1945’ten bu yana son 73 yılın en adaletsiz, serbestlik ve eşitlik ilkesine en aykırı seçimi yaşandı. Üstelik OHAL koşullarında. Sarayın kukla medyasının beyin yıkama furyasında. 'Reis'in seçtiği hakem YSK'nın evlere şenlik 'adilliği ve tarafsız' yönetimi altında. OHAL koşullarında bırakalım seçimi, referandum dahi yapılamayacağı Anayasa Hukuku’nun ve kamu hürriyetleri hukukunun, seçim hukukunun evrensel bir kuralı olduğu halde. Birçok ülkenin anayasalarında bu ilke belirtilir. Venedik komisyonu kriterleri açısından da gerçeklik budur. Üstelik seçime kısa bir süre kala zaten anti-demokratik olan seçimlere ilişkin yasa daha da anti-demokratik hale getirilerek, mühürsüz oyların dahi geçerliliği yasallaştırılarak gidilen bir seçim. Muhalefet partileri böylesi bir seçimin meşru olamayacağını belirtmek yerine, kuzu kuzu seçime koştular. Seçim kararından sonraki bir yazımızda böylesi bir seçimin boykot edilerek, seçim kararının boşa çıkarılması gerektiğini, OHAL kalkmadan, seçim yasası nisbeten de olsa revize edilmeden seçimin kabul edilmemesi gerektiğini vurgulamıştık. Kuşkusuz bir hususunda altını çizmiştik. CHP’nin katılmayacağı bir boykotun işlevsel olma şansının da olmadığını.

Bir garip seçim yaşandı. Sandıklar kapandıktan sonra siyasetin karanlık ve puslu dehlizlerinde neler döndü? Muhalefet liderleri neden ortalıkta gözükmedi? MHP bu kadar oyu ne şekilde aldı? Kürt illerinde neler yaşandı? Yanıt bekleyen sorular.

Muhalefet partilerinin yönetimlerinin tümü de başarıdan söz ediyor. Kanmaya ve kandırmaya gerek yok. HDP'nin tüm engellere rağmen barajı aşması dışında kayda değer bir başarı yok. AKP’nin 7-8 puan gerilemesi bir başarı sayılamaz. 16 yıl iktidarda olan bir partide bu kadar yıpranma payı olur. Bu muhalefetin başarısı değildir. Dünyanın en demokratik, en özgürlükçü partisi de 16 yıl iktidar olsa mutlaka birkaç puan geriler. Çünkü iktidar yıpratır, bozar, bozulma sınav neticesine yansır. Kaldı ki 'Reisin' oylarında hemen hemen hiçbir düşüş yok.

Mevcut seçim sistemiyle iki sene sonra seçime gidilse, Eğer 'Reis' kazanmayı mutlaka kafaya koymuşsa yine kazanır. Mevcut seçim sistemiyle muhalefetin üstün gelmesi için muhalefete açık ara sel gibi bir akının olması gerekir. Ki çalıp çırpma, sandık gaspı, sahte oy olsa dahi üstesinden gelinmiş olsun. Açık ara, sel gibi bir akını sağlayacak parti yönetimleri var mı? Yıldızlaştırılmak istenen Muharrem İnce 3 B formülünün içini doldurabildi mi? Barışın nasıl olacağını, bölüşmenin nasıl olacağını, büyümenin nasıl olacağını açımlayabildi mi? Ana dil demekten kortu. Evde kullanılan dil dedi. Bu açıdan Karamollaoğlu’uın dahi gerisine düştü.

İçişleri bakanının valilere gönderdiği skandal, pervasız ültimatomuna karşı dahi dostlar alışverişte görsün misali bir basın açıklamasıyla yanıt veriyorlar. İçişleri bakanlığı önünde bir protesto çelengi koyarak tüm milletvekilleriyle bir tepki koyabilirlerdi. Üstelik HDP’ye yapılan tehdidi hiç ağızlarına almıyorlar. Barolar da, HDP’ye yapılan tehdidi görmezden gelerek, sadece CHP ile ilgili bakanın tavrını eleştirdiler. HDP de milletvekilleriyle İçişleri bakanlığı önünde partiye yapılan tehdidi protesto edebilirdi.

Zorlu bir sürece girdik. Topal da olsa, ağır aksak da olsa, kadük de olsa parlamenter demokrasi sona erdi. Tüm erklerin tek kişi elinde toplandığı, parlamentonun göstermelik hale geldiği, kökten dinci, şöven bir dikta dönemi başladı. Azerbaycan tipi faşizan bir reislik dönemi. Başkanlık ve yarı başkanlık rejimleriyle asla ilgisi yok. Gensoru veremeyen, bütçe yapamayan bir meclis. Halkın sözde temsilcileri aracılığıyla kullandığı egemenlik hakkı 'Reis'e ve yardımcılarına, atanmışlardan oluşan bakanlara geçiyor. 'Reis' tek başına savaş kararı alabilecek. Önemli önemsiz her konuda kanun yerine kararname ile icraat yapabilecek. Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, teşkilat yapısı kanunla değil, kararname ile olabilecek. Görevi boyunca denetimi neredeyse imkansız. Görev süresi bittikten sonra da hesap sorulmayacak. Mevcut sistemde hükümet de denetim dışı. Denetim için en etkili yol olan gensoru artık yok. Tek başına OHAL kararı alabilecek. Üstelik bu kez 6 ay için. Cumhurbaşkanının veto ettiği kanunu yeniden kabulü için muhalefetin301 milletvekilinin oyunu bulması gerek. OHAL’e gerek kalmayacak şekilde sürekli OHAL halini kalıcı kılacak yasal düzenlemeler yapacaklar. Birçoğu zaten yapıldı.

Görünen o ki başta İngiltere olmak üzere büyük devletler de şimdilik kendi çıkarları açısından durumdan çok rahatsız değiller.

Kuşkusuz bu kadar karanlık tablo içinde umudu yükselten toplumsal gelişmeler de var. HDP'nin her şeye rağmen barajı aşması, muhalefetin tüm unsurlarının seçim mitinglerinin canlı ve iktidara tepkili geçmesi, korku duvarının artık yavaş yavaş taşlarının dökülmeye başlaması... Çetin Altan’ın tabiriyle ense karartılmazsa, umutla, yılmadan mücadele ederek, "sultanlık" devrinin fazla sürmeyeceğine inanarak özgürlük yolumuza devam etmeliyiz.