Yanılmak elbet her insanı mutsuz kılabilir, siyasi okumalarım konusunda ekseriyetle mutsuz oluyorum, ama ben yanılgılarımdan zerre utanç duymuyorum!
Zira her yanılgım bana yeni bir fikir kapısı açar ve o sorgulama kapısından geçip fikirlerimi değiştiririm!

...
Dünyaya, yaşama ve siyasete dair hep keskin cümleler kurarım, keskin yargılarda bulunurum, bunun adı netliktir!
Çoğunca işin içine duygu katarım, ama en büyük duygum insanlık tarihinin yaratmış olduğu evrensel değerlerdir, yani benim için umuttur bunun bu topraklardaki adı, velhasıl bu konuda oldum olası netim!
...
Hızlı bir biçimde siyasete geçeceğim yine!
Kerkük'ün Heşdi Şabi'nin eline geçmesi Türkiye'deki ekseri yığınları sevindirmiş olabilir, Türkiye devletinin Kürt karın ağrısını bir süreliğine geçiştirmiş olabilir ama, Kerkük'ün petrolünün İran'ın, Rusya'nın ya da İngilizlerin kesesine akması Türkiye'ye de Türklere de Kürtlere de zerre miskal fayda vermiyor!
Yani Kürtler kaybedince Türkler kazanmıyor ve bu gerçeklik sadece maddi zeminde değil, psikososyal zeminde de aynı sonucu ortaya çıkarıyor!
...
On yıllardır on binlerce gencecik insan çatışmalarda öldü-öldürüldü, bunun kimseye faydası olmadı, trilyonlarca dolar bir maliyet ve boş bir milliyetçilik dışında kimsenin yaşamına bir mutluluk katmadı bu gerçeklik!
Türkiye devleti ve kurumları bir bütün olarak bölünme paranoyasını propaganda edip kendi halkını semiriyor, sömürüyor!
Bu gidişat devleti ayakta tutabilecek bütün kurumları darbeledi, özellikle de adalet denen o kısmi ve kıytırık mekanizmayı!
...
Bir zamanlar Türkiye devletinin başköşe konuğu olan Barzani'nin kaybetmesi ne kazandırdı Türkiye'ye?
İşid'e ve sonrasında Öso denen ucube mekanizmaya sorgusuz sualsiz bir biçimde bel bağlamak şimdiye kadar ne kazandırdı Türkiye'ye?
Rusya, Avrupa, Amerika ve İran arasında Kürt düşmanlığı üzerinden salınıp durmak hangi kazanç kapılarını açtı Türkiye'ye ve Türklere?
Rakka'da YPG'nin zafer ilan etmesi ne kaybettirdi Türkiye'ye?
YNK'nin Kürdistan'a ihanetinin mali bedeli ne oldu Türkiye'ye?
...
Çıplak olan şudur ki Kürdistan Ortadoğu'nun kalbidir, Kürtler paramparça edilmiştir ve Kürtler mutlu olmadan Ortadoğu'ya huzurun gelmesi mümkün değildir!
Diğer bir çıplaklık da Türkiye devletinin ve Türklerin de esas mecburiyetinin Kürdistan olmasıdır, Kürdistan'ın Türkiye'deki parçası en büyük parçadır ve en çok ''kardeşim'' de burada yaşamaktadır!
Türkiye ve Türkler mutlu olmak istiyor ise Kürdün mutluluğunu düşünmek zorundadır!
...
O üst akıl hikayeleri gerçekten hikayedir, esas hikaye sahanın bütünündeki gerçeklik ile sahanın teferruatındaki çelişkili gerçeklik arasında gizlenmiş olandır!
Kürtlerin kalbi Erbil'de, Efrin'de, Kerkük'te, Kobani'de atabilir, ama Tahran'a ya da Bağdat'a değil Ankara'ya bakmak istiyor Kürtler!
Türklerin kalbi en son cüretle Şırnak'ı, Amed'i, dahi Kars'ı kontrol altında tutmak için atabilir, onların kalbi Kürdü tümden terörize etmekle meşgul olabilir, ama Kerkük'ün öz bir Türkmen yurdu olduğunu ne Heşdi Şabi ne de dünün ''sen benim kıratımda değilsin'' diye anılan Abadi'si ile ispat edilebilir !
...
Yani ne avşaroğluyla, ne vakşener ile ne de vepeker ile ne de püftüler ya da hatipler okuluyla bütünlüğü sağlayabilirsiniz!
Zira Kürtler ve Türkler bir birlerinin doğal düşmanları değil!
Ve Devlet gerçekten yalan söylüyor!
...
Velhasılı kelam Ortadoğu'nun ortası Kürdistan'dır, Ortadoğu'da huzurlu bir zaferin yolu Türkler ile Kürtlerin el ele verebilmesinden geçer!
...
(Sözlerimin ekserisinin berhava olacağını biliyorum, ama yine kesin ve keskin cümleler kuruyorum, zira bu işin sonu akla, fikre, yetiye, adalete, barışa ve umuda varmak zorundadır... )