Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, İstanbul’da düzenlenen ‘Yüz Yüze 100 Gün’ programı çerçevesinde ‘Buluşma ve İstişare Toplantısı’na katıldı.

Programda konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “2. Dünya Savaşı’ndan bu yana dünya ekonomisinin yaşadığı en derin durgunluklarından birine Kovid-19 salgının bir sonucu olarak yakın dönemde birlikte şahit olduk” dedi.

Bu gelişme karşısında toparlanmaya çalışan küresel ekonominin geçtiğimiz Şubat ayında patlak veren Rusya-Ukrayna savaşıyla yeni bir şok dalgasına maruz kaldığını belirten Bakan Nebati, şöyle devam etti:

 “Diğer taraftan Çin yönetiminin, ortaya çıkan yeni vakalar karşında uyguladığı sıkı tedbirler de tüm dünya ekonomisine tesir ediyor. Halihazırda küresel düzeyde yaşanan arz-talep uyumsuzlukları ve bazı bölgesel faktörler nedeniyle yüksek seyreden enerji ve gıda fiyatları, Rusya’ya uygulanan yaptırımlar ve Rusya’nın bunlara karşılık vermesiyle daha da tırmanmıştır. 1970’lerde yaşanan petrol krizinin ardından bugün, tüm dünyayı etkisi altına alan yeni bir enerji kriziyle karşı karşıyayız. Bu zorlu süreç özellikle bizim gibi enerjide yüksek oranda dışa bağımlı ülkelerde daha etkili bir şekilde hissediliyor. Brent petrolün varil fiyatı ortalaması 2021 yılında 70,9 dolar iken, hatta geçtiğimiz aylarda 128 dolarla son 14 yılın en yüksek seviyesine de ulaşmıştı. Doğalgaz ve kömürde de yine oldukça hızlı artışları yaşıyoruz. Avrupa’da ortalama doğalgaz fiyatı 2020 yılında megavat saat başına 9,6 avrodan 2021 yılında 47,5 avroya; 2022 yılındaysa 111 avroya kadar yükselmiştir. Böylelikle doğalgaz fiyatları sadece 2 yılda 10 kattan daha fazla bir artış göstermiştir. Enerji maliyetlerindeki artışla birlikte ulaştırma maliyetlerinin de yüksek seyretmesi küresel ticaret hacmini ve dolayısıyla küresel büyümeyi zorlayan unsurlar olarak ön plana çıkıyor”

“251 MİLYAR LİRA VERGİ GELİRİNDEN FERAGAT EDİYORUZ”

Sözlerine devam eden Bakan Nebati, “Enflasyonu kararlılıkla biz yeneceğiz” iddiasında bulundu ve vergi konusunda değerlendirmeler yaptı.

 Vergi oranlarında büyük ölçüde düşüşler sağladıklarını öne süren Nebati, şunları kaydetti:

“Enerjideki artışları asgari düzeyde yansıması için sübvanse ediyoruz. 251 milyar lira vergi gelirinden feragat ediyoruz. Başta çiğ süt, tarımsal desteklerde ciddi artışlar gerçekleştirdik. Son iki ayda dünyada petrol fiyatları yükselirken ana haberlerin manşetleriydi. Benzine, motorine zam sabah akşam manşetti. Dünyadaki fiyatlar arttı. OECD içinde akaryakıttan en az vergi alan ülkeyiz. Biz yüzde 24’lerde vergi alıyoruz. Pompa çıkış fiyatlarında hemen her akşam haber alıyoruz. Motorin 22 liraya indi manşetlerde yok. Benzin 22 liraya düştü altyazı geçiyor. Sorunlara büyüteçle bakmak, karamsarlık yapmak. Hakkı teslim edin, bu kadar. Petrol umut ediyorum daha da aşağı iner.”

“İSTİHDAMIMIZ ARTTI”

Türkiye’deki ekonomik gelişmelere ilişkin konuşan Bakan Nebati, istihdamın yükseldiğini savundu. “Küresel ekonominin salgından büyük hasar gördüğü 2020 yılında dahi Türkiye, büyüme kaydeden nadir ülkelerden biri olmuştur” ifadelerini kullanan Nebati, şöyle devam etti:

“Türkiye ekonomisi 2021 yılında ise yüzde 11 oranında rekor bir büyüme performansı elde etmiş, bu güçlü büyüme görünümünü dengeli bir kompozisyonda sağlamıştır. Salgının en şiddetli dönemine kıyasla yaklaşık 5,5 milyon kişilik bir istihdam artışı kaydederek 2022 yılı Haziran itibarıyla toplam istihdamımız 30,9 milyon kişiye yükseldi. Sadece bu yılın ilk yarısında sağlanan istihdam artışı 862 bin kişi oldu. Salgın sürecinde yüzde 14,1’e kadar yükselen işsizlik oranıysa bu yıl Haziran ayı itibarıyla yüzde 10,3 ile salgın öncesi seviyenin altına geriledi. İhracattaki güçlü performansımız 2022 yılında devam etmiş, 250 milyar dolar sınırına dayanmıştır. Hemen her ay Cumhuriyet tarihimizin yeni ihracat rekorlarını kırmayı sürdürüyoruz.”

“ALIM GÜCÜNDE ÖNEMLİ İYİLEŞTİRMELER SAĞLADIK”

Nureddin Nebati, Türkiye’de alım gücünde önemli iyileştirmeler sağlandığını da iddia etti.

“Yıl başından bu yana asgari ücrette gerçekleştirdiğimiz yüzde 94,6 oranındaki artış, her koşulda milletimizin sonuna kadar yanında olduğumuzun, insanımız için tüm kaynaklarımızı seferber ettiğimizin somut örneklerinden sadece biridir” diyen Nebati, tarım da çiftçinin desteklendiğini savundu:

“Tarımsal destekleme ödemelerinden gelir vergisini kaldırarak çiftçimizi destekledik. Burada da yaklaşık 3 milyon çiftçimizi kapsadık. Basit usule tabi 850 bin esnafımızın kazançlarını da vergiden istisna ettik. Bu gelişmeler neticesinde yıllık tüketici enflasyonu Haziran ayında yüzde 78,6 seviyesine yükselmiş durumda. Tam da bu noktada Cumhurbaşkanımızın liderliğiyle savaşan tarafları bir araya getirmeyi başararak İstanbul’da imzalanmasını sağladığımız Tahıl Sevkiyatı Anlaşması, kısa süre içinde ülkemizde olduğu gibi dünya tahıl fiyatlarına da düşüş yönlü yansımıştır. Böylelikle hububat ve yağlı tohumlarda fiyatlar savaş öncesi seviyenin de altına gerilemiştir.”

“IMF’DEN BORÇ ALINDI” KONUSU: “TÜRKİYE’NİN İMKANI KADAR ALDIĞI ORAN”

Türkiye Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) borç aldığı yönündeki iddialara değinen Nebati, borç iddiasını bir kez daha reddederek, Türkiye’nin aldığı parayı ‘imkanı kadar aldığı oran’ olarak nitelendirerek şunları söyledi:

“Manipülatif çarpıtmalardan medet umanlar var. Beklentimiz yapıcı yaklaşımlardan öte değildir. Önlerinde unvan bulunanlar koro halinde ’Dolar şuraya gidecek’ diye yalan yanlış haber yaparlar. Önünde unvan bulunanlar, Türkiye’nin IMF’ten borç almadığını bile bile tamamen teknik duruşla, kapasitesi, imkanı kadar aldığı oranı 'borç aldı'ya dönüştürebiliyorlar. Bunu umarsızca yapıyorlar. Tüm bu başarılarımızın yanında yüzleştiğimiz sorunlar söz konusudur. İhracata rağmen enerji ve emtia fiyatlarındaki artışla cari işlemler açığı artmıştır. Enerji hariç 2020 yılında enerjiye petrole ödediğimiz tutar 28 milyar dolar. 2021 yılında 51 milyar dolar, 2022 yılında 100 milyar dolara doğru gidiyor. Bu bir gerçektir. Bunun etkisinin ne kadar derin olduğunu görmek açısından şunu görmek lazım. Gaza enerjiye bu kadar ödemeseydik, 12 aylık birikimle cari işlemler 34,6 milyar dolar fazla verirdik. Yani bizim cari açığımızın temel sebebi sadece enerji maliyetlerimizdir. Cumhurbaşkanımızın liderliğiyle ülkemiz enerji seferberliği ilan etmiş durumda. Yenilenebilir enerjiler, nükleer, santral... Bugün 2 sismik, 4 sondaj gemimizle denizlerde eşine az rastlanır sondaj filosuna sahip olmuş durumdayız.”

İLK AÇIKLAMASINDA NE DEMİŞTİ?

Nureddin Nebati, İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Prof. Dr. Bilge Yılmaz'ın Türkiye'nin IMF'den 6,5 milyar dolar borç aldığına yönelik sözlerinin 'yalan' olduğunu savunmuştu.

Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Dün katıldığınız bir yayında Türkiye’nin IMF’den 6,5 milyar dolar borç aldığını iddia etmişsiniz. Ya konuyu bilmiyorsunuz ya da bilip çarpıtıyorsunuz. İki durum da sizin adınıza üzücü” diyen Nebati, IMF’nin üye ülkeleri desteklemek amacıyla SDR (Special Drawing Rights-Özel Çekme Hakkı) tahsisatı, başka bir ifadeyle koşulsuz rezerv desteği sağladığını, SDR tahsisatlarının üye 190 ülkeye kota payları oranında yapıldığını kaydetti.

Nebati, bu kapsamda geçen yıl, ABD’ye 112,9 milyar dolar, Almanya’ya 36 milyar dolar, Güney Afrika’ya 4,15 milyar dolar tutarında rezerv imkanı sağlandığını ifade ederek, Türkiye’ye ise IMF’deki kota payına karşılık gelmek üzere 6,3 milyar dolar tahsis edildiğini ifade etti.

IMF ile bu konuda bir anlaşma imzalanmadığını ya da program ilişkisine girilmediğini aktaran Nebati, “Bu imkan, tüm üye ülkelerin kullanımına açılmış bir kaynaktır. Türkiye’nin IMF’den borç aldığına ilişkin açıklamalar gerçek dışıdır. Bu hususlarla ilgili geçmişte de yapılan tezviratlara ilişkin 26 Ağustos 2021’de yapılan Bakanlığımızın basın duyurusu linkini sizin için tekrar bırakıyorum” değerlendirmelerinde bulundu.

EKONOMİST UĞUR GÜRSES: SONUÇ OLARAK BU BORÇTUR

Konuyla ilgili görüşlerini dile getiren ekonomistlerden Uğur Gürses, Türkiye’nin IMF’den aldığı paranın sonuç olarak borç olduğunu belirtmişti. Gürses, Twitter’dan yaptığı yorumda şöyle demişti:

“Bakan Nebati, IMF'den borç alındığını söyleyen İyi Partili B. Yılmaz'ın çarpıttığını söylemiş. TR bu parayı talep ederek borç almadı. Ancak kamu borcu olarak bilançosuna yazdı. Bu tür IMF tahsisleri bir tür ‘konsiye rezerv’ gibidir; varlık olarak da yükümlülük olarak da yazılır. Sonuç olarak bu borçtur; hem de Hazine'nin dış borcu.”