Modernite öncesi toplumlarda, kahinler ve astrologlar, yıldızlardan ya da doğaya ait başka parametrelerden hareketle geleceğe yönelik bir takım varsayımlarda bulunuyorlardı. Bu insanlar çoğunlukla dini ya da siyasi otoritenin kontrolü altındaydılar. Bu durumdan dolayı yaptıkları varsayımlar, tahminler ve kehanetler bu kurumların çıkarları doğrultusunda belirleniyor, gelecek vizyonu siyasi ve dini otoritenin isteğine göre şekilleniyordu.

Bilimsel ilerleme ve sekülerleşme ile beraber kahinlerin ve astrologların yerini bilim adamları ve yazarlar aldı. Şaşırtıcı bir biçimde eskiden kahinlerin oynadığı rolü modern çağda bilim adamları oynuyor. Modern kahinler de tıpkı eski çağlarda olduğu gibi sıradan insanların bilemediklerini biliyor ve geleceği onlardan daha sağlıklı bir şekilde algılıyorlar. Modern kahinler, bilgi üzerinde oluşturdukları tekel sayesinde ayrıcalıklı bir sınıf oluşturuyorlar ve büyük kitleleri kurguladıkları gelecek tasarımına inandırmayı başarıyorlar. Eski zamanlarda astrologlar gezegenlerin hareketlerini belirleyip buna göre hazırladıkları takvimlerle sosyal ve ekonomik hayatın yönünü belirleyebiliyorlardı. Bilim insanı da benzer bir şekilde bilimsel bilgi üzerinde oluşturdukları tekel sayesinde toplumsal ve ekonomik hayatı belirleyecek kuramlar üretme, bilimsel veriler temelinde rasyonel gelecek kurguları yaratma ayrıcalığını kendilerinde buluyorlar.

Özellikle son iki yüzyıldır, tanımlanmış bir tarih ve belirli bir gelecek fikri çok güçlü bir kültürel ve siyasi silah haline geldi. Bu periyod içinde gelecek fikri Anglosakson ve Kıta Avrupa’sı sosyal hayatında üç şekilde işlevselleştirildi:

Gelecek, insanları iyimser düşünmeye teşvik etmenin, topluma ‘inanç’ duygusu aşılamanın, sürekli bir gelişim duygusu uyandırmanın ve ulusal ya da uluslararası başarıları yüceltmenin bir aracı olarak kullanıldı.

Gelecek, özellikle siyasi literatürde, belirli ideolojilerin ve ideallerin hayat bulacağı yer olarak kurgulandı. Bir gün, teknolojiler ve akılcı politikalar vasıtası ile varolan çelişkilerin ve olumsuzlukların üstesinden gelineceği, büyük değişimlerin gerçekleşeceği ve barışın, demokrasinin ve ekolojik uyumun hüküm süreceği iddiaları, geçmişin ve geleceğin yeniden yazılmasıyla desteklendi.

Gelecek, bilgisayarlar ve sibernetik araçlar yoluyla enformasyonun ve karar-verme sürecinin yeni yapılanmalara gideceği, yeni ifade biçimlerinin ortaya çıkacağı bir zaman dilimi olarak düşünüldü. Bu noktada gelecek, teknolojinin sağladığı olanaklar çerçevesinde, dataların kolaylıkla toplanabileceği, sınırsız enformasyona ulaşılarak rasyonel kararlar verilerek katılımın artacağı bir yerdir.

ABD’de iki yüzyıl önce buhar teknolojisi üzerinden kurgulanan gelecek ile bugün bilgisayar teknolojisi, internet, yapay zeka ve robotlar üzerinden kurgulanan gelecek arasında önemli bir fark yoktur. Gelecek retoriği değişmemiştir ve bu retoriği geliştirenler gerek sosyal sınıfları gerekse toplumsal rolleri açısından aynı kişilerdir. Bilim insanları ve yazarlar yukarıdaki savlar çerçevesinde geleceği bugün için bir siyasi silah olarak işlevselleştirmişler, toplumda statükodan faydalanan grupların hizmetine sunmuşlardır. Gelecek (ve elbette geçmiş) bugünün siyasal, sosyal ve ekonomik yapılarını meşrulaştırmak için bir araç olarak kullanılagelmiştir.

Batının son iki yüz yıllık tarihine bakarak bugünden kurgulanan ütopik geleceğin aslında nereye varacağını kestirmek zor değil. Gelecek, tıpkı geçmiş gibi mükemmel bir hayat kurgusu üzerine konumlandırılan ve bizim de bir takım nedenlerden dolayı bozulmuş, tahrip olmuş, dejenere bir dönemden geçtiğimiz varsayımından hareketle oluşturuluyor. Geleceği oluşturan geçmişin nostaljisidir, ancak bu geçmiş en az gelecek kadar hayali bir geçmiştir. Bu geçmiş ve gelecek kurgusu, tek bir ideolojiye ya da düşünüşe mal edilemez.

Toplumdaki tüm ideolojiler ve siyaset tarzları kendi konumlarını meşrulaştırmak ve inanılır olmak için bu tip bir kurgulamaya ihtiyaç duyar. Nostalji ve gelecek kurgusu toplumda var olan değerleri ve idealleri güçlendirmenin en ustaca kullanılan yoludur. Bugün bu değerler ve idealler teknoloji üzerinden vurgulanmaktadır. Bu anlamda günümüz teknolojileri bizi geçmişte var olan ideal topluma kavuşturacak yegâne araçlar olarak meşrulaştırılırlar.