Paris suikastı zanlısı Ömer Güney'e ait olduğu iddia edilen bir ses kaydı ortaya çıktı. Ses kaydından Ömer Güney’in cinayeti MİT'çi olduğu iddia edilen kişilerle planladığı, bu kişilerden beklediği talimatla yaptığı cinayeti işlediği yorumu yapılıyor.

Onu tanıyanlar ses kaydının kesinlikle Ömer Güney’e ait olduğunu söylüyor. Konuşmalarda geçen bazı ayrıntıların ses kaydının ona ait olduğunu kesinleştirdiği ifade ediliyor. Kayıtta "Abram" olarak ismi geçen Halil İbrahim Gündoğdu'nun çevresi tarafından Abram diye çağrıldığını ve bunu ancak yakın çevresinin bildiği belirtiliyor.

Ömer Güney ileride kendini sağlama almak için MİT’çilerle yaptığı bir toplantının ses kaydını almış. MİT tarafından hapiste aranıp sorulmadığını, MİT tarafından kullanıldığını düşünen Ömer Güney bir yakını aracılığıyla bu ses kaydını ortaya çıkarmış.

Ses kaydını ortaya çıkaran Ömer Güney’in yakını kaydın başında şöyle yazıyor:

“Ben Fransa/Paris’te üç kadını öldüren Ömer Güney'ın yakınıyım. Paris’te Ömer 17 Ocak’ta tutuklandı. Ömer, tutuklanmadan önce bana verdiği bilgi ve belgeleri başıma bir iş gelirse bunları açıklarsın diyerek verdi. Ömer Paris'te öldürdüğü üç kadının, öldürme talimatlarını MİT'ten almış.

Esas hedefi Sakine Cansız’mış. Diğerlerini eylem sırasında orada bulunduklarından dolayı öldürmek zorunda kalmış.

Eylemden önce defalarca Türkiye’ye giderek MİT’çilerle bir araya gelip eylemi planlamışlar. Fransa’dan Türkiye’ye gelip giderken uçak biletlerini MİT’çiler almış. Öldürmek için kullandığı silahı ve diğer şeylerini almak için parayı Ömer’e MİT’çiler vermiş. MİT’çilerlerle yapmış olduğu bir toplantının ses kaydını almış. Bu kaydın bazı yerlerini başına bir iş gelirse bunları saklamam ve gerektiğinde yayınlamam için bana verdi. Ömer’i hapiste kimse arayıp sormuyormuş. Mitçiler Ömer’i kullanmışlar.

Ömer’in benden istediği bunlardı. Hepsini yazdım.”

İşte o ses kaydı:



Ömer Güney'in MİT'çilerle yaptığı suikast planlarına ait, parçalar halinde yayınlanan ses kaydındaki konuşmaların tamamı şöyle:

1- Ömer Güney: Siz gittikten sonra zaten evde biraz sıkıntılar vardı. Babam hani biraz meraklı bu işlere. Bana ilk MİT'e ayak bastığımda dediler sırrını ailene dahi vermeyeceksin. Böyle bir talimat almıştım tamam dedim.

Babam çok zorladı yalnız. Beni İstanbul'dan araştırmış. Babamın sülalesinden baba tarafından MİT'te çalışanlar varmış, bu kişiler vefat etmiş. Bilmiyoruz kim olduklarını falan ama çok eski yani, araştırmış bana dedi gidip geliyorsun bana anlatacaksın, hani bunların ne olduğunu. Benim dedim hiçbir şeyim yok. Sırrım olsa ilk sizle paylaşırım, rahat bir tavırla, size bir zararım yok dedim, para yönünden hani ekonomik yönden, maddi manevi, hiçbir yönden zararım yok.

***

Ömer Güney: Sizin verdiğiniz cep telefonları, benim Fransa cep telefonum hepsi şifreli. Yani kodlamadan giremezler. Şu an oradaki bilgisayarıma girseler bile zaten bir şey yok, içi bomboş, hep temizledim.

1. Şahıs: Çok güzel, aferin. Peki şeyin dikkatini çekti mi, güvenlik güçlerinin, Fransız polisinin, jandarmasının dikkatini çekti mi?

Ömer Güney: Evet, yoğun takip var. Hele ki istihbarat, yani saniye saniyesine.

1. Şahıs: Seninle bir görüşme falan yaptılar mı?

Ömer Güney: Yok. Benimle hiçbir şekilde temas yok ama korkarım ki olabilir. Çünkü durumum buna müsait. Bu benim de daha önce aklıma geldi.

***

Ömer Güney: Ablam (Sakine Cansız) gibi bir meclis divan başkanı genç Halil İbrahim Gündoğdu, çok önemli birisiydi. Bugüne kadar Avrupa'dan dağa 200 kişi göndermiş bu adam.

Ormanın içine afedersiniz tuvalet ihtiyacını görmeye gidiyor, ben arkasında bekliyorum. İsteseydim Nedim'i de Uzun'u da yani bu Heval Şiyar dedikleri, ikisini de orada yok edebilirdim, öldürebilirdim zaman vardı, yer müsaitti. Ormanın içinde yalnızdım, baş başa. Tabii ben izin gelmediği için dokunmadım.

***

Ömer Güney: Malzeme almadım. Hani bana siz maddi yönden destek verince alacam.

1. Şahıs: Alıp da borca falan girdin mi? anlamında soruyorum.

Ömer Güney: Yok, borca da girmedim. Sadece Belçika'ya gidecektim. Onun için orada bir bizim dükkanın uzağında Araplar var. Bu adamlar sekiz yıldan beri tanıdığımız güvenilir, onların çok tanıdıkları var. Bir kişiyle bağlantıya geçtim, takip falan yemeden, dedim bana bir çift silah lazım.

Neden çift diyeceksiniz. Bu gibi operasyonlarda en kral silah olsun tutukluk yapsa karşıdaki adam da silahlı, çakılmamak için ikinciyi çıkaracaktım. Onun için çift silah dedim. Bir susturucu, üç şarjör, beş kutu da mermi olsun, 9'luk olsun dedim.

Çünkü yapacağım operasyon, suikast için bu gerekliydi. Ben kendim için bunu uygun gördüm, onlar da 4,5 dediler, ama bir silah bir susturucu çift şarjör, iki üç kutu da mermi 2500 dediler. Ben de tamam dedim. Arkadaşlara bildirisini yaptım.

1. Şahıs: Tamam.

Ömer Güney: Hazır bekliyorlar zaten. Yer sağlam. Yani o yönden hiçbir şey olmaz dediler. Seni gizli bir şekilde götürürüz polis filan takip yemeden dedi.

***

Ömer Güney: Ben durumun planını size açıklayayım mı?

2. Şahıs: Hı, hı.

Ömer Güney: Kim, nasıl gidecek? Bu 3 kişi gitmesi gerekiyor çünkü...

1. Şahıs: Yani şimdi nasıl bir uygulama yapmayı düşünüyorsun?

Ömer Güney: Planını yaptım zaten gittim gideli bu 3 kişi üzerinden takipteyim. Ablam (Sakine Cansız) zaten çalışmalardan indi, ama onun kesin girmesi gerekiyor, hani bir gençliğin psikolojisini çökertmek için bu şart.

O evine giderken büyük bir park var, yeri filan müsait bu parkın içinde önceden oraya pusuya yatacam, kimse yok zaten. Ablamı (Sakine Cansız) takip eden de yok, Ablamla ( Sakine Cansız) o kadar ilgilenen de yok. hele bu arada çalışmalardan düştüğü için.

Nedim için şu: Nedim istihbarat takibinde, eve girer, bir yurtsever diyorlar ya hani Kürtlerin içinde, eve girer sabaha kadar orası gözetim altında, efendim bu adam çok yoğun istihbarat takibi altında. Şimdi şöyle bir sistem var. Dernek, burası diyelim. Paris merkez veya Bleden. Ben geldim geleli burayı takip ediyorum. Orada yani belki onlar göremiyor ama ben görüyorum. Kimin orada nasıl takip yaptığını şimdi dernek burası diyelim iki tane yol var, bir giriş caddenin sağından, bir de solundan var.

Caddede toplam 300, 400, 500 metre diyelim 300 ile 500 metre arasında derneğin tam o caddesinde girişinde bütün istihbarat yetkilileri geriye çekilir. Çünkü orası güvenli bölgedir, o sokaktan da çıkış yoktur, bazı çıkışlar var kaçmak için, ben onun planını yaptım.

Şimdi derneğe girişimizde koruma ayrılır, uzaklaşır o ayrı girer, biz ayrı gireriz. Yani en uygun yer derneğin yakınları bu suikast girişiminde çünkü hem peşinde istihbaratçı olmuyor, güvenlik güçleri olmaz, hem de koruması olmaz, bunun da planı var.

2. Şahıs: Kaçma kurtulma yolları neler, oralardan onlara baktın mı?

Ömer Güney: Baktım, baktım.

2. Şahıs: Hangi açıdan nereye bakacaksın, ondan sonra ne tarafa devam edeceksin, şurasının mesafesi nedir, ver kalemi bana.. Şurasının..

Ömer Güney: Burası benim kaçış yolum.

2. Şahıs: Tamam. Burasının mesafesi nedir? 100 metre mi bu sokak, 50 metre mi?

Ömer Güney: Yaklaşık 90-100 metre arası.

2. Şahıs: Şuna gözün kesiyor mu? Velev ki bu herifler buradan çıktılar, peşine düşmeye karar verdiler, sen burayı kat edip şu tarafa doğru girip, şu parka doğru gitmende bu herifler yetişebilirler mi arkandan?

Ömer Güney: Yetişemezler, hatta burdan şurdan gelip önümü keserler mi planını da yaptım. İmkan yok, ben onlardan daha hızlıyım.

2. Şahıs: Zaman olarak, mesafe olarak böyle bir şey mümkün değil diyorsun yani.

Ömer Güney: Mümkün değil planını yaptım. Ben burada dernekten Nedim çıktığında şu küçük arada bunu kıstırıcam hatta burada yer altı parkı da var gerekirse orada da pusuya yatarım arabanın içinde bir yerde şurada motorbisikletim hazır olacak kaskımla beraber.

2. Şahıs: Şimdi Ömer bak bunları niye soruyoruz?

Ömer Güney: Tabii ki.

2. Şahıs: Oraya gizlenip Nedim'e susturucuyla 3 tane sıkmak mesele değil. Bunu yaparsın, bu kolay tarafı. Bunun esas önemli olan tarafı, kaçma kurtulma ve yakalanmama.

Ömer Güney: Evet.

2. Şahıs: Onun için bak mesafeyi soruyorum, onlar gelir mi gider mi diyorum, orası kaç metre diyorum, buradan oraya gidesiye kadar sen kaç dakikada gidersin bir hesap yaptın mı, o yolda trafik oluyor mu?

Ömer Güney: Evet, şimdi efendim..

2. Şahıs: Yani bunlar önemli.

Ömer Güney: Ben buraları çok gezdim. Sessizce gene oradan derneğe girerim.

2. Şahıs: Ya kameradan görürlerse, arabaya emanet bıraktığını?

Ömer Güney: Yok, kamera yok o parkın.

2. Şahıs: Keşfini yaptın mı onun?

Ömer Güney: Sadece girişlere kamera var. Araba zaten çalıntı olacak. Arabanın içinde de ikinci kılık kıyafet olacak. Yani ben o arabayla çıkarken bile oradaki kameralar benim Ömer olduğumu bilmeyecek.

2. şahıs: Böyle bir durumda arabayla çıkmana gerek kalmayacak yani malzemeyi oraya bıraktıktan sonra derneğe geri döneceğine göre.

Ömer Güney: Ayrıca parkın acil çıkışları var, oralarda kamera yok.

2. Şahıs: Eldiven kullanmayı düşünüyorsun?

Ömer Güney: Evet, kesinlikle silahta iz olmayacak, mermiler de şarjörde bırakırız..

2. Şahıs: Peki bunun balistik, otopsi, şu bu bir şeyini yapacaklar orada..

Ömer Güney: Kesinlikle yapacaklar.

2. Şahıs: Bu malzemenin daha önce kullanılıp kullanılmadığını balistik örneğini falan bunlardan nasıl emin olacaksın, o tutanağı Belçika'dan temin edecekler dedin ya..

Ömer Güney: Belçika'ya orada...

2. Şahıs: Buna izi sürüp ulaşabilirler mi bunu kim almış diye?

Ömer Güney: Yok. Sıfır, paketinde geliyor.

***

1. Şahıs: Planlamanı tekrardan gözden geçirelim. Çünkü en ufak bir hata Allah muhafaza çünkü sen önemlisin diğerleri değil.

Tekrardan bi koordine edelim, bizden bi şey bekle. Yine olur da bir fırsat olursa telefon üzerinden yine bir daha önceden planladığımız o şifreli konuşma çerçevesinde, ama şu anda sen tekrardan o planların hepsini bir gözden geçir.

Ömer Güney: Peki bazen böyle çadır....

***

1. Şahıs: 1 numara Nedim Sever.

Ömer Güney: O kesin.

1. Şahıs: 2 kim?

Ömer Güney: 2 Şiyar.

1. Şahıs: 2 Şiyar.

Ömer Güney: çünkü benim kuracağım yönetimin karşısına çıkacaktır, yönetimi engellemeye çalışacaktır.

1. Şahıs: Şiyar finans sorumlusu.

Ömer Güney: Paris sorumlusu.. Gençler şunu diyor: Paris komutanı. Bütün paralar onda birikiyor. Adamı indiridik aşağıya ama yine de gitmesi gerekiyor.

1. Şahıs: Abram'ı daha sonra sıraya koyalım.

Ömer Güney: O kolay.

1. Şahıs: İki Şiyar dedik. üçüncüyü kim diyorsun? Selahattin diyorsun değil mi?

Ömer Güney: Heval Soro diyorum.

1. Şahıs: Yani üçüncü sırada onun olması lazım diyorsun?

Ömer Güney: Üçüncü sırada.

1. Şahıs: Soro koz.

2. Şahıs: Soro üç.

Ömer Güney: Dördüncü sıraya Remzi Kartal.

1. Şahıs: Remzi gelecek mi?

Ömer Güney: Remzi geliyor oraya ama pek nadir geliyor.

1. Şahıs: Remzi geldi mi yalnız hiç affı olmaması lazım.

Ömer Güney: Evet.

1. Şahıs: .......

Ömer Güney: o zaten koruma aracıyla geliyor, koruma aracından çıkıyor, onu fırsatını bulduğum...

KONUŞMA BANDI BURADA BİTİYOR