Kemal Ural/Demokrat Haber

Yeni gölgeler ve enerji savaşlarının dibinde kangren savaşlar ve kutuplaşmalar ile yoluna devam eden Ortadoğu coğrafyası Biden’in temmuz ayı Arap ülkeleri ve İsrail’e yaptığı ziyaretler ile temeli 2017 de atılan 2019 da ismi belli olmaya başlan “Stratejik Orta Doğu Paktı”nın inşası olarak anıldı.

Tarihsel mezhep gerilimlerinin ve bölgede artan anti-emperyalist yapıların başta Suudi krallığı ve diğer Arap krallıklarının varlıkları önünde ciddi tehditler oluşturuyor. İsrail’e karşı hali hazırda direniş cephesi olarak görülen Şii güçlere karşı İsrail’e normalleşme süreci başlatan ve kendi ülkelerinde ciddi protestolar ile karşılaşan krallık devletleri hedeflerinden anti-Siyonizm’i çıkarıp yerine anti-Şiiliği koymuş gibi duruyor.

Yeni İttifakın Son Durumu; Arap NATO’su olarak anılan bu girişimin temellerini Mısır, S.Arabistan, B.A.E ve Ürdün devletleri atar iken Kuveyt, Umman ve Katar’ında bu birliğe katılacağına kesin gözü ile bakılıyor. Şu durumda İsrail’in bu birliğe katılması mümkün görünmezken birliğin fikir babası aslen İsrail gibi duruluyor. 2017’da ABD başkanı Trump’ın Riyad zirvesinde ortaya atılır iken 2022 yılında bu kez Joe Biden’in Cidde zirvesinde karara bağlandığı iddia edildi.

 NORMALLEŞME VE A-NATO’NUN YENİ HEDEFLERİ

 İran-İsrail krizi ve devam eden Yemen ve Suriye iç savaşları yanı sıra son yıllarda daha sertleşen Filistin direnişi ile birlikte ele alınması gereken A-NATO’su İsrail ile normalleşen Arap krallarının yeni tehdit olarak kendisine İran’ı ve son dönem güçlenen bir yapıda ilerleyen Irak, Lübnan, Suriye, Yemen ve Filistin’de yayılan Direniş güçlerini belirledi.  2011 de başlayan aslen CIA ve Müttefiklerinin kurgusu ile devam eden Arap Baharı projesi sonucu Ortadoğu’da kanser gibi yayılan Selefilik ve Siyasal İslam bir çok bölgede yenildi. Devam eden dış müdahaleler ile git gide uçuruma sürüklenen Suriye coğrafyası ve Irak’ta topyekûn yenilgiye sürüklenen ABD Biden başkanlığı ile beraber İran’a karşı A-NATO fikrinde son derece ısrarcı.

İLK HEDEF

Cidde zirvesi sonrası ilk göze çarpan sonuçlardan birisi ABD’nin Ortadoğu’da Siyasal İslamcı yapılar yerine özellikle İran ve Şia karşıtı politik hatta oturtulan Arap Milliyetçiliğinin yakın dönemde desteklenmesi olacağını belli etti.

Arap milliyetçiliği deyince akla ilk gelen BAAS Partisi dışında özellikle Batıcı ve seküler normda kendini ifade eden Arap yapılar ve Şia olan Araplar içinde ki Arap milliyetçi duygularını artırıp onları İran çekiminden çıkarmak isteyen İsrail, Lübnan ve Irak’ta böyle yapıları ve dernekleri desteklemeye başladı bile. Son dönem seçim ve yönetim krizi yaşayan Irak’ta A-NATO’sunun ilk ciddi siyasal operasyonlarına şahit oluyor zira Ürdün destekli vakıflar ile Irak’ta ki Şia cemaati içerisinde hızla artan bir Arap Milliyetçiliği var.

YAKIN DÖNEM HEDEFLER

İran-İsrail gerginliği yeni döneminde çok ciddi bir aşamaya gelen ve İran’ın her gün bitirmeye yaklaştığı nükleer programı yüzünden diken sırtında ilerler iken Mossad tarafından yapılan suikastlar ve İran’ın artan şekilde Filistin direnişine artan desteği ile savaş durumuna gelmiş durumda. Bu konuda açıkça İsrail’den yana olan Arap krallıkları yakın dönemde orantısız bir silahlanma ile karşı karşıya. Özellikle Suud rejimi Yemen’de yaptığı orantısız şiddet ve insanlık suçlarının karşılığında ABD’den yeni silah anlaşmaları ile batının şirin ve masum müttefikini oynuyor. Yeni dönemin aktif ve yeni çatışmalara kapı araladığı aşikar bu dönemin en önemli sonuçlarından birinin bölgede istikrarın bozulması, daha fazla kaos, şiddet ve kan olacağı çok açık.