Gazeteci Nedim Şener, Türkiye'nin gündemini sarsan '14 Aralık operasyonu'yla ilgili  Medyatava'dan Canan Kaya’ya konuştu.

Nedim Şener, 2011 yılında Ahmet Şık’la birlikte, "Ergenekon terör örgütüne üye olma" suçundan tutuklanmış ve 1 yıl hapis yattıktan sonra serbest bırakılmıştı. Tutuklanmasının Fethullah Gülen Grubu tarafından organize edilen bir komplo olduğu söyleniyordu. AKP hükümeti de o zaman Fethullah Gülen Grubu tarafından organize edilen bu tür operasyonlara destek veriyordu.

İşte, Nedim Şener'in açıklamaları:

Bu sabah gerçekleşen '14 Aralık operasyonu' kapsamında, gazetecilere yönelik yapılan gözaltı uygulamasıyla ilgili ne söyleyeceksiniz? Bu uygulamanın hukuki dayanağı var mı?

Gazetecilerin gözaltına alınması dünyanın neresinde olursa olsun, demokrasi hanesine eksi bir not olarak yazılır. Gazeteciler esas itibariyle haber ve köşe yazısı yazan insanlardır. Terörle ilgisi olan işler yapmazlar. Dolayısıyla, en başta bunu görmemiz gerekiyor. Yaşadığımız süreçte ise, hukuksuzluk uzun yıllardan beri devam eden bir olaydır. Bunun örneklerini çok önceki yıllardan hatırlayacaksınız. Bu kez hukuksuzluklara maruz kalan ise, bizzat geçmiş dönemde hukuksuzluklara ortak olanlardır. Demokratik bir ülke için herkesin özgürlük ve demokrasi kavramlarına inanması gerekiyor. Buradan yola çıkarsak; ileride yaşanabilecek antidemokratik uygulamalar da yaşanmamış olur.

Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın canlı yayında gözaltına alınmasıyla ilgili görüşleriniz neler?

Türkiye'de böyle oluyor ne yazık ki... Ben de o bu şekilde gözaltına alınmıştım hatırlarsanız. Bu noktada biçim önemli değil. Önemli olan hukuki olup olmadığı, demokrasiye uyup uymadığına bakmak lazım. Doğru olan budur.

Operasyon, Hrant Dink cinayeti soruşturmasında Ogün Samast'ın cemaat polislerinin isimleri vermesi ve cinayetin cemaat tarafından yapıldığı iddialarının gündeme gelmesiyle ilişkilendirelebilir mi?

Bunu sadece cemaatle sınırlamak cinayeti açıklamaya yetmez. Hrant Dink cinayetiyle ilgili yıllardan beri yazıyorum. Bu cinayetin içinde Genel Kurmay, MİT, polis teşkilatı, Ergenekon davası sanıklarından oluşan bir grup ve aynı zamanda bir tetikçi grubu var. Bu büyük bir konsorsiyum işidir. Ama aynı zamanda bu cinayetin ihmal aşamasında gördüğümüz net bir şey var ki; cemaatçi olanların da olması. Biz noktada cemaatçi olsun olmasın, bütün bunların hukukun önüne eşit bir şekilde gelmesini bekliyoruz. Adil bir yargılamayla sorumluların tespit edilmesini bekliyoruz. Dolayısıyla Dink cinayetinin sadece cemaatle hesaplaşmak adına kullanılması yanlış bir şeydir. Zaten böyle bir amacı olanlar da bu amaçlarına asla ulaşamazlar. Nitekim ortaya çıkan gerçekler, buna imkan vermez.

“FAŞİZME KARŞI ÇIKMAK ERDEMDİR”

Ahmet Şık da Twitter'dan, “Birkaç yıl önceki faşizm döneminin kudretli sahiplerinden Cemaat'in bugün yaşadığının adı da faşizmdir. Faşizme karşı çıkmak erdemdir” açıklaması yapmıştı.

Ekrem Dumanlı ise Ahmet şık ve Nedim Şener tutuklandıklarında “Paniğe ve öfkeye gerek yok hukukî süreç işliyor” başlıklı bir yazı yazmıştı.