Düşünsel evrimi tamamlamadan devrime giden part time direnişçi, sözünde hak paylayan pratiğinde inkarı atamayan insan evlatlarının kapladığı alan kadar toplu konut projeleri ihale eden sistem argümanları derki; ben çıkarırım tezkere siz gidersiniz askere.

Gözlerimi kapatıp memleketi dinlediğimde bir Gayberi aforizması gibi derinlik sorunu yaşayan uyku halim Hilal Kaplan’ın sadece Mısır’ı gören gözlerinden bakınca haliyle Suriye’de sadece asker görüyor…

***

Mesele savaşa karşı olmak mı yoksa kendinden olanın ölümüne karşı olmak mı; işte iktidarların sorunu bu..

Bağdat’a gidip puzzle çalışmalarını yerinde gören ana muhtıra, yo hayır neydi, haa hatırladım pardon muhalefet partisi; enlem ve boylamını coğrafya dersinde gördüğüm ama şimdi unuttuğum, müstakil eve dönmüş sıfır komşulu ülkemizin mesellerine ağlama referanslı siyasetleri ile hiçbir şey anlamamamızı tembih ediyor… İşte bunlar hep sosyal demokrasi… hayır yani bu demokrasi meselesi çözülmese sosyal demokrat kimliği aile ismi gibi kalacak.. Misal sosyal demokratların Kemal’i gibi..

Aşkı kelebek ömrüne düşüren teknoloji düşkünü akıllı telefon sahiplerine sesleniyorum, varsa, kalmışsa Romalı kardeşlerim de dinlesin..

Katar, Suudi Arabistan’da “demokrasi” tarlalarda ekilir olmuş biz halen demokrasiyi kutularda arıyoruz. Demokrasi öyle bir hal almış ki “çabuk demokrasimiz bitti, yeni paket açın moduna döndü”.

- kaptan bilinmeyen bir sorun yaklaşıyor

- demokrasi paketlerini kontrol ettiniz mi?

- ettik padişahım!!

- o zaman tez yeni paket açıla…

Misal demokrasi Pınar Selek’i kırmızı bültenlerde arar olmuş.

Paketten çıkar demokrasiyi, geriye neyi kalır ki?...

Kimin ne kadar demokrat , ne kadar Müslüman olduğunu Irak işgalinde gördük.. Şimdi de 2 yıl öncesine kadar “gizli diktatör“ olan ama sonra telekinezi yolu ile açık diktatör olduğunu öğrendikleri Esad‘a karşı bir Müslüman, bir demokrat kesilme durumu var..

Madem katliam yapılıyor diye Suriye girilecek, bombanız değmişken oradaki diğer katliamcı El Kaide ve El Nusra’ya da bir sallayın… başka bir laf-ı girizgâhla söyleyecek olursak; Ortadoğu’da her türlü silahla ölebilirsiniz, kimyasal hariç… Yani öyle bir hava var ki; Suriye’de bulunan çeteler sanki sigarasını yakmak için ateş almaya gelmiş gibi bir hava estiriliyor…

Savaş işi böyledir işte sevgili sanal alemde mutluluğu bulamayan kardeşlerim, kendi silahından çıkanla öldürmeleri savunan, başkasının silahından çıkanı katliam olarak yorumlayabiliyor…

Başka bir misal; çevrecilik Hes’le, barış karakolla gelecek sananlar var..

Malumunuz “havuz problemi” çözüldü.. artık hayata dair havuz problemi yok, çünkü erkeği, kadını ayrı ayrı çimecek…

Bana havuzunu söyle sana cinsel problemlerini söyleyeyim lafını kim söylediyse iktidarın hukukunda boğulmaya maruz kalabilir…

Siz Türkçe poptan nakaratı çıkarın geriye sadece Türkçe kalır diyerekten şarkılı, türkülü, kızlı erkekli konularımıza devam ediyoruz konulu ruh haliyle;

Sol adına son zamanlarda önemli olaylarda belgesel yayınlayan kanallarda yapılan tartışmalardan çıkardığım sonuç; abi gidin kebap işi yapın, tekel bayi açın, ticaretle uğraşın kurbanınız olam sol adına konuşmayın (bu cümle bağzıları için kullanılmıştır)… Kürdistan’daki büyük arazi sahiplerine “ağa” diyen , metropollerdeki para babalarına işadamı diyen sol ne yapsın…

Eylül’de ”isyan”, Ekim’de “devrim”, Kasım’da “aşk” olacakmış. Mücadele tarihi mücadele olalı böyle yaz tatili görmemişti. Hema haklılar Kimse demesin direnişçiler tatile gitmiyor..

Son lafımızı da kelime dizinleri ile cümleye iliştirip yazıyı “the end” konumuna getireyim diyorum;

Kadının bedenini 2B arazisi gibi gören Diyanet işletmelerinde benim vergilerimle market ve diğer ihtiyaçlarını karşılayan isminin önünde msn nicki olan abelerin sözlerini duyunca aklıma “sanki bu amcalar evde eşlerine söyleyemediklerini kamu önünde söylüyorlar gibi geliyor”… ne yapam öyle geliyor, ne yani nasıl geldiğine de mi karışacaksınız…

Doları, altını, avrosu bol olanın tatilini uzatmasına meyil olan çok değerli ekonomik sistemimiz eşliğinde bir yazının daha sonuna gelmiş bulunmaktayız… Havalar nasıl olursa olsun isyanınız zulme karşı bol olsun…

Bu arada Van depreminden sonra konteynırlarda kalan insanların suyu ve elektriği kesilmiş durumda, belki gözyaşı yarışına girenler bu mağduriyeti gidermek için iki damlasını Van’a ayırır…