadaşımız pandemi riski altında kalmaya devam ediyor. Çıkarılan yasa HDP’lileri, Kürtleri kapsamayan bir yasa. O yasa sonucu dışarıya çıkanlar iş başına geçtiler ve ilk icraatlarını da Kars Belediyesine saldırı yaparak gerçekleştirdiler.

Biz iktidarı uyardık, 'çıkaracağınız yasa topluma karşı suç işleyen insanları kapsarsa, bu insanlar dışarı çıktıklarında suç işlemeye devam edecek' dedik. İçeride kalanlar demokrasiyi savunanlar, özgürlükleri savunanlar cezaevlerinde kalmaya devam ediyor. Türkiye’nin siyasetçileri, aydınları, yazarları, akademisyenleri, barış aktivistleri cezaevlerinde kalmaya devam ediyor. Bu tam da bir düşman hukukudur.

‘BU ÜLKEDE İKİ AYRI HUKUK İŞLETİLİYOR’

Bu ülkede iki ayrı hukuk işletiliyor biri suç işleyenlerin özgürlüğüne hizmet eden ve Saray'ın talimatıyla tahliyeleri gerçekleştiren sistem, diğeri de HDP’li Kürt, demokrat, aydın ve yazarlara işletilen hukuk. İşte biz bu iki ayrı hukuk sisteminin Türkiye’ye büyük zararlar vereceğine iniyoruz.

‘TÜRKİYE’NİN İHTİYACI DEMOKRASİ VE BARIŞI İNŞA ETMEKTİR’

Oysa Türkiye’nin ihtiyacı demokrasi ve barışı inşa etmektir. Gaspla, kayyımla, gözaltı ve tutuklamalarla ne demokrasi olur ne barış olur ne de bu ülkede özgürlükler olur. Kazandığımız belediyelerin birçoğu pandemi sürecinde gasp edildi. Eşbaşkanlarımız tutuklandı, yerlerine kayyım atandı.

Berberoğlu tahliye edildi, Güven ve Farisoğulları cezaevinde; ayrı bir hukuk derken tam da bunu kastediyoruz

Bu gasp zihniyeti ve anlayışı hala devam etmekte sadece belediyelerle sınırlı kalmamakta, Meclis'i de kapsamaktadır. Son süreçte TBMM'ye yapılan darbede 3 milletvekili gözaltına alınıp tutuklandı. Daha sonra CHP’li Enis Berberoğlu pandemi gerekçesiyle tahliye edildi. Ancak Leyla Güven ve Musa Farisoğulları, diğer belediye eşbaşkanları ve milletvekillerimiz gibi cezaevinde kaldılar. Tıpkı Selahattin Demirtaş gibi, Figen Yüksekdağ gibi, Gültan gibi Leyla Güven ve Musa Farisoğulları cezaevinde kalmaya devam ettiler. İşte HDP’lilere ayrı bir hukuk uygulanıyor derken tam da bunu kastediyoruz.

‘VİRÜS HDP'Lİ, CHP'Lİ AYRIMI YAPMIYOR’

HDP’li ya da CHP’li ayrımı yapmıyor bu virüs. Cezaevlerinde ayrım yapmadan bütün insanlara bulaşma tehlikesi taşıyor. Eğer dürüst davranırsanız, eğer biraz vicdanınız varsa, eğer biraz 'demokratız' diyorsanız cezaevindeki arkadaşlarımızın da acilen tahliye edilmesi gerekiyor.

Şimdi HDP’nin bütün bunlara sessiz kalmasını istiyorlar. HDP'nin tüm bunlar karşısında diz çökmesini, boyun eğmesini istiyorlar. Kusura bakmayın HDP Türkiye’nin 3’üncü büyük partisidir, milyonların gönlünde taht kurmuş bir partidir, 7 milyon insanın oy verdiği bir partidir.

‘HDP DÖRT DUVARDAN İBARET DEĞİLDİR, İNSANLARIN BEYNİNDE, YÜREĞİNDE HDP’Yİ KAPATAMAZSINIZ’

Şimdi bütün TV kanallarında 'HDP kapatılsın kapatılmasın mı' tartışması yapılıyor. HDP dört duvardan ibaret bir parti değildir, kapısına kilit vurulacak bir parti değildir. Siz insanların beyninde, yüreğinde, vicdanında HDP’yi kapatamazsınız.

‘ANKETLERDE DÜŞÜŞ YAŞADIKLARINI GÖRDÜKLERİ AN HDP’YE SALDIRIYORLAR’

Tüm bunlar AKP hükümetinin çaresizliğinin göstegesidir. Anketlerde düşüş yaşadıklarını gördükleri andan itibaren yaptıkları tek şey HDP’ye saldırmak, vurmaktır. HDP'yi kriminalize etmektir. Şunu açık ifade etmek istiyorum ki, AKP küçüldükçe HDP daha çok büyüyor, daha çok oy kazanıyor. Çünkü bizler Türkiye'de barışın, demokrasinin, özgürlüklerin güvencesiyiz.

‘BİLİYORLAR Kİ HDP EN YAKIN SEÇİMDE TÜRKİYE'Yİ YÖNETMEYE ADAY OLARAK ALANLARA ÇIKACAK’

Bizler bütün bunları yaşanan son seçimlerde Türkiye halklarına gösterdik. 31 Mart Yerel Seçimlerinde bunu gösterdik, her türlü engellemeye rağmen bir başarı elde ettik. Yine 24 Haziran seçimlerinde Türkiye’de umut olduğumuzu gösterdik. İptal edilen İstanbul seçimlerinde kazandıran ve kaybettiren pozisyonumuzu ortaya koyduk. Şimdi tüm korkuları bundan, biliyorlar ki HDP en yakın seçimde Türkiye'yi yönetmeye aday bir parti olarak alanlara çıkacak. Bu ülkeyi yönetmeye aday olduğumuz günden beri bize karşı saldırılar durmadı.

‘BU ÜLKE SİZİN BABANIZIN MÜLKÜ DEĞİL’

Bu ülke sizin babanızın mülkü değildir, bu ülkeyi siz kurmadınız, bu ülkede sadece siz yaşamıyorsunuz. Bu ülkede Kürtler, Türkler, Azeriler, Çerkesler, farklı inançlar, farklı mezhepler 82 milyon birlikte kardeşçe yaşarken siz buna darbe vuramazsınız. Türkiye halkları buna izin vermez, Türkiye halkları buna müsade etmez. İşte bu ülkeye barış gelecekse, demokrasi gelecekse, özgürlükler gelecekse bunlar demokrasi güçlerinin oluşturduğu ittifaklarla gelecektir.

‘HDP TÜM PARTİLERE KAPISINI AÇACAK; İSTEYEN GELİR, İSTEMEYEN GELMEZ’

Şimdi HDP'yi bir öcü parti olarak gösteriyorlar ve önümüzdeki seçimlerde bizimle ittifak yapılmaması için önlemler almaya başladılar. Bakalım biz başkalarıyla ittifak yapacak mıyız? Kazandıran ve kaybettiren bir pozisyonda olan milyonlarca insanın oy verdiği bir parti başkalarına gitmek yerine diğer partilere kapısını açacak, şeffaf ve demokratik bir ittifakın kapısını açacak. Vallahi isteyen gelir, istemeyen gelmez. Bu kadar basittir ve nettir bizim anlayışımız.

‘KAPALI KAPILAR ARDINDA İTTİFAK GÖRÜŞMELERİNİ KABUL ETMİYORUZ’

Hiç kimse kapalı kapılar ardından HDP ile ittifak görüşmeleri yapmayacak. Bunu kabul etmiyoruz, halkımız bunu kabul etmiyor. Halkımız şeffaf ve açık bir ittifak istiyor. Bunun için kapımız tüm muhalefet partilerine açık. Gelecek, bizimle ittifak yapacak tüm muhalefet partilerine kapımız açık. Bu faşizmi ve baskıcı şiddet politikalarını, kayyımcı ve gaspçı anlayışı ancak ve ancak demokratik mücadelemizi yükselterek, ittifaklarımızı güçlendirerek, demokrasi yolunda ilerleyerek durdurabiliriz.

‘7 HAZİRANLAR HER SEÇİMDE ORTAYA ÇIKACAK’

Diğer partileri yok saymak, inkar etmek ve her yaptığı etkinliği başka bir algı oluşturarak kriminalize etmek Türkiye'yi yönetenlerin hakkı da değildir, haddi de değildir. Bizler 7 Haziran 2015 seçimlerinde Türkiye halklarına büyük bir umut verdik. Bu umudu ve cesaretimizi giderek büyüttük. Dün 7 Haziran’ın yıldönümüydü. Görüyoruz ki HDP, her seçimden büyük bir başarıyla çıktı. Evet, 7 Haziran bizim miladımızdır, tarihsel dönüm noktamızdır. Bu 7 Haziranlar her seçimde ortaya çıkacaktır.

‘CEZAEVLERİNİ, İŞKENCELERİ, ÖLÜMLERİ BİLEN BİR GELENEKTEN GELİYORUZ, KORKUMUZ YOK’

Biz her seçimde daha çok büyüyeceğiz, daha çok güçleneceğiz. Ne tutuklamalar ne kayyımlar bizi yıldırır. Bizler 80’leri ve 90’ları bilen bir gelenekten geliyoruz. Cezaevlerini, işkenceleri, ölümleri bilen bir gelenekten geliyoruz. Asla korkumuz yoktur, asla kaygımız yoktur. Halkımızın da il teşkilatlarımızın da hiçbir kaygısı olmasın. Mutlaka kazanacağımıza inanıyoruz. Sizlerle birlikte kazanacağız.