Belli bir gruba ait belli özelliklerin grubun tümüne genellenmesine özcülük (essentialism) deniyor.

Günümüzde çoğunlukla belli kötü özelliklerin bazı kesimlere mal edilmesi nedeniyle özcülüğün olumsuz sonuçlarıyla karşılaşıyoruz. Özellikle azınlıklar hakkında hemen her yerde bu tür ön yargılı tanımlar üretilmiştir.

Bir de özcü yaklaşımın farklı bir versiyonu var.

Bazı olumlu özelliklerin özcü bir mantıkla ‘sadece ve mutlaka’ kendilerinde olduğunu sananlar...

Kendilerinin doğal olarak, zaten, halihazırda ‘bu güzel özelliklerin’ taşıyıcısı olduğuna inananlar…

Mesela, bazı Aleviler sırf Alevi oldukları için kendilerinin “demokrat, çağdaş, ilerici” vb olduğunu iddia eder. Halbuki tüm olumlu yanlarına rağmen Alevi olmak tek başına “demokrat, çağdaş, ilerici” vb özellikleri kimseye vermez. Siz eğer anadilde eğitim, azınlık hakları, başörtülülerin eğitim hakkı vb konularda insani ve evrensel değerleri, özgürlükleri savunmuyorsanız, hele ülkemizde askeri-bürokratik vesayet rejiminin arkasında duruyorsanız özde değil, sözde demokrat olmaktan kurtulamazsınız.

Yine mesela, bazı sünni dindarlar, sırf dindar oldukları için kendilerinin “ahlaklı, güvenilir, dürüst, vicdanlı” vb olduğuna inanır. Kendisi gibi olmayanlara kötü gözle bakar. Halbuki atesit ya da başka dinlerden insanlar da pekala “ahlaklı, güvenilir, dürüst, vicdanlı” vb olabilir. Anadilde eğitim hakkı, zorunlu din derslerinin kaldırılması gibi konularda tavırsız kalan dindarın “ahlaklı, güvenilir, dürüst, vicdanlı” olduğunu söylemek kolay olmaz.

Kendine “Cumhuriyetçi”, hatta “solcu” diyen bir kesim vardır ki, ülkede en demokrat, bilimsel, çağdaş, akıllı, ilerici vb kendisidir. Diğerleri bir paket makarnaya satılmış, hain, beyni yıkanmış vb zavallılardır. Tiksinerek bakar onlara. Biraz konuşunca ne kadar ırkçı eğilimler ve duygular taşıdığı ortaya çıkıverir aslında.

Kendini “demokrat” sanır, ama “kendine demokrat”tır…

Kısaca, hiçbirimiz inanç ve kimliklerimizden dolayı doğallığında ‘iyi veya kötü’ bazı özelliklerin sahibi değiliz.

Hele demokratlık, özgürlükçülük öyle kimseye doğuştan bahşedilen şeyler değil.

Her gün önümüze çıkan ve turnusol kağıdı işlevi gören meselelerde nerde durdurduğumuz belirler ne kadar demokrat olduğumuzu…

Yoksulların, mağdurların, ezilenlerin, yok sayılanların, Kürtlerin, Alevilerin, azınlıkların, başörtülülerin, emekçilerin, farklı cinsel tercihleri olanların haklarını ve özgürlüklerini, amasız, ayrımsız, hep birlikte savunabiliyor muyuz?

O zaman ‘özcü’ değil, ‘özde’ demokrat oluruz…