Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) ve Güngören Demokrasi Platformu, “OHAL, KHK’lar ve 2019 Seçimleri” konulu panel düzenledi.

Güngören Ramada Otel’de düzenlenen panele Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili İlhan Cihaner ve Demokrasi İçin Birlik (DİB) Yönetim Kurulu Üyesi Levent Tüzel konuşmacı olarak katıldı.

Güngören Demokrasi Platformu adına açılış konuşmasını yapan Mehmet Turp, 2019 seçimlerine atıfta bulunarak “Önümüzde bir seçim var ve bu seçimi oldubittiye getirmeye çalışıyorlar. Fakat yerelden başlayacak demokrasi birliği bu zalim faşist rejimi yıkacaktır. Din, dil, ırk, sınıf ayrımı yapmadan yerelden birlik olarak bu tek adam düzenini değiştireceğiz” dedi.

‘ÖZGÜR BASIN ŞARTTIR’

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da OHAL'le birlikte toplum üzerinde baskının gün geçtikçe arttığına vurgu yaptı.

Beştaş, “Aslında Doğan Medya bugüne kadar gönüllü bir biat içindeydi. Havuz medyasından çok farklı yayıncılık yapmıyordu. 7 Haziran seçimlerinden sonra hiçbir HDP’li bu yayın grubunun televizyonlarına çıkarılmadı. Fakat bunun dışında HDP’nin olmadığı televizyon kanallarında çıkıp HDP’yi konuşabiliyorlardı. Halkın politik gündeme ilişkin değerlendirmeler yapması için özgür bir basının olması gerekiyor. Fakat basın üzerindeki baskı her geçen gün artıyor. Son olarak Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi’ne kayyum atandı. Türkiye’de tek Kürtçe yayın yapan gazete olan Welat Gazetesi baskı yapacak matbaa bulamıyor. Bütün bunlar esasında nasıl bir toplum yaratılmak istendiğinin bir göstergesidir” diye konuştu.

KADIN VURGUSU

OHAL ve KHK düzeninin bir başka boyutunun da kadınlara yönelik olduğunu söyleyen Beştaş, OHAL, savaş dönemlerinde militarizm arttığını ifade etti. OHAL ve KHK’lere karşı en çok kadınların mücadele etmesi gerektiğini belirten Beştaş, “Bu süreçlerde şiddetin daha fazla arttığı dünya üzerinde yapılan çalışmalarla da kanıtlanmıştır. Kadınların özgür olmadığı bir toplumda hiç kimse demokrasinin olduğunu iddia edemez” şeklinde konuştu.

AKP’nin toplumu yönetemediği için OHAL ve KHK’lere ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Beştaş, şöyle devam etti:

“Çünkü AKP ancak bu şekilde toplumu yönetebiliyor. Halbuki Türkiye’de hiçbir zaman OHAL’e ihtiyaç olmadı. KHK’lerin ne uluslararası hukukta ne de iç hukukta yeri yok. Devletin hukukla bağı yok. Hukukun olmadığı yerde devletin çetelerden farkı kalmaz.”

‘SEÇİM BOYKOTU TARTIŞILMALIDIR’

Daha sonra söz alan CHP Milletvekili İlhan Cihaner ise, 15 Temmuz sonrasında OHAL ve KHK’lerle parlamentonun işlevsizleştirdiğini söyledi.

Seçim ittifakı yasasına da değinen Cihaner, şunları söyledi:

“Bu yasayı tüm boyutlarıyla ele almamız gerekiyor. Hala yüzde 10 barajı duruyor. Bunun dışında fiili ve doğal baraj durumları mevcut. Fiili baraj durumlarından biri basın yoluyla konulan ambargodur. Bir diğeri ise; milletvekillerinin tutuklu bulunmasıdır. Seçim güvenliğinin olmadığı tüm bu durumda boykot tartışılması gereken bir yöntem olmalıdır. İktidarın koyduğu kurallara göre oynamamız gerekiyor. Aksi takdirde referandumdaki gibi durumla karşı karşıya kalacağız.”

AFRİN OPERASYONU AKP’NİN 2019 SEÇİM ÇALIŞMALARININ BİR AYAĞI’

Doğan Medya’nın satılmasına da değinen Cihaner, “İlnur Çevik dün CNN Türk’e çıkıp konuştu. Afrin’in kendileri için neden önem arz ettiğini anlattı. Aile ihalelerinden söz etti. Orada kendisine yöneltilen sorular, korkunç, sinsi bir saray yandaşlığı yapıyorlar. Şimdi biz böyle bir medyanın arkasından neden ağlayalım. Ancak beter olsunlar diyebiliriz” dedi.

Cihaner, AKP’nin Afrin operasyonuna ilişkin ise şunları söyledi:

“Afrin operasyonunu AKP’nin 2019 seçim çalışmalarının bir ayağı olarak görüyorum. Başka bir halkın ulusun egemen devletin kanı, gözyaşı üzerinden hiçbir şey kurulamaz. Sadece Afrin değil herhangi bir yerin bombalanmasını kabul etmem mümkün değil.”

‘ÖZGÜRLÜKÇÜ DEMOKRASİ AFRİN’İN GERÇEK YÜZÜNÜ YANSITTIĞI İÇİN KAPATILDI’

Panelde son olarak söz alan Levent Tüzel de, AKP’nin OHAL ve KHK’lerle 2019 seçimleri beklenmeden toplumu dizayn etmeye çalıştığı söyledi.

Medyadaki tekelleşmenin ve beraberindeki savaşın kışkırtıcılığının da bunun bir örneği olduğunu ifade eden Tüzel, “Medyadaki en ufak farklı sese tahammül edemediği için Doğan Medya grubunu da havuza kattı. Yine Afrin savaşının gerçek yüzünü gösterdiği için Özgürlükçü Demokrasi gazetesini kayyum yoluyla kapattı. Kendisine muhalif olan herkesi hedef alıyor. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri savaş lokumuna karşı çıktıkları için günlerdir gözaltındalar” diye konuştu.

‘DİKTAYA KARŞI DURUŞ SERGİLENMELİ’

“Diktatörlük ve tek adam rejimine karşı Meclis’in ötesinde mücadele ağı oluşturmak gerekiyor” diyen Tüzel, şöyle konuştu:

“AKP, tabanında Afrin savaşıyla metal yorgunluğunu atmaya çalışıyor. Fakat görünen o ki, Öztürk Yılmaz da gitmeye çok meraklı. Bizim bugün doğru siyaset yapan bir ana muhalefete ihtiyacımız var. Bugün diktatörlüğe karşı duruş sergileyen bir ana muhalefet olması gerekiyor, diktatörün değirmenine su taşıyan bir duruş değil. AKP, bugün CHP ve HDP başta olmak üzere kendisine muhalif olanı düşman ilan etti.

Panel, konuşmalardan sonra soru-cevap kısmının ardından son buldu.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı