Milliyet yazarı Mehveş Evin'den Nagehan Alçı ve Hilal Kaplan'a çağrı var.

Alçı ve Kaplan'ın Ece Temelkuran ile Nuray Mert'i PKK'lı olmakla suçlamasının büyük bir vicdansızlık olduğunu söyleyen Evin, iki gazeteciye özür dileyin çağrısı yaptı.

İşte o yazı:

 

Katil kim?

Medyada yaşanan değişimi ve saldırgan çıkışları izledikçe “acaba hangi ara zemin kaydı, yoksa kozmik bir hadise mi meydana geldi” diye düşünüyorum.

Çünkü bundan çok değil, birkaç yıl öncesine kadar “barış” diyen, nefret dilini kınayan, Doğan grubundan herhangi biri “gak” dese saldıranlar, bir de bakıyorsunuz 180 derece ters pozisyona konumlanmış.

Bir zamanlar, merkez medyayı tüm kötülüklerin anası gösteren, Ahmet Kaya’ı, Hrant Dink’i hedef gösteren yayınları nedeniyle kıyasıya eleştiren... Terör haberlerini abartarak veren medyayı “halkı galeyana” getirmekle suçlayanlar... Hatta, bu yayınların Genelkurmay’ın “psikolojik savaş”ının bir parçası olduğunu savunanlar...

Şimdi bir bakıyorsunuz, bizzat hedef gösteriyor, o çok eleştirdikleri nefret ve savaş dilini inanılmaz bir pervasızlıkla kullanıyor. 

Son örneği, BDP milletvekillerini “Katil sizsiniz” diye manşete çıkaran Yeni Şafak.

Sözümona gazetecilik

Şimdiye kadar merkez medya, asker ve muhalefetin her yaptığını tukaka ilan eden gazete, eleştirdiği her şeyi misliyle kendi yapıyor. Şehit cenazeleriyle sarsılan bir günde, bırakın sağduyu çağrısı yapmayı, resmen ajite ediyor.

Doğan Akın, “Belki de katil sensindir Yeni Şafak” yazısında meselenin özünü o kadar iyi anlatmış ki... Devletin, terör sorununu her çözmeye yönelik adımında nasıl ortalığın karıştığını aktarırken çok sert fakat yerinde bir tespitte bulunuyor:

“...Çocuklarımızın katili belki de, Diyarbakır Cezaevi vahşetini yıllarca yazamayan, ama bugün seçimden çıkmış insanları bir kez daha katillere hedef gösteren sözümona ‘gazetecilik’tir. Bu kadar kan dökülmüş bir ülkede hâlâ utanmadan savaş dili kullanabilmek, şiddete tapınarak teröre bu kadar alet olabilmektir...”

Medyanın, psikolojik savaşta kullanılmasını yıllarca eleştiren YŞ, acaba kendi yaptığı yayıncılığın özeleştirisini yapabilir mi? Yoksa savaş tamtamlarının öncüsü olmayı bir marifet mi sanıyor?

GÜNÜN TVİT’İ

@hicisleri: Yeni Şafak "yeni Hürriyet olma yarışında ben de varım" demiş: "Katil Sizsiniz"

DİŞİ ÇÖLAŞAN TEHLİKESİ

Yeni Şafak’ın nefret dili ne çok yeni, ne de çok şaşırtıcı... Bir de kendi meslektaşlarını hedef gösteren, “ex barış melek”leri var.

Malumunuz, Hilal Kaplan’la Nagehan Alçı tarafından “terör örgütü sempatizanı” ilan edilen Ece Temelkuran, her gün ölüm tehdidi aldığını açıkladı. Aynı ikili, gazetemiz yazarı Nuray Mert’e de benzer suçlamalarda bulunmuştu.

Bu çarpışmayı uzaktan seyretmeyi tercih ettim, çünkü adı geçenler sadece hemcinslerim ve meslektaşlarım değil, arkadaşlarım da. Ancak medya, keyifle bu “kadınlar kavgasını” izlerken susmayı kabullenemem.

Bilmem farkında mısınız hanımlar? Kullandığınız nefret dili, hep çok eleştirdiğiniz gazetecilerin ve gazeteciliğin ta kendisine tekabül ediyor.

Ertuğrul Özkök’ün geçenlerde isabetle ve isim vermeden yazdığı gibi, Emin Çölaşan’laşıyorsunuz. İçerik farklı olabilir, ama üslup ve sonuç aynı!

Lütfen bir özür

Nagehan ve Hilal... Lütfen hedef göstermeye son verin. Hem kendinizle çelişiyorsunuz, hem  meslektaşlarınıza zarar veriyorsunuz.

Sahi, bunu vicdanınız kaldırıyor mu? Bu kadar düşüncesizce saldırmanın, sadece şahıslara değil, kendinize ne büyük zarar verdiğini hiç düşündünüz mü? Bu ülkenin yakın tarihini hiç mi okumadınız? Kimlerin, nasıl hedef tahtası haline geliverdiğini hiç mi hatırlamıyorsunuz?

Sizden tek bir ricam var: Ya Ece’den özür dileyin ve konuyu kapatın... Ya da medyanın dişi Çölaşanları olarak anılacağınızı bilin.

Unutmayın; özür dilemek bir erdemdir.