TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerini Araştırma Komisyonu’nda, “Kadına ve çocuğa yönelik şiddete eğitim yoluyla mücadele” başlığıyla sunum yapan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, ilgi çekici veriler paylaştı.

“Bakan Selçuk’un MEB’deki kadın yöneticilerin oranına yönelik paylaştığı veri de dikkati çekti. Kadın eğitim yöneticilerinin tüm yöneticiler içindeki oranının yüzde 18’de kaldığı öğrenildi. Selçuk, öğretmenlerde ise kadın oranının yüzde 61 olduğu ifade etti” “Ülkedeki 10 öğretmenden 6’sı kadınken 10 eğitim yöneticisinin 8’i erkek..” dedi.(1)

Her 5 yöneticiden 1’i bile kadın değil. Bu eğitim sisteminden verim elde etmenin olanaksız olduğu açık. Kadınlar öğretmesini biliyorlarsa, yönetmesini de bilirler. Bu resim geriliğin göstergesi.

Ülkedeki eğitim sisteminin kadın, erkek paydaşları arasında büyük bir “eşitsizliğin”, bakanın tanımıyla "adaletsizliğin" olduğu görülüyor.

Bu sonucun, kadınların yönetimde başarısız olduklarıyla bir ilişkisi yok. Erkek egemen bir toplumda, kadınlara biçilen değerin yansıması.

Kadınlar yönetim alanında değil, yaşamın her alanında küresel düzeyde başarılar sergilemekteler.

“Dünya genelinde yapay zeka alanında çalışan ve kariyer gelişimlerinin cinsiyetlerinden dolayı olumsuz yönde etkilendiğini belirten kadınların sayısı erkeklerden beş kat daha fazla.”(2)

Bu kadınlar gelişmiş ülkelerde çalışan kadınlar. Bu listede Asya, Afrika Anakaralarında çalışan kadınların adlarını göremezsiniz. Çünkü beyinsel üretim özgürlüklerin olduğu ortamlarda görülebilmekte.

“Milli Gazete'nin Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nde (SBÜ) seçmeli olarak okutulan 'Toplumsal Cinsiyet Eşitliği' dersini hedef göstermesinden sonra dersle ilgili soruşturma başlatıldı. Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nden yapılan açıklamada, dersin başka üniversitelerde zorunlu olmasına karşın SBÜ müfredatında "seçmeli ders" olarak okutulduğu ifade edildi.”(3)

Bu algı düzeysizliğinin yaşandığı bir toplumsal yapıda, her 5 eğitim yöneticisinden 1’inin bile yönetici olmadığı sonucu rastlantı değil. Bir düşünce sisteminin göstergesi.

Yaşanan bu olumsuzluğun, eşitsiz dağılımın geri kalmış, inanç sistemlerinin baskısı altında olduğu yeryüzü parçalarında daha yoğun olduğu görülmekte.

Coronavirüs bulaşısı sürecini, tüm Dünyada en iyi yöneten 7 ülkenin ortak noktası yöneticilerinin kadın olması.

Kadını toplumsal, ekonomik yaşamdan kopararak eve tıkmaya odaklanmış bir anlayışın, yalnız kadınlara değil, topluma da zarar verdikleri ortada.

Kadını verimlilik düzeyine uygun biçimde, üretim süreçlerine katarsanız, ülke, insanlık kazançlı duruma gelir.

“… Kadın doğurduğu, beslediği ve büyüttüğü, düşünme yetisi yeterince evrilememiş bu eril beynin terörünün üstesinden gelemiyor.”(4)

Kadının omuzlarından silkip atamadığı, eril beynin ürünü olan ayrımcılık, yalnız kadınların değil, erkeklerin en önemli sorunu.

Görülmeyen ellerin ilkel dirençleri, şu yazıda net biçimde ortaya konulmuş durumda:

“Cam tavan sendromu, 1970’li yıllarda ABD’de ortaya çıkmış bir kavramdır. Kavram işletme, hükümet, eğitim ve kâr amacı gütmeyen organizasyonlarda, üst kademe pozisyonlara ulaşmak için çabalayan kadınların karşılaştığı, örgütsel önyargılar ve kalıplar ile oluşturulan, görünmez, yapay engeller olarak tanımlanmaktadır.

Kavramı bir kadının, yönetici olarak belirli bir noktaya kadar yükselmesinden sonra, önemli bir terfi beklediği anda, adını tam olarak ortaya koyamadığı nedenlerden kaynaklı, istediği terfiyi bir türlü alamaması durumu olarak da açıklayabiliriz.

Cam tavan sendromu ile anlatılmak istenen, karşılaşılan sorunların belirsizliği ya da görülmeyen bir engelin varlığıdır. Kavram ilk ortaya çıktığı zamanlarda, öncelikle kadınlar üzerindeki görülmeyen engelleri tanımlamak amacıyla ele alınmış olsa da zaman zaman erkekler için zaman zaman ırksal ve etniksel varoluştan yana yaşanan engellenmeler için de kullanılmaktadır.

Literatürde cam tavan sendromunun esas nedeni cinsiyet temelli engeller olarak düşünülmektedir. Cinsiyet temelli engellerin dayanağı ise toplumsal cinsiyet rolleri olup, bu rollerin iş yaşamına yansıması mesleki cinsiyet ayırımını oluşturmaktadır.”(5)

Görülmeyen eller, gerçekte bilinen, görülen, sezinlenen eller. Bu ellerin gücü kırılmadan insanlığın barış içinde, mutlu, insan hak ve özgürlüklerinin yaşama geçtiği bir Dünya’da yaşaması düşünülemez.

--------------------------------------------------

(1) Bildircin, Mustafa, Öğretmen kadın, yönetici erkek, BirGün Gazetesi, 04.06.2021

(2) Yapay Zekanın Geleceğini Şekillendiren 35 Kadın Lider, İstanbul - BİA Haber Merkezi, 28 Mayıs 2020

(3) Milli Gazete'nin hedef gösterdiği 'Toplumsal Cinsiyet Eşitliği' dersine soruşturma, Gazeteduvar.com.tr İnternet Gazetesi, 28.03.2021

(4) Kıyak, Güneç, Evrimin kadınlara yüklediği ağır yük, T24.com.tr. Bağımsız İnternet gazetesi, 23.08.2020

(5) Çağlar, Sibel, Cam Tavan Sendromu: Kadınlar Üzerinde Görülmeyen Engel, Matematiksel, 28.05.2020