Çawa yî? Hûn çi dikin?

Urfa ne olacak bu yıl, fındık toplamaya gidecek misin?

Diyarbekir, bu Sur’daki dükkanlar ve evler meselesi ne oldu?

Van, İranlılar gelecek mi bu yıl, ne tahmin ediyorsun?

Mardin, neden kurtyemekleri.com sayfası açmıyorsun? Hatta suryaniyemekleri.com gibi siteler neden yok?

Bitlis, Siirt, sözüm size de Antepliler mi açsın buryankebabi.com sayfasını, öyle mi olsun istiyorsunuz?

Hakkari, çeltik ekimi ne durumda, zamanıdır, başladınız mı?

Bingöl, şu hayvancılık meselesini ne durumda? Misal daha verimli bir hayvancılık için küçükbaş yerine Hollanda ineği gibi daha yüksek süt kapasiteli besicilik düşünmek gerekmez mi? Küçükbaş işi çok dertli, eti de para etmiyor. Bu süt işini birkaç yıl içinde ben de öğreneceğim. Hollanda’da bir arkadaşa rica ettim inek çiftliğinde birkaç ay gönüllü ücretsiz çalışıp nasıl yaptıklarını öğreneceğim, o zaman daha net konuşuruz. Bu mesele yıllardır çözülemedi, ama çözülecek mutlaka.

Derik, can Derik nasılsın? Bu rüzgar enerjisine yerel kaynaklar üzerinden el atmalısınız. Kodomanlara bu işi bırakmamanın yolunu bulmak gerek. Yoksa demedi deme bunlar doğayı da tahrip edecek. Bilesin başka Derik yok.

Adana, kusura kalma sen hele bir dur, Ceyhan sen söyle, sokaklarında ruhumun gezdiği şehir bu yıl karpuza gittiniz mi? Bu corona salgınında ne yaptınız, nasıl geçindiniz? Aç, açıkta kalanınız oldu mu? Kızılderem, Sarıbahçem, Akdamım, sırtı Toroslara, yüzü Çukurova’ya dönük evler anlatın hele…

İstanbul ne durumdasın? Bir mesele var, hayatın dayattığı bir mesele. Hayat HDP ile Halk Cephesi ittifakını dayatıyor. HDP seçmeni ve Halk Cephesi gönüllüleri ittifakı nicelik ve nitelik olarak İstanbul’da nelere kadir olur bir düşünün. Bu ittifakın güzelliğini Grup Yorum dayanışmasında gördük. Bir yurttaş olarak bu ittifakın güven yaratacağını düşünüyorum. Yurttaş olarak kendimi güvende hissedeceğim için bunu talep etme hakkını görüyorum. Bencilce olabilir, lakin hayat bunu dayatıyor. Bu hayatın dayattığı ittifakı çok insan sessizce dile getiriyor. Keşke diyor. Olsa ne güçlü, ne kadar güvende olurduk diyor. Yüksek sesle konuşmak lazım bunu. Biz yurttaşların talebidir bu.

Velhasıl tüm Türkiye HDP seçmeni sözüm sizedir.

Ne oluyor partiye küs müsünüz siz?

Bence bu küslükten de öte bir şeydir. Partiyi cezalandırıyorsunuz. Daha beteri bir durum var. Partiyi faşizmin arenasına atıp, nasıl parça parça edildiğini izliyorsunuz.

Belediyelere kayyum atanacak, çıt yok sizden. Partililer tutuklanacak, çıt yok, vekilleriniz tutuklanacak çıt yok. Olur mu parti seçmeni?

Dün mesela vekilleriniz yürüdü meclisten Kızılay’a. Darp edildiler. Ne olmalıydı? Siz de Ankara’da 227.119 HDP’ye oy vermiş seçmen olarak en az yüzde onunuz, mahallelerden meclise yürümeliydiniz. Nedir bu sessizliğiniz kardeşim, ne oluyor?

Tamam partiyi eleştirirsiniz, şu bu dersiniz ama ne yapsın parti, adamlar gündelik dertleri bertaraf etmekten başını kaldıramıyor, az omuz ver arkadaş. Öyle hemen savunmaya geçme gördük sizi, oy verirken yüzbinler kayyuma karşı çıkarken birkaç binler, televizyon var, sosyal medya var, her şey ayan beyan ortadaydı. Yahu onu bunu bırakın Ahmet Türk’ün yanında kaç kişi vardı hele bir söyleyin bakalım. Adam yetmiş küsur yaşında bari yaşına hürmeten on binler, durduğu yerde durmalı, yürüdüğü yolda yürümeliydi.

Ha şöyle düşünüyorsanız; Demokratik Kürt siyaseti ne tür kalıcı kazanım sağladı ki Kürt halkına, diyorsanız bence yanılıyorsunuz?

Bu ülkenin demokratik inşası meclisten geçecek. Başka da şansınız yok bilesiniz. TBMM dışında hiçbir inşanın şansı yoktur.

Sen söyle, sen anlat HDP seçmeni? Bu gidişata dur demenin yolu nedir? Nasıl yapmalıyız? Kimden ne bekliyorsunuz? Kiminle ne yapılırsa, ne olur?

Sen anlat HDP seçmeni! 1980’leri yaşamış, 90’ları yaşamış seçmen, tarihte biriktirdiğin tüm tecrübeleri dök masaya. Sen anlat ki, nice zor zamanlardan biriktirdiğin tecrübeler ışık olsun. Bir de az partinin yanında dur, dur ki az nefes alsın parti.