Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, NTV Ankara Temsilcisi Nilgün Balkaç'ın sorularını yanıtladı dün. Çatışmalarda ölen sivilleri de ‘şehit’ kapsamına alan 19 maddelik yasa tasarısı hazırlıyorlarmış. Böylece ‘sivil şehit’lere de bazı haklar vereceklermiş.

 

Bakan’a göre, Uludere'de ölen yurttaşlar da ‘sivil şehit’ imiş. Ölen kişilerin aileleri bu yasadan faydalanabilecekmiş.

 

Sayın Bakan, belki iyi bir şey yaptığını sanıyor ama acılı insanların yüreklerini bir daha yaralıyor.

 

Toplumsal adalet beklentisindeki vicdanları kanatıyor.

 

Hrant Dink'le ilgili hukuki süreç de devam ediyormuş, fakat Dink ailesi 5233 sayılı yasadan istifade etmek için başvuru yaparsa, sivil şehitlikten doğan haklarını alabilirlermiş. Bakan aileyle konuşur, yeni düzenlemeyi anlatırmış.

 

Bu kadar pişkin bir devlet ancak biz de olur herhalde.

 

Önce öldür, sonra şehit ilan et, bir de maaşa bağla.

 

Allah devletimize zeval vermesin.

 

Eğer devlet bu konuda yararlı bir şey yapmak istiyorsa önce ülkede barışı sağlamalı, yeni ‘şehitler’ ilan etmek yerine yeni ‘şehit’lerin önünü almalı.

 

Yok yere ölen insanları kafasına göre ‘şehit’ ilan ederek garip kategoriler yaratmamalı.

 

Ölenlerin yakınlarının bazı haklardan yararlanmasını istiyorsa “terör”, “şehit” gibi kavramlardan uzak durmalı.

 

Yoksa göstere göstere ölüme götürdükleri Hrant Dink’i hangi devletin, hangi dinin şehidi sayacaklar?

 

Kendi F16’larıyla bombaladıkları 34 sivil yurttaş kimin şehidi olacak?

 

Türkiye’nin şehitlere ve şehitlik edebiyatına değil acil barışa ihtiyacı var.

 

Ancak görünen o ki hükümetin yeni hazırlıkları sonucunda ‘hepimiz şehit olacağız’; kimimiz asker, kimimiz gerilla, kimimiz sivil…