Paris İklim Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında, iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında 2016 yılında yürürlüğe girerken, Türkiye tarafından imzalanmadı.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin, "Paris İklim Anlaşması eğer 2021 Aralık ayına kadar onaylanmazsa Türkiye, Avrupa Birliği'nden gelen 'karbon vergisini' ödemek zorunda kalacak" dedi.

Şu anda 'yeşil dönüşüm ve yeşil mutabakat'ın en önemli konuları arasında olduğunu ifade eden ATSO Başkanı Davut Çetin özetle şunları söyledi:

“Karbon salınımı da artık Türkiye'nin belli oranda düşürtmekle ilgili bir taahhüt vermesi gerekiyor. Paris İklim Anlaşmasını 2015 yılında Türkiye olarak imzalamışız ama halen Büyük Millet Meclisinde onaylanmamış. Bir an evvel onaylanması lazım. Çünkü önümüzdeki günlerde Avrupa Birliği'nden karbon vergisi gelecek. Bizim ihracatçılarımız büyük sıkıntı yaşayacak.

Konuşulan rakamlar ton başına 30 ila 50 dolar arasında. Bu da aşağı yukarı 2 milyar dolar civarında ihracatçıya yük getirecek. Aynı zamanda bizim oradaki rekabet şansımızı da engelleyecek. Onun için bir an önce Türkiye'nin gündemine alıp karbon salınımı ile ilgili, karbon vergisini engellemek için çalışma yapmamız gerekiyor.

Yeşil mutabakatı zaten biz Odalar ve Borsalar Birliği tarafında çalışıyoruz ama artık hükümetinde gündemine getirerek konuşmamız gerekiyor. 2 tane önemli konu var Türkiye'de. Birincisi Dijital Dönüşüm, diğeri yeşil dönüşüm. Yeşil dönüşümde, dijital kadar önemli oldu. Artık o konularda çalışmamız lazım.”

TÜRKİYE'NİN TIKANIKLIĞI NEREDE?

Enerji analisti Özgür Gürbüz, Türkiye'nin anlaşma süreciyle ilgili tıkanıklığını bianet'e verdiği röportajda şöyle aktarmıştı:

Özgür Gürbüz, Paris İklim Anlaşması'nı onaylamayan 18 ülke kaldığını belirterek "Bazıları orada imzalamasa da onayladı" dedi ve ekledi:

"Türkiye anlaşma için verdiği taahhütleri gerçekleştirmek için finansal desteğe ihtiyacı olduğunu söylüyor. Her şey burada tıkanıyor. Burada da benim yorumum şu: Türkiye'nin mevcut taahhüdünü gerçekleştirmek için ek bir finansman desteğine ihtiyacı aslında yok.

İklim müzakerelerinde adı geçen gelişmiş ve gelişen ülke sınıflandırması yani BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nde Ek1 ve Ek2 listeleri Kyoto'da yükümlülükleri de belirlediği için önemliydi.

Türkiye de bu yüzden uzun süre gelişmiş ülkeler listesinde yer almasına itiraz etti ve özel şartlarını kabul ettirdi.

Dışişleri Bakanlığı sayfasında yer alan bilgiye göre de Türkiye Kyoto BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) müzakereleri altında Ek I kapsamında olup da geçiş ekonomisi olmayan ve 'özel şartları' Taraflar Konferansı kararlarıyla kabul edilmiş olan tek ülke oldu. Ancak Paris Anlaşması'nda Ek1 ve Ek2 sınıflandırmasından çok ülkelerin verdikleri taahhütler öne çıkıyor.

Türkiye anlaşmayı imzalarken verdiği zayıf taahhüde rağmen Paris Anlaşması'na taraf olabilir, buna kimse itiraz etmez. Hedeflerin yetersizliği gündeme gelirse, orada müzakere süreci başlayabilir ve ülkelerin gelişmişlik düzeyi konu edilebilir."