Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi çalışanlarının yargılandığı davanın ikinci duruşmasında tahliye çıkmadı.

Kapatılan Özgürlükçü Demokrasi Gazetesinin 5’i tutuklu 14 çalışanının ‘terör örgütüne üye olmak’, ‘terör örgütü propagandası yapmak’, ‘terör örgütlerinin yayınlarını basmak veya yayınlamak’ suçlamalarıyla yargılandıkları davanın duruşması 21 Şubat’a ertelendi.

TMSF’ye devredildikten sonra kapatılan Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi çalışanı 14 gazetecinin yargılandıkları davanın ikinci duruşması görüldü.

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşmasında tutuklu sanıklar İshak Yasul, Mehmet Ali Çelebi, İhsan Yaşar, Hicran Ürün ve Reyhan Hacıoğlu, tutuksuz sanıklar Pınar Tarlak ve Ramazan Sola ile avukatları hazır bulundu. Duruşmayı CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi izledi.

‘SUÇ DEĞİL, HAKİKAT GAZETECİLİĞİ’

Mahkeme başkanı dijital inceleme raporuna ilişkin bilirkişi raporunun dosyaya geldiğini söyledi ve sanıklara rapora ilişkin beyanda bulunmaları için söz verdi.

Tutuklu sanıklardan Editör Reyhan Hacıoğlu, evine yapılan operasyon sırasında evde bulunan tüm dijital materyallerin kendisininmiş gibi kayda geçirildiğini belirterek, “Evde bulunan dijital materyallerin tamamının benim olmadığını daha önce de beyan etmiştim. Bilirkişi raporu da bunu doğrular nitelikte. Çünkü bilgisayarlarda bana ait bir şey yok.” dedi.

Davanın hukuki değil siyasi süreçten ilerlediğini söyleyen Hacıoğlu, “Gazetecilik yargılanıyor. Düşünce ve ifade özgürlüğüne darbe söz konusu. Tüm haberlerimizin kaynakları var. gerçekleye dayalı, toplumdan saklananları dile getirmek için gazetecilik yapan gazetecileriz. 8 aydır gazetecilik faaliyetlerinden tutukluyuz. Tutuklu gazeteci sayısı her gün artıyor. Suç olarak ifade edilse de hakikat gazeteciliği yapıyoruz.” diyerek tahliyesini talep etti.

‘HER ŞEY TERÖRİZE EDİLİYOR’

Gazetenin editörlerinden Hicran Ürün, ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla yargılandıklarını hatırlatarak suçlama için delillerin yeterli olmadığını söyledi.

Ürün, “Örgüt üyeliği delili olarak bilgisayarımdaki Kürtçe şarkılar, masa başında çekilmiş fotoğrafım ve basın açıklaması metni delil sayıldı.

Muhalif çizgi izlediğimiz için yargılanıyoruz.” dedi. Ülke genelinde her şeyin çok kolay terörize edildiğini beyan eden Ürün, “Haberlerde ‘Soğan terörü’, ‘boşanma terörü’ ifadelerini duyar olduk. Her şeyin bu kadar kolay terörize edildiği bir yerde iktidarın yönetme problemi var demektir. İddianamedeki suçlamalar mesnetsiz ve hukuki değil” ifadelerini kullandı.

Mahkeme başkanı Ürün’e “Maillerinizde Neşe Özgen ile yazışmalarınız olmuş. Neşe Özgen size ne olarak yardımcı oldu?” diye sordu. Ürün ise, “Yunanca bilen tek tanıdığım. Basın metninin çevirisi için yazışmıştık” yanıtını verdi. Ürün tahliyesini istedi.

‘BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GELECEĞİ İÇİN YARGILANMA DURDURULSUN’

Yazı İşleri Müdürü İshak Yasul de yargılamanın gazetenin yayın çizgisine dönük olduğunu söyleyerek tahliyesini talep etti. Gazetenin editörlerinden Mehmet Ali Çelebi de, dijital inceleme raporunda kendisiyle ilgili bir şey olmadığını söyledi.

Çelebi, “Gazeteciliğin, haber yapmanın bu şekilde yargılanması bu coğrafyanın hak etmediği bir durum. 8 aydır mağdur ediliyoruz. Gazeteciler mahkum edilerek sansür otosansür vurgulanmak isteniyor. Türkiye ve basın özgürlüğünün geleceği için basının yargılanmasının durdurulmasını ve tahliyemi talep ediyorum” dedi.

Gazetenin İmtiyaz Sahibi İhsan Yaşar, sağlık sorunları olduğunu ve sağ gözünde yüzde 95 oranında görme kaybı olduğunu belirterek tahliyesini istedi.

Tutuksuz sanıklar Pınar Tarlak ve Ramazan Sola ise adli kontrol tedbiri olarak uygulanan haftada 2 gün imza yükümlülüklerinin kaldırılması talebinde bulundu. Tanık olarak dinlenen Nedim Demirkıran ise gazetede çay ve temizlik işlerine baktığından kimin ne iş yaptığını bilmediğini ifade etti.

DURUŞMA 21 ŞUBAT’A ERTELENDİ

Avukatların tahliye taleplerinin ardından ara mütalaasını sunan savcı, kuvvetli suç şüphesi sebebiyle tutuklu sanıklar için adli kontrol tedbirlerinin yetersiz olacağını iddia ederek tutukluluklarının devamını istedi.

Ara kararını açıklayan mahkeme, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Tutuksuz sanıkların imza yükümlülüklerini ayda 1’e indiren mahkeme dosyayı mütalaasını hazırlaması için savcıya gönderdi. Duruşma 21 Şubat 2019’a ertelendi.

NE OLMUŞTU?

28 Mart’ta Özgürlükçü Demokrasi gazetesi ve Gün Matbaası’na polis baskını düzenlendi. Baskın sırasında ve ertesi günlerde düzenlenen ev baskınlarında aralarında Özgürlükçü Demokrasi ve Gün Matbaası’ndan çok sayıda gazeteci ve çalışan gözaltına alındı.

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, savcı Uygur Kaan Arısoy’un hazırladığı ve gazete çalışanlarına, “Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Terör Örgütlerinin Yayınlarını Basmak veya Yayınlamak, Terör Örgütü Propagandası Yapmak” suçlamalarını yönelttiği iddianameyi Mayıs ayında kabul etti. Özgürlükçü Demokrasi 8 Temmuz 2018’de OHAL kapsamındaki 701 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kapatıldı. Aynı kararnameyle Halkın Nabzı ve Welat gazeteleri ile Avantaj TV de kapatılmıştı.