Darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile birlikte farklı bir stratejinin geliştirildiğini savunan HDP İstanbul Milletvekili ve İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldani, "Yerelden başladılar, giderek daha çok yükselecek savaş konseptini devreye koyacaklar. Bu milletvekillerinin tutuklanmasından başlayalım siyasi cinayetlere varacak kadar çok gözü kara… " dedi. 

Necla Demir'in sorularını yanıtlayan HDP İstanbul Milletvekili ve İmralı Heyeti üyesi Buldan'ın DİHA'da yer alan söyleşisinin bir bölümü şöyle: 

"SİYASİ İRADE KÖRLERİ VE SAĞIRLARI OYNADI"

* PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın gönderdiği çözüm mesajından başlarsak, savaşın giderek şiddetlendiği tablo içerisinde hükümet, Öcalan'ın bu çağrısına neden yanıt vermedi?

Öcalan üzerindeki tecrit devam ederken kendisinin böyle bir mesaj göndermesi çok anlamlı ve kıymetli. Bu mesajın siyasi irade tarafından değerlendirilmemesi ve bu mesajın heba edilmesi Türkiye açısından çok üzücü bir durum. Çünkü Öcalan yıllardır tek kişilik hücrede kalmasına rağmen sürekli Türkiye'nin demokratikleşmesi, Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülmesi ve barışın Türkiye açısından değil, tüm Ortadoğu açısından kıymetli olduğunu açıklayan değerlendirmeler yaptı. Barış ve müzakere sürecinin bir devamı olarak nitelendirebiliriz son mesajı. 

Öcalan 3 yıllık süreç başlatmıştı ve biz kendisi ile görüşmeler gerçekleştirmiştik. Bu görüşmeler doğrultusunda çok önemli değerlendirmeler yaparak Türkiye'nin artık demokratikleşmesi gerektiğini ve kendisinin bu konuda bir rol ve misyon üstlendiğini ifade etmişti. Bunun için elinden gelen tüm çabayı seferber edeceğini söylemişti. O görüşmeler diyalog süreciydi. Bunun müzakere sürecine evrilmesi için bir mekanizmanın kurulması gerekiyordu ve kurulmayarak heba edildi. O süreçten sonra görüşmeler kesildi. İçerisinde bulunduğu tecridi çok daha ağır bir şekilde yaşadı. Başlatılan açlık grevleri ile birlikte Öcalan ile görüşme gerçekleştirildi. Orada da yine görüş ve düşüncelerini ifade etti ve bu sürecin kendisi yada PKK tarafından bozulmadığını tamamıyla siyasi irade tarafından bozulduğunu ve heba edildiğini ifade etti. 

Bütün bunlara rağmen, 'eğer istenirse 6 ay içinde bu sorunun çözülebileceğini bu rolü bir kez daha oynayabileceğini' ifade etti. O günden bugüne kadar verilen mesaj üzerinde herhangi bir görüş ve değerlendirme yapılmadı. Siyasi irade burada körleri ve sağırları oynadı. Ve bununla birlikte onlarca insan yaşamını yitirmeye devam etti.

"SİYASİ İRADE HDP'YE TAMEMEN KAPALI"

* Siz İmralı Heyeti olarak, mesajdan sonra hükümet yetkilileri ile görüştünüz mü? Ya da bu mesaja dair neler yapmayı düşünüyorsunuz?

Müzakerelerin tekrar başlaması konusunda girişimlerimiz devam edecek. Ancak somut olarak ifade edebileceğimiz bir gelişme yok. Çünkü siyasi irade tamamıyla HDP'ye kapalı, onu yok sayan ve tasfiye etmeye çalışan bir yol ve yöntem izliyor. 

Bu süre içerisinde kendileri ile bir görüşme yapmadık. Zaten kendileri vermiş olduğu mesajla birlikte Sayın Öcalan' a açılan kapıların kapandığını ifade eden görüşler belirttiler. Biz her ne kadar diyalog sürecinde adaya gidip gelsek bile, AKP iktidarının sorunun çözümüne yönelik somut adımları da atmadığını söylemek isterim. O dönemde her şeyin senkronik bir şekilde devam etmesini Sayın Öcalan söylemesine rağmen, AKP hükümeti karakol yapımlarına devam etti ve dilinde de bir değişiklik olmadı. Soruna sürekli 'terör' sorunu olarak baktılar. Böylesi bir sıkıntılı süreçte sorunun çözümü elbette ki çok kolay olmayacak. İmralı Heyeti olarak bu yönlü açıklamalar yaptık devleti ve hükümeti uyardık. Rol üstlenmeye hazır olduğumuzu belirttik ki Sayın Öcalan da bunu bizden istemişti. Her şart ve koşulda İmralı heyetinin kendisini temsil ettiğini ve en zor zamanlarda devreye girmesi gerektiğini belirtmişti. Türkiye'nin koşulları ve Kürtlerin geleceği açısından en zor zamanı yaşıyoruz aslında. Devletten herhangi bir pratik adım gelmedi. Hem parti hem İmralı heyeti olarak bundan sonrası için hem Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması hem de o sürece bir kez daha geri dönülmesi açısından girişimlerimiz devam edecek.

"KAMUOYUNUN ÖCALAN'A KİLİTLENMESİ GEREKİYOR"

* Peki, üzerindeki tecrit devam ederken devlet, neden kardeşinin Öcalan ile görüşmesini sağladı sizce? 

Toplumsal refleksin önemli olduğunu belirtmek gerekiyor. Sayın Öcalan ile yapılan görüşmede açlık grevinin çok büyük bir etkisi var. Çünkü kamuoyunun açlık grevlerine kilitlenmesi ziyaretlerin çok yoğun bir şekilde olması sistemi rahatsız etti. Bu nedenle bayramı gerekçe yaparak görüştürüldü. Elbette ki bu Öcalan üzerindeki tecridin kalktığı anlamına gelmemeli. Uzun süre avukatları ile görüşme gerçekleştiremiyor. Ailesi ile görüşmeler çok sık gerçekleşmiyor. Sivil toplum kuruluşlarının talepleri var. Siyasi heyetlerle de görüşme talebi var. Bütün bunlar engellenmiş durumda. Öcalan'ın müzakere sürecine yeniden girebilmesi, üzerindeki tecrit koşullarının kaldırılması ve müzakere sürecinin eşit bir şekilde sürdürülmesi ve bunun içinde özgürlüğü de geliyor. Kamuoyunun bu konuya kilitlenmesi gerekiyor.

"TÜRKİYE BUGÜN EN KARANLIK DÖNEMİNİ YAŞIYOR"

* Uluslar arası kamuoyunun sessizliği de göz önünde bulundurulduğunda Öcalan'ın özgürlüğüne kavuşması noktasında yapılması gerekenler neler? 

Barış isteyen herkesin içerisinde bulunduğumuz süreç açısından ifade edersek, Türkiye bugün karanlık dönemini yaşıyor. Herkesin cezaevine konulduğu, herkesin işinden edildiği, ağzını açan herkesin fişlendiği bir süreçte Sayın Öcalan'a ihtiyaç duyulduğu ve rol ve misyonunu oynayabilmesi için onun eşit koşullarda müzakere sürecine katılması ve özgür koşullarda bunu yürütmesi açısından bir toplumsal reflekse ihtiyaç var. Rol ve misyonunu anlatabilecek girişimlerde bulunmalıdır. 

"FARKLI BİR STRATEJİ HAYATA GEÇİRİLİYOR"

* Darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile birlikte artan hak ihlallerine tanıklık ediyoruz. Muhalif olan tüm kesimlere dönük başlatılan operasyonların yanı sıra KHK'lerle muhalif radyo ve televizyonlar da kapatıldı. Tüm bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

15 Temmuz gecesi Türkiye askeri bir darbe girişimi yaşadı ancak 15 Temmuz gecesi sonrası siyasi darbeler gerçekleşti. Bu siyasi darbeler, AKP eli ile yapıldı. Muhalif olan herkes AKP tarafından 'benim gibi düşünüp konuşacaksın' a evrilmek isteniyor. Kendisi gibi düşünmeyen her kesimi tasfiye etme yönünde yol ve yöntem izliyor. Son süreçte hem televizyonların kapatılması hem emekçilerin işlerinden çıkarılması bununla birlikte avukat ve akademisyenlerin gözaltına alınması, birkaç gündür yaşadığımız HDP ve DBP il ve ilçe başkanlarına yapılan baskınlarla birlikte bütün çalışanlarının gözaltına alınması farklı bir stratejinin hayata geçirileceği anlamına geliyor bizim için. 

Milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı, belediyelere kayyımlar atandı. Bununla birlikte HDP'yi yargılama süreci başladı. Bugün itibari ile şunun hazırlığı yapılıyor diye düşünüyorum. Artık sıra en üst düzeyde siyaset yapanlara geldi. Yerelden başladılar, giderek daha çok yükselecek savaş konseptini devreye koyacaklar. Bu milletvekillerinin tutuklanmasından başlayalım siyasi cinayetlere varacak kadar çok gözü kara… 

"TUTUKLANACAKALRIN İSİM LİSTESİ HAZIRLANDI" 

* Yaşanan baskı süreciyle birlikte HDP milletvekillerine dönük doğacak gözaltı, tutuklamalara ve AKP eliyle demokratik siyasetin önünün kapatılmasına karşı tavrınız ne olacak?

Bu hafta sonu bir kampa gireceğiz. HDP olarak iki günlük bir toplantı gerçekleştireceğiz ve bu toplantı ile birlikte aslında bir yol haritası belirleyeceğiz. Bütün bu baskı ve müdahalelere bu şiddet politikasına karşı rol ve misyonumuzu nasıl oynayabiliriz, bunları tartışacağız. Muhtemelen milletvekilleri ifadeye zorla götürülecek, bir kısmı tutuklanacak böyle bir beklenti içerisindeyiz. Bunu belirtmek isterim çünkü gidişat bunu gösteriyor. Her gün tebligat alıyoruz. Benim 50 tane fezlekem var. Şuan da bütün hazırlıkların yapıldığını düşünüyorum. 

Saray'da ve MGK'de yapılan toplantılarda çökertme politikasının bir parçası olarak Kürtlerin ya da Türkiye halklarının temsiliyeti olan 'HDP milletvekillerini nasıl tasfiye ederiz'in planları yapılıyor ve bununla ilgili duyumlar da var. İlk başta yakalanan ve tutuklanacak olanların ve dışarıda kalacak olanların listesi var. MGK'de alınan karar doğrultusunda daha sonra tutuklanacak olanların listesi var. 

"HALKIN SOKAKTA TEPKİSİNİ ORTAYA KOYMASI GEREKİR"

En ufak bir zorla götürmede kamuoyunun bu konuda tepki göstermesi gerektiğini düşünüyorum. 6 milyonun temsili olan bir milletvekilinin durumuna insanlar sessiz kalmamalıdır. AKP iktidarı artık öyle bir psikoloji yaymış ki sokağa çıkan, ağzını açan herkes tutuklanıyor. Bu şekilde sokakları hedef almayı planlıyor, oysa 15 Temmuz akşamı Cumhurbaşkanı'nın kendisi halkı sokağa davet etmesini biliyor. Milletvekilinin zorla götürülmesi de siyasi darbedir. Bu siyasi darbeye de halkın sokakta tepkisini ortaya koyması gerekiyor.

"BAŞKANLIK REFERANDUMUNDA CHP VE  HDP'NİN TAVRI ÖNEMLİ"


* Meclis'in açılması ile birlikte OHAL uzatıldı. Ve akabinde Başbakan Binali Yıldırım, 'Parlamenter rejimin Türkiye'nin dertlerine çare üretmediği bir gerçektir' diye açıklama yaptı? AKP'nin ortaya attığı Başkanlık rejimi başta Kürt sorunu olmak üzere Türkiye'nin diğer tüm sorunlarını çözecek mi?

Şu anda zaten Başkanlık rejimi fiili olarak yürütülüyor. Bugün Türkiye'yi Recep Tayyip Erdoğan yönetiyor. Parlamento kapalı, feshedilmiş. KHK ile istedikleri bütün yasaları geçiriyorlar. Kayyım atama da bunun bir parçası. Başkanlık referanduma kalırsa ki Meclis'ten çok geçeceğini zannetmiyorum. AKP ve MHP'nin oyları buna yeterli değil. O yüzden CHP ve HDP'nin alacağı tavır önemli.