Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri,  gazeteci Nedim Türfentbugün (14.06.2017) Mahkemeye çıkartıldı.

Gazeteci Nedim Türfent’in de içerisinde bulunduğu araç 12 Mayıs 2016 tarihinde Van girişinde durdurulmuştu. Türfent burada gözaltına alınmıştı.

Türfent, gözaltına alınmadan önce kimi sosyal medya hesaplarında ölüm ile tehdit edilmişti.

İlk etapta Türfent’ten haber alınamazken, kamuoyu baskısı sonucu gazetecinin Yüksekova’ya götürüldüğü açıklanmıştı.

Daha sonra Türfent, “örgüt üyesi olma” iddiasıyla 13 Mayıs’ta tutuklanmıştı. (1)

13 aydır tutuklu olan Türfent, 5 cezaevi değişti ve tek kişilik hücrede, tecrit içinde tutuluyordu.

Hakkari 2 nolu Ağır Ceza mahkemesinde başlayan duruşmasına, şu an bulunduğu Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nden Sesli ve Görüntülü Bilgi ve İletişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı.

Örgüt üyesi olmak ve örgüt propagandası yapmak suçlamalarıyla hakkında 22,5 yıl ceza istenen ilk duruşması hem ülkenin hem de adalet sisteminin geldiği olumsuz durumun aynası gibiydi.

Özgür Gazeteciler İnisiyatifi (ÖGİ) Sözcüsü Hakkı Boltan, 

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral, 

Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, 

Artıgerçek’ten Mehveş Evin, 

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Örgütlenme Genel Sekreteri Mustafa Kuleli, 

Gazeteci Nevin Sungur ile Uluslararası Af Örgütü Türkiye Temsilciliği’nden Deniz Yıldız ve Türfent’in ailesi izlediği duruşmada ülke gerçekliğini anlatan ifadeler vardı. (2)

Duruşmayı izleyen ve anlık duyuran, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral’ıntwetlerine göre tanık ifadelerinden bazıları şöyleydi.

-Sadece gazeteci olduğunu biliyorum ve öyle söyledim, gerisi yalandır, ifademi okumadım!

-İfademi baskı ve işkence altında verdim, hala da vücudumda iz var

-7. tanık: Sanığı tanımıyorum, hayatımda görmedim, ben ifade vermedim emniyette, namusumla yemin ederim,

-Emniyette çok dövdüler, 30 saat aç bırakıldım, ne desek evet diyeceksin, dediler, kafama silah dayadılar

-Sanığın örgüt üyesi olduğu hakkında bilgim, görgüm yoktur

-Savcıyı polis sandım, işkence gördüğümü söyleyemedim

-Ben emniyette avukatı bile polis sanıyordum korkudan

-Savcıyı polis sandım, işkence gördüğümü söyleyemedim

-8. tanık: Nedim'i tanımam, adını ilk kez duydum, dayak ve hakaret gördüm ama işkence görmedim!

-9. tanık: Nedim’i tanımam, benimle röportaj yapan o değildi

-(yaşı küçük olduğu için soruldu) İfadem alınırken pedagog, psikolog ya da sosyal çalışmacı yoktu.

-10. tanık: (Kürtçe konuşmak istiyor) İşkence altında ifade verdim,

-Mahkeme başkanı Türkçe konuşuyor, tanık kürtçeyanıtlıyor: sanığı tanımam ifade verirken 6 yenden yaralıydım

-Nedim’den özür dilerim benim yüzümden hapse girdiyse.

-Beni yps yakaladı ajan olduğumu sanıyorlardı, beni dağa götürürken askerle çatışmaya girdiler o zaman yakalandım. (3)

Tanık ifadelerine baktığımızda tamamı baskı ve şiddet görmüş, korkmuş ve korkutulmuş, önceden hazırlanmış ifadeleri imzalamış, ne yaptıklarının belki de farkında bile değiller.

Ben, tanık ifadelerinde gördüğüm/hissettiğim baskı ve şiddetin dozunun ulaşmış olduğu boyutlarıyla ürperdim, korktum ve endişelendim.

Sadece şahsım ve yakınlarım için değil, bunlarla karşılaşması muhtemel herkes için, insanlar için, insanlık için endişelendim.

Özellikle de, “Ben emniyette avukatı bile polis sanıyordum korkudan” ve “savcıyı polis sandım, işkence gördüğümü söyleyemedim” ifadeleri, ülke genelinde adalet mekanizmasının nasıl işlediğinin göstergesi! 

Yaşı küçük olması gereği, pedagog, psikolog ya da sosyal çalışmacı eşliğinde ifadesi alınması gerekirken bu kurallara uyulmadan ifadesinin alınması diğer tanıkların yaşadıkları korkuların yanında çok önemsiz kalıyor!

Bu ifadelerden yola çıkarak, baskı, şiddet, kötü muamele ve işkencenin yaygın biçimde kullanıldığını, gözaltı ve ifade alınma sırasında “terör” estirildiğini, yaşatılan korkunun çok büyük olduğunu, korkunun sadece emniyet mensuplarına karşı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Gözaltı ve ifade alma sırasında yaşanan “terör” ortamına, başta savcılarımız olmak üzere, adalet mensuplarının kayıtsız kalması ise, yaşanan çorbanın tuzu – biberi oluyor!

Tıpkı Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nınemniyette kötü muamele ve işkence gördükleri konusundaki şikâyetlerine, emniyetin verdiği ifadeler sonucu, savcılığın, “örgüt üyesi olmanın gereği” denilerek “ret” kararının verilmesi gibi!

7 haziran seçimlerinden sonra, güneşin doğmasını engelleyen güçlerce karartılan ülkenin gökyüzün aynası niteliğindeki bu duruşma, duruşmadaki tanık ifadeleri, insanım diyebilen vicdanları düşündürmeli, çok düşündürmeli…

Zor altında alınmış ifadelerini yalanlayan ve gerçek dışı olduklarını söyleyen tanık ifadelerine rağmen Nedim Türfent’in tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, 2. Duruşmayı 9 Ağustos saat 14.00’e erteledi.

Zulüm ertelenmedi, devam ediyor,,,

____________________

1.http://gazetekarinca.com/2017/06/13-aydir-tek-kisilik-hucrede-gazetecilerden-nedim-turfent-serbest-birakilsin-cagrisi/

2.http://gazetekarinca.com/2017/06/gazeteci-turfent-bir-yil-sonra-yargilaniyor-taniklar-iskence-ile-ifademiz-alindi/

3.https://twitter.com/moralamed