Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz, NTV canlı yayınında rehin kaldığı 101 günde yaşadıklarını anlattı.

Musul'un bir anda düştüğünü söyleyen Başkonsolos Öztürk, "Başkonsolosluğumuz bir anda çevrildi. Musul ‘u ayakta tutan yerel polisti. Vali de kimseye haber vermeden gidince haber duyulur duyulmaz kent birden düştü" dedi.

Başkonsolos Öztürk yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Normal bir gün gibi giderken o gün profesyonelce bir baskın yedik. Sayılarını tam bilemiyoruz. Kameraları patlattılar, etrafı tekmeleye başladılar. Baskından bir buçuk saat sonra da o alanı terk etmek zorunda kaldık.

O anda öldürmeyi göze almadılar veya alamadılar. Kadınlara çocuklara ve bayrağımıza en ufak bir şey olursa öldürün dedik. Bizim bildiğimiz gibi bir güvenlik uygulamıyorlar. Nerede olacağınızı bilemediğiniz bir güvenlik uygulaması yapıyorlar.

Otobüslerin camlarını kapatıp, gözlerimizi kapatıp yer değişimi yapıyorlardı. Tercümanımız vardı. O gelip bize yer değiştireceğimizi söylüyorlardı. Başımızda bekleyenlerin de haberi olmazdı. Haber başka yerden gelirdi.

Onlar şunu istiyordu; dışarıyı görmememizi... Telafer'de olmamıza rağmen orada olduğumuzu söylemişlerdi bir kez. Onların merhametine bakıp hareket edemezdim. Bana yardımcı olan bir arkadaşım oldu Türkiye ile haberleşmem konusunda. Telefonu saklayıp bölüp parçalayıp tekrar birleştirip kullanıyordum.

Yemek konusunda bize gına gelmişti. Sürekli aynı şeyler geliyordu. İnsanlar kilo verdi. Ben de 14 kilo verdim. Onlar moral bozmak için video izletmeyi seviyorlardı. Rehineyi demoralize edip psikolojisini bozmaktan keyif alıyorlardı.

Bir sabah kalktığımda baktım ve bana yalnzıca kalan terliklerimdi. O da onların verdiği... Zor bir süreçti. Bedeniniz dışında size ait hiç birşey kalmıyor. Bazen onu da kontrol altında tutamıyorsunuz.

Onların bize tehditleri her zaman vardı ama fiziki darbeleri yoktu. Çünkü bunlar, fiziki muamaleyi tercih etmiyorlar, kesiyorlar, biçiyorlar. Bunların kültürü farklı. Hemen tanımak zor IŞİD'i. Uzun bir süre rehin olunca tanıdım. Bunlar yüz defa Kuran'a el basar yüz defa yalan söyler. Sınıra gidene kadar serbest kaldığımız bilemedik. Ben 'Alo' demeden Başbakanımız 'Hoşgeldiniz' dedi. O an anladım."