Ömer İbrahimoğlu / Demokrat Haber

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İBB’de 557 terörist var demişti. Soylu’nun bu hedef gösteren açıklamasından sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışan ve “Bu Suça Ortak Olmayacağız” metnini imzalayan Barış Akademisyeni Fatma Gül Eryıldız Şanvardar’ın da işine son verildi. Eryıldız Şanvardar, “Benim ne davam, ne gözaltım, ne sabıkam var (ki olabilirdi de). İBB benim de arkamda duramıyorsa kimsenin arkasında duramaz demektir” diyor.

Fatma Gül Eryıldız Şanvardar daha önce İTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümünde doktora öğrencisiydi. 1 Eylül 2016’da Barış Bildirisi imzacısı olduğundan dolayı 672 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edildi. Son 6 yılda 4 kere iş değiştiren Fatma Gül Eryıldız Şanvardar İBB’de İSPER’e bağlı personel olarak Şehir Planlama Müdürlüğünde Mayıs 2021’de işe başladı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, İBB’de 557 terörist var açıklamasından sonra “Kod 42” ile yani “iş verene yalan beyanatta bulunmaktan” işten çıkarıldı. Böylece Şanvardar ikinci kere damgalanmış oldu.

Fatma Gül Eryıldız Şanvardar yaptığı açıklamada, “İBB’de çalışan 8 Barış Akademisyeniydik. Barış Akademisyenlerinden 7’si KHK’lı. Benimle birlikte 2 Barış Akademisyeni işten atılmış oldu” dedi.  Eryıldız Şanvardar sözlerini şöyle sürdürdü, “İBB yönetimi, Süleyman Soylu’nun hedef göstermesi ile birlikte benim de yer aldığım kendi bünyesinde çalışan Barış Akademisyenlerini de KHK’lı olmalarını gerekçe göstererek işten çıkarmaya başladı”.

Eryıldız Şanvardar, İmamoğlu’nun 26 Aralık 2021 açıklamasına değinerek sözlerine şöyle devam etti: ”Ekrem İmamoğlu 26 Aralık 2021 tarihinde yaptığı açıklamada; personelinin haklarını yedirmeyeceğini ve ezdirmeyeceğini ifade etmesine rağmen; teker teker, kıdem tazminat hakları gasp edilerek, güvenlik soruşturmaları bahane edilerek, terörle iltisaklı, irtibatlı yaftasıyla bir anda İBB yönetimi tarafından bir barış akademisyeni Veysi Altıntaş işten çıkarılmıştır. Beni de işe başladıktan bir yıl sonra insan kaynakları yanına çağırarak emniyetten kamudan ihraç olduğumun bildirildiği bu sebeple İBB Güvenlik ve Arşiv Taraması Komisyonunda durumumun görüşüleceğini belirtti. Komisyonda hakkımda olumsuz görüş çıktıktan sonra benimle bu durumu yaşayanlar ortak bir şekilde değil de tek başıma ikna süreçleri işletildi. “Ne başkana, ne partiye ne de bana zarar gelmeyecek en uygun yöntem” arayışında olunan toplantılarda bu yaşananları eşim ve avukatım dışında kimseyle konuşmamam, gündeme getirmemem şartıyla istifaya zorlandım. İstifa edersem bana taşeronda iş bulabilecekleri, istifa etmezsem sicilim kirletilerek tazminatsız, işsizlik maaşı alamayacağım şekilde 4857 sayılı iş kanununun 25/2 maddesi ile işten çıkarılacağımın bilgisi verildi. Bu madde şöyle: “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri: İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması”. İstifa etmezsem benim gibi diğer atılan arkadaşlara da iş bulamayacakları söylenerek istifa etmem konusunda devamlı manipüle edildim. Bu süreçte aynı zamanda istifa edip etmeyeceğim konusu yakın çevreme defalarca soruldu, yakın çevreme güvenlik soruşturması olumsuz gelenlerin işten atılması konusunda CHP tarafından İBB’ye baskı yapıldığı söylendi. Tüm bu ikna süreçleri karşısında açıkça “Benim ne davam, ne gözaltım, ne sabıkam var (ki olabilirdi de). İBB benim de arkamda duramıyorsa kimsenin arkasında duramaz demektir. Barış imzacısını da belediye iştirakinde çalıştırmaktan imtina edecekseniz, İçişleri Bakanlığı’na bu kadar da direnemeyeceksiniz o zaman beni atın ben de güvenlik soruşturması sebebiyle işten atılanlarla birlikte kapıda oturmaya başlarım, o zaman İçişleri yerine muhaliflerle karşı karşıya gelirsiniz” dedim. İşten atıldıktan sonra İBB başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “Devletin baskıları yüzünden bir barış akademisyenini, güvenlik soruşturması sebebiyle kent-emek-demokrasi mücadelesi verenleri işten attığı için hicap duyduğunu, üzgün olduğunu ve vicdanının hiç rahat olmadığını belirtmesini, Millet İttifakı iktidara geldikten bir yıl sonra bu arkadaşları işe geri alacağını” belirtmesini beklediğimi söylediğimde başkanının kesinlikle bunu yapamayacağı cevabını aldım. En sonunda güvenlik soruşturması gerekçesiyle 42 kodla işten atıldım. İşten atılmamla İBB yönetimi, barış diyen bir CHP üyesini AKP diliyle “terörle iltisaklı, irtibatlı” olarak işten atmıştır” dedi.

Eryıldız Şanvardar sözlerini şöyle noktaladı, “İşten atılma ve güvensiz çalışma koşulları bu ülkede çok insan için mevcut, özellikle KHK’lı olunca siz de bunu derinden hissediyorsunuz. Damganız var, özelde bile olsanız sizinle çalışmaktan imtina ediyorlar ki şimdi beni kod 42 ile atarak iki kere damgalanmama sebebiyet verdiler. İş başvurusu yaptığımda SGK hizmet dökümüm istenecek, işveren bir bakacak kamudan ihraç, işverene yalan beyanatta bulunmuş, bu maddeleri bana soracak. Ben de uzun uzun kendimi açıklamak, yaşadığım travmatik olayları tekrar anlatmak zorunda kalacağım. Buna mecbur bırakılmak beni çok üzüyor. Niteliklerimi konuşmak yerine terörle iltisaklı olmadığıma, işverene yalan söylemediğime ikna etmek zorunda olmak çok aşağılayıcı bir durum.”