İstanbul Kadın Meclisleri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle öldürülen kadınların aileleri ve şiddete uğrayan kadınlar ile birlikte Kadıköy Süreyya Operası önünde bir araya geldi.

"Baskıyı durduracağız", "Kadın cinayetlerini durduracağız" dövizleri ile yaşamını yitiren kadınların fotoğraflarının taşındığı eylemde, polis ablukası dikkat çekti. Kadınlar sık sık “Asla yalnız yürümeyeceksin” ve “Kadın cinayetlerini durduracağız” sloganları attı.

Süreyya Operası önünden Khalkedon Meydanı’na yürümek isteyen kadınlara polis, Valilik tarafından yürüyüşün yasaklandığını söyleyerek izin vermedi.

KADINLARIN İSİMLERİ OKUNDU

Bunun üzerine kadınlar “Kadın Cinayetlerini, ekonomik şiddeti ve baskıyı durduracağız”  pankartı açarak Süreyya Operası önünde açıklama yaptı. Açıklamada, 2018 yılının ilk 10 ayında 429 kadının öldürüldüğü belirtilerek, yaşamını yitirenlerin isimleri okundu. Okunan isimlere karşılık olarak da kitle “Burada” yanıtını verdi.

GÜLSÜM KAV: BİZE BU TARİHİ ÖNEMLİ KILANLAR UTANSIN

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) Genel Temsilcisi Gülsüm Kav,  “Bizim için 25 Kasım tarihi çok önemli. Kader utansın ki kadınlar hala en ağır şiddet biçimlerine maruz kalıyor. 25 Kasım bu ağır belayı anlatma ve çözüm istemek için çok önemli bir tarihe dönüşüyor. Bize bu tarihi bu kadar önemli yaptıranlar utansın. Şiddeti biz bu kadar ağır yaşıyoruz” dedi.

Her sene istatistiki rakamları açıkladıkları bilgisini de veren Kav, yürüyüşlerinin yasaklanmasına da, “Biz yürürlükteki yasaların uygulanmasını istiyoruz. Bunu istemek bile mahcup edici. Yasaların uygulanmayışının ağır boyutlarını yaşayanlar da aileler. Çözüm belli. 6284 Sayılı Yasa ve İstanbul Sözleşmesi uygulansın” sözleriyle tepki gösterdi.

Kav’ın konuşmasının ardından erkekler tarafından öldürülen kadınların aileleri konuşma yaptı.

ÇİĞDEM EVCİ: VARLIĞIMIZI KABUL ETMEK ZORUNDASINIZ

Öldürülen Muhterem Göçmen’in kız kardeşi Çiğdem Evci,  “5 yıldır buradayım ve kadına yönelik şiddete hayır demeye geldik aile olarak. Bugün kadın ve bir aile olarak da polis şiddetine maruz kaldık. Yürümek istedik. İnsanların hayatlarını ellerinden alınmasını istemiyoruz. O katiller hayatımızı elimizden alırken neredeydi bu polisler ve vali? Benim kardeşimi korumayan kanun, benim yürümeme ve sesimi duyurmama engel oluyor. İstedikleri kadar uğraşsınlar nefes aldıkça yürüyeceğim. Bu ülkede binlerce kadın yok oldu. Buna göz yumanlar bugün benim yürümeme de göz yumuyorlar. Yazıklar olsun. Bizlerin varlığını kabul etmek zorundasınız” diye konuştu.

KUDRET TAŞÇI: SESİMİ DUYAN OLMADI

Öldürülen Nuran Taşçı’nın yanı sıra yedi akrabası da aynı erkek tarafından öldürülen Kudret Taşçı da, “Devlette adalet bulamadım. Sesimi duyan olmadı. Burada sesimi duyarlar diye düşündüm; ama burada da izin vermediler. Çocuklarımı, yeğenimi öldürenler, kız kardeşimi vuranlarla suç ortaklığı yapanlar şu an serbest bırakılmış. Neden? Benim çocuklarımın katillerine ortaklık yapan var. Emniyet de suç ortağı. Neden? Bana biri neden sorusunun cevabını versin. Ben sorularıma cevap istiyorum. Ben adalet istiyorum” diye konuştu.

TÜLAY ULUDAĞ: YAVRULARIN ANNELERİNİ YAKMAYIN

Tuğçe Uludağ’ın annesi Tülay Uludağ da şöyle konuştu:

“Kızımın iki kere koruma kararı vardı; ama ne yazık ki evimin önünde vuruldu yavrum. Sadece ben evlatsız kalmadım. Güzel oğlum ablasız kaldı, bütün ailemiz perişan oldu. Devlet koruyamadı ve biz en çok buna yanıyoruz. Kadınlara ve yavrulara dokunmayın. Yavruların annelerini böyle yakmayın.”

İSMAİL ÇET: EN BÜYÜK TALEBİMİZ ADALET

Şule Çet’in babası İsmail Çet de, “Adli tıp raporları ortaya koydu ki kızımız intihar etmedi. Mahkemeye gelmesini bekliyoruz. Adalet en büyük talebimiz” dedi.

NİHAT PALANDÖKEN: İÇİM SOĞUMADI

Öldürülen Helin Palandöken’in babası Nihat Palandöken de, “Bu mücadelemizi sonuna kadar götürmekte kararlıyız. Benim kızım okul önünde pompalı tüfekle öldürüldü. İnternetten alınan silah ile kızım katledildi. Ceza aldı; ama içim soğumadı. Bir senedir de mücadele ediyoruz. Amacımız, başka canların yanmaması için bireysel silahlanmaya son vermek” diye konuştu.

Konuşmaların ardından açıklama, atılan sloganlarla son bulurken, kadınlar akşam Taksim Tünel’de yapılacak  yürüyüşe katılmak üzere Kadıköy’den ayrıldı.

İZMİR

İzmir’de Konak ilçesine bağlı Alsancak semtinde bulunan Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde bir araya gelen İzmir Kadın Meclisi basın açıklaması gerçekleştirdi. Meclis üyeleri ve çeşitli tarihlerde erkekler tarafından öldürülen kadınların ailelerinin katıldığı açıklamada, “Kadın cinayetlerini, ekonomik şiddeti baskıyı durduracağız” pankartı açıldı.

Meclis adına açıklama yapan Hilal Susuz, kadınların her gün şiddetin türlü biçimleriyle evlerinde, iş yerlerinde, okullarda kamusal alanlarda mücadele ettiğini vurguladı.

Susuz, “Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetleri sayısında her gün artmasında kader olmadığını bu cinayetlerini her birinin önlenebilir olduğunu gayet iyi biliyoruz. 6284 Sayılı Kanunu uygulamak mümkün” dedi.

Mustafa Demirci tarafından öldürülen Emine Demirci’nin ablası Sevinç Üntürk, “Kardeşimi öldürdükten sonra sadece 3 ay cezaevinde kaldı. Katili daha sonra serbest kaldı. Yargıtay’dan 5 yıl sonra karar geldi ve tüm mücadelemiz sonucunda katil şu an müebbet alarak cezaevine konuldu. Kimse yılmasın vazgeçmesin” dedi.

‘KADIN CİNAYETLERİNE GELİNCE ADALET YOK’

Okan Özparıltı tarafından öldürülen Pınar Ünlüer’in babası Zeki Ünlüer de, 6 yıldır mücadele verdiğini söyledi. Her kadın cinayetinde aynı acıyı yaşadığını söyleyen Ünlüer,“Kadın cinayetleri için 6284 sayılı yasa çıkarıldı ama uygulanmıyor. Adalet neden kadınlara gelince işlemiyor” dedi.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı