Dünya’daki diğer yazılardan bağımsız olarak Paskalya adasında ortaya çıkan Rongorongo yazı sisteminin çözülmesi için yeni bir proje başlatıldı.

Paskalya Adası’nda Rapa Nui halkının Rongorongo yazıları, son yıllarda iyice unutuldu. Daha önce sadece birkaç araştırmacı, çalışmalarını tamamen bu yazıtlara ayırdı. Fakat şimdi Rongorongo yazıtlarının anlamını çözmeye çalışmak için yeni bir proje canlandı.

Paskalya Adası, Güney Pasifik Okyanusunda küçük bir Şili toprağı. Bu ada, dünyadaki kıtalara en uzak adalardan biri ve adaya en yakın şehir 2000 kilometreden daha uzakta. Fakat MS. 1. binyılın sonlarında bir şekilde, insanlar bu mesafeleri aşarak adaya yerleşti.

Orada yüzyıllar boyunca hayatta kalan Rapa Nui halkı, arkasında zengin bir maddi kültür bıraktı. Onların atalarını temsil ettiği düşünülen ve Moai adı verilen heybetli heykeller inşa ettiler. Ancak belki de en ilgi çekici olanı, Rapa Nui halkının benzersiz bir yazı sistemleri vardı. Şimdiye kadar kimse bu yazıları okumayı başaramadı.

Warsaw Üniversitesi’nden Rongorongo Projesi’nin öncüsü Rafał Wieczorek, “Paskalya Adası’nın, yazının diğer sistemlerinden bağımsız olarak icat edildiği dünyadaki az sayıdaki yerden biri olduğuna dair çok sayıda kanıt var. Böylesine izole bir yerde neden yazının keşfedildiği hala gizemini koruyor.” diyor.

Rongorongo yazıları, Mısır hiyerogliflerine benzer kuralları izliyor gibi görünüyor. Betimledikleri şeyleri, bir önceki sözcüğün anlamını açıklayan ek ünsüz semboller ve ‘belirleyiciler’ ile kısmen görsel olarak temsil ediyorlar. Fakat bazı açılardan Rongorongo, diğer yazılı dillerden oldukça farklı.

Wieczorek, “Karakter dizileri birkaç tablette tekrarlanıyor. Bazı durumlarda bir sonraki satıra gidiyorlar; diğerlerinde ise aynı satırda devam ediyorlar.” diyor.

Paskalya adasında bugüne kadar Rongorongo yazılarının yer aldığı yüzlerce tahta tablet bulundu. Bu yazılar ilk olarak 19. yüzyılda Hıristiyan din adamları tarafından fark edildi. Adada yakacak odun sıkıntısı yaşandığından tabletlerin birçoğu yakılmıştı.

Wieczorek, “Tabletlerin birçoğu yakıldığı için artık kimse bu yazıtları okuyamazdı.”

Yazıtların ne anlattığı ya da nasıl okunduğu bilgisi, bugün Paskalya Adası’nın yerli topluluğu arasında biliniyor gibi görünmüyor. Bu nedenle, bu yazıtları araştırmak özellikle zor bir sorun.

Ancak, Wieczorek ve ekibi, yaptıkları çalışmalarla Rongorongo’ya olan ilgiyi artırmayı ve metinlerin anlamını bir nebze aydınlatmayı umuyorlar.

PASKALYA UYGARLIĞININ ÇÖKÜŞÜ DE GİZEMLİ

Şili kıyılarından çok uzakta olan Paskalya Adası’ndaki eski uygarlığın çöküşüne neden olan şey, uzun zamandan beri arkeolojinin en büyük gizemlerinden biri.

Bugüne kadarki en geçerli teori, adada yaşayan Rapa Nui halkının pervasızca çevreyi yok ettiği, tüm doğal kaynakları ve dolayısıyla yiyecekleri tükettiği yönündeydi. Bu durum, en nihayetinde onların çöküşüne neden olmuştu.

Fakat yapılan yeni bir araştırma bu görüşe karşı çıkarak, bu topluluğun aslında daha önce düşünülenden daha dengeli bir kaynak kullanımı ile adada sert koşullara adapte olmuş olabileceğini gösteriyor.

Kaynak: