Nusaybin'de konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Ülkenin zorbalıktan, zulümden, soygundan kurtulması için en geniş Demokrasi İttifakı'nı kurmaya çalışıyoruz. Gelin birlikte yürüyelim ve bu zalim rejimi değiştirelim" dedi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) "Özgürlük Zamanı" şiarıyla Nusaybin İlçe Örgütü, 4’üncü Olağan Kongresi’ni gerçekleştirdi. Bir düğün salonunda gerçekleştirilen kongrede, salona birçok dilde "Özgürlük Zamanı" pankartları asıldı. Salonun dolması nedeniyle çok sayıda kişi dışarıda kaldı. HDP şarkılarının çalındığı kongre salonunda yurttaşlar halaylar çekerken, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Genel Başkanı Berdan Öztürk ve Eş Genel Başkan Mithat Sancar'ın parti milletvekilleriyle salona girmesiyle coşkulu anlar yaşandı. Kitle sık sık, "Biji Serok Apo", "AKP istifa", "Şehîd namirin", "Bijî Berxwedana Zindanan", "Bijî Berxwedana HDP'ê" sloganları attı.  

Sancar'ın konuşması şöyle: 

DÜZENLERİNİ AYRIŞTIRMA ÜZERİNE KURMUŞLAR

Biz istiyoruz ki bu ülkeyi Mardin gibi yapalım, Nusaybin gibi yapalım. Bu ülkeyi kültürlerin, inançların, dillerin bir arada özgür ve eşitçe yaşayacağı bir düzene kavuşturalım. Bundan korkuyorlar. Çünkü bütün düzenlerini ayrıştırma üzerine kurmuşlar, asimilasyon ve tekleştirme üzerine kurmuşlar. Eğer HDP bu yolda başarılı olursa bu düzen değişir, bunu biliyorlar. Bütün menfaatleri ve imtiyazları hepsi sona erer, bunu biliyorlar. İşte bunun için saldırıyorlar HDP’ye, işte bunun için bizi yok etmeye çalışıyorlar. İşte bunun için Gülser Yıldırım kardeşimi cezaevinde rehin tutuyorlar. Selam olsun Gülser’e. Onun için Sara Kaya yoldaşımı cezaevinde rehin tutuyorlar. Sara’ya buradan hep birlikte binlerce selam gönderelim. Onun için Ayşe Gökkan kardeşimizi zindanda tutuyorlar, onlarca yıl hapis veriyorlar. Onun için Kobani Kumpas Davasını kuruyorlar. Onun için arkadaşlarımızı siyasi rehin olarak tutuyorlar, eş genel başkanlarımızı ve milletvekillerimizi rehin tutmalarının sebebi bu yolu tıkamaktır. Ama işte görüyorsunuz, HDP’nin mecali kalmadı diyenlere Nusaybin en güzel cevabı veriyor. Hun her hebin, Nuseybina rengin her hebi.

KAPATMA DAVALARI BİZİ YOLUMUZDAN ÇEVİREMEZ

Bu coşkuyu görün. Zulüm zorbalık engellemez bizi, kapatma davaları da yolumuzdan çeviremez bizi. Bütün bunlara rağmen yürüyoruz başımız dik, hedeflerimiz net. Bu yoldan sapmayacağız, ayrılmayacağız. Yürümekle kalmıyoruz büyüyoruz sürekli, daha çok büyüyoruz. Kürt halkının güçlü direniş geleneğini, büyük bağlılığını arkamızda hissediyoruz. İçimizde yaşıyoruz. İşte o güçlü direniş ruhu ile Türkiye’nin bütün halklarının iradesini buluşturmayı hedef olarak koyduk önümüze. Gerimizde direniş, önümüzde aydınlık var; burada mücadelede yolumuzda da demokrasi, barış ve adalet var. Buna mutlaka ulaşacağız. Sizlerin bu inancı ve coşkusuyla ulaşacağız.

BİZ BU ÜLKEYE BÜYÜK BARIŞI GETİRMEYE YEMİN ETTİK

Biz bu ülkeye büyük barışı getirmeye yemin ettik, bu bölgeye büyük barışı getirmeye yemin ettik. Büyük barışın anahtarı Kürt sorununda demokratik çözümdür, bunu da biliyoruz. Bu iktidarın ve altındaki zihniyetin, ona yakın düşünenlerin yaymaya çalıştığı düşmanlaştırma, ayrıştırma, kutuplaştırma politikalarını boşa çıkararak kuracağız büyük barışı. Yani inançlar arasına nefreti, halklar arasına kini ve toplum kesimler arasına düşmanlığı yerleştirmeye çalışan bu rejimi, bu rejimin altındaki zihniyeti ve bu rejimi taşıyan güçleri alt edeceğiz. Bu alt etme ancak kararlı bir mücadele, güçlü bir örgütlenme ve sağlam bir birliktelikle yapabilir. Nusaybin bugün bunu gösteriyor. Türkiye’nin dört bir köşesinde, Kürdistan'da bütün kongrelerde ortaya çıkan hava budur. HDP yürüyor, büyüyor, hedefe doğru gidiyor. Önümüz barış, önümüz demokrasi, önümüz adalet.

İŞTE BİZİM MÜCADELEMİZ BU KANLI GİRDABI BİTİRECEK BİR GELECEĞİ KURMAK İÇİNDİR

Biz büyük barışı sadece bu ülke için değil bu bölge için de istiyoruz. Şurada yanı başımızda yapay sınırlarla ayrıldığımız halklarla bir arada yaşamak istiyoruz. Bizim için serxet binxet yoktur. Hepsi birdir. Hepimiz biriz, hepimiz aynı kaderi paylaşıyoruz, aynı kültürlerden geldik. Hepimizin isteği eşit ve ortak yaşamdır. Şurada Rojava’da IŞİD’in barbar saldırıları, sınır tanımaz zulmü ve zorbalığı halkların direnişiyle ve başta Kürt halkının fedakarca mücadelesiyle püskürtüldü. IŞİD yenildi ama bitmedi. Görüyorsunuz daha geçen gün Heseke’de büyük bir saldırı gerçekleştirdi. IŞİD nereden alıyor bu cesareti? Bu barbar, bu kan emici yapı hala bu büyük saldırıları yapıyorsa nereden alıyor cesareti? İşaretleri, delilleri, bilgileri ortada. IŞİD’in iki tane lideri öldürüldü. Bağdadi Türkiye sınırından 4 km içeride öldürüldü. Sonra gelen IŞİD lideri de sınırın 1,5 km ötesinde öldürüldü. Neyi gösteriyor tüm bunlar? Bu zihniyeti kollayan kim, bu barbarlara yolu açan koruma sağlayan kim? İşte bizim mücadelemiz bütün bu kirli ilişkileri, kanlı girdabı bitirecek ve yok edecek bir aydınlık gelecek kurmaktır. IŞİD zihniyeti orada yenildi, burada canlanmasına asla izin vermeyeceğiz.

KADER ORTALIĞINI BİRLİKTE SAHİPLENMEK İSTİYORUZ

Büyük barış, işte burada halkların buluşmasını engelleyen fiziksel, zihinsel ve siyasal sınırları anlamsızlaştırmakla kurulabilir. Şimdi duvarlar örüyorlar ama biz sevgi bağları, gönül bağları kurmak istiyoruz. Kader ortalığını birlikte sahiplenmek istiyoruz. O nedenle HDP’nin barışı, bu ülke ve bölge içindir. HDP’nin hedeflediği demokratik yaşam bütün halkların ortak geleceği içindir. Bunu da başaracak gücümüz vardır. Yeter ki örgütlülüğümüzü güçlendirelim, birliğimizi her daim sağlam tutalım. Başarının yolu buradan geçer. HDP bunu başaracak güçtedir. Ama karşımızda her türlü zulüm yöntemini, hileyi, dalavereyi kullanmak zihniyetinde olan bir iktidar bloku var. HDP’ye kapatma davası açtırıyorlar. Bizi korkutacaklarını, çaresiz bırakacaklarını zannediyorlar. HDP çaresiz olmaz, çaresiz kalmaz. HDP halkın gücüyle çareler de yollar da üretir. Halkın inancı yeni yollar da inşa eder. Biz bu yolları birlikte inşa edeceğiz. Bu ülkenin tüm halklarına, bu ülkenin tüm insanlarına demokratik, özgürlükçü ve eşitlikçi bir geleceği mutlaka getireceğiz.

GELİN BİRLİKTE YÜRÜYELİM, ÇÜNKÜ BİRLİKTE YÜRÜDÜKÇE BÜYÜR VE GÜÇLENİRİZ

Mutlaka böyle bir geleceği inşa edeceğiz. Bunu elbette sonuna kadar yapma mücadele gücümüz vardır. Ancak bunca zorbalık, soygun, talan, inkarcılık ve tekçilikle mücadele yükü sadece HDP’nin omuzlarına bırakılarak alt edilemez. HDP mücadele eder, halklarla birlikte yolunda yürür ama eğer gerçekten geleceği birlikte inşa edeceksek, büyük barışı ve demokrasiyi getireceksek en geniş demokrasi ittifakını da kurmak zorundayız. İşte onun için uğraşıyoruz. Bu ülkenin bu zorbalıktan, zulümden, soygundan, talandan kurtulması için en geniş demokrasi ittifakını kurmaya çalışıyoruz. Bu ittifak sadece belli gruplar ve çevrelerle sınırlı değildir. Türkiye’nin bütün mazlumlarını, dışlananlarını, sömürülenlerini kapsayacak geniş bir özgürlük, kurtuluş, barış ve demokrasi ittifakı olacaktır. Bugün Türkiye’ye dayatılan iki yolun dışında başka yollar olduğunu da gösterecektir. Çağrımız bütün demokrasi güçlerinedir, bütün mazlumlara mağdurlaradır: Gelin birlikte yürüyelim, birlikte yürüdükçe güçleniriz ve güçlendikçe bu zalim rejimi, bu zorba iktidarı mutlaka değiştiririz.

MÜZAKERE EDERLERSE ORTAK ADAY FİKRİNE DE AÇIĞIZ

Sevgili kardeşlerim bugün yine ittifaklar meselesi gündemde. Biz politikamızı aylardır anlatıyoruz. Diyoruz ki parlamento seçimlerine kendi ittifakımızla gireceğiz, en geniş demokrasi ittifakıyla gireceğiz. Ama cumhurbaşkanlığı seçimi için de bütün muhalefet partileriyle diyalog ve müzakere istiyoruz diyoruz. Eğer muhalefet partileri bizlerle geçiş sürecini, önümüzdeki dönemin temel ilkelerini, seçime kadar olan dönemdeki haksızlıkların ve tahribatların tamiri konusunu müzakere ederlerse ortak aday fikrine de açığız. Bugün 6 muhalefet partisinin başkanları bir araya geliyorlar, gelsinler çok iyi yapıyorlar. Diyalog, görüşme, tartışma iyidir. Ama HDP’yi yok sayan, bu diyalogda HDP'yle ilişki kurmayı HDP'yle müzakere yürütmeyi planına koymayan bir anlayışın Türkiye’ye nasıl bir gelecek vaat ettiğini de açılması gerekiyor. Bu masada oturanların önce mutabakata varması gereken şey güçlü parlamenter sisteme dönüş anlaşması olabilir, evet olabilir. 

HDP’YE DÜŞMANCA YAKLAŞAN HERHANGİ BİR PARTİNİN KENDİNİ MUHALEFET SAYMAYA HAKKI YOKTUR

Biz de bu konuda görüşümüzü açıkladık zaten. Ama asıl tartışılması gereken şey bu ülkeye güçlü demokrasiyi ve kalıcı barışı nasıl getireceğimizdir. Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken güçlü demokrasi, kalıcı barış ve gerçek adalet için HDP'yle müzakere etmek şarttır. HDP'yle diyalog içinde olmak, mutabakat aramak şarttır. Çünkü bu halkın demokrasi inancı, bu halkın barış talebi, bu halkın adalet hasreti bu ülkeyi dönüştürebilecek ve onu aydınlığa taşıyabilecek en temel güçtür. Bu gücü yok sayarak Türkiye’yi bu bataklıktan, bu kısır döngüden, bu soygun düzeninden çıkarmak mümkün değildir. Bunu görelim ve yolumuzu serinkanlılıkla ve kararlılıkla belirleyelim. Kim ki HDP'yi düşmanlaştırır onun AKP ve MHP’den farkı yoktur. HDP’ye düşmanca yaklaşan herhangi bir partinin Türkiye’de kendini muhalefet gücü saymaya da hakkı yoktur. HDP’ye bu iktidarın özellikle de MHP'nin anlayışıyla yaklaşan herhangi bir oluşum, yapı ve partinin ülkeye barış vaat edecek herhangi bir hakkı, herhangi bir programı yoktur. O nedenle iktidarın dilinden uzaklaşın, zihniyetinden uzaklaşın diyoruz.

Aynı şekilde HDP’yi yok sayan, bu güçlü demokrasi dinamizmini, bu kararlığı yok sayan herhangi bir girişimin bu ülkenin halklarına inandırıcı bir aydınlık gelecek vadetmesi de mümkün olmaz. Biz mücadelemizde kararlıyız, yolumuza devam edeceğiz. Bütün toplum kesimleriyle diyalog ve müzakere yollarını kurmak için elimizden gelen her çabayı harcayacağız. Demokrasiye geçiş sürecini, barışın kurulması yolunu açmak için üzerimize düşen bütün sorumlulukları yerine getireceğiz. Görevlerimizin ve sorumluluğumuzun bilincindeyiz.

ASIL ANAHTAR BURADADIR, SİZİN ELİNİZDEDİR

Türkiye halklarına bir kez daha seslenmek istiyorum. Kim ki bu zorba, soygun, çete ve mafya rejiminin bir makyajla, süslemelerle, küçük düzenlemelerle devamına yönelmişse şimdiden dur demek gerekiyor. Şimdiden o anlayışlarını uyarmak ve bu yoldan vazgeçirmek için bütün demokrasi güçlerinin ağırlık koyması ve irade göstermesi gerekiyor. Bizler bu ülkeye ve bölgeye barışı, eşit ortak yaşam temelinde getirmeye kararlıyız. Bunun için üzerimize düşeni yapacağız, yapmaya devam edeceğiz. Yeni bir başlangıç için, bu soygun ve zindan düzenini değiştirmek için asıl kilit anahtar buradadır. Sizin elinizdedir. Bu anahtar ile bütün paslı kapıları açmak da bizim görevimizdir. Bütün Türkiye ve bölge halklarına sözümüzdür; mutlaka yapacağız, mutlaka başaracağız.

NE ZAMAN BİR ZULÜM POLİTİKASI DEVREYE SOKULACAK OLSA ÖNCE BU TOPRAKLARDA DENEMESİ YAPILIYOR

Bugün bir elektrik zulmü yaşanıyor değil mi bütün Türkiye’de, elektriğe %100’den fazla zam geldi. İnsanlar faturalarını ödeyemiyor, esnaf dükkanını kapatıyor. Burada Nusaybin’de kaç esnaf kepenk kapatmak zorunda kaldı, kaç küçük atölye çalışmalarını durdurmak zorunda kaldı biliyoruz. Biz kaç yıldır bağırıyoruz DEDAŞ zulmü bu toprakları kurutuyor diye. Hep söylüyoruz; ne zaman bir zulüm politikası devreye sokulacak olsa önce bu topraklarda denemesi yapılıyor, önce burada hazırlanıyor. Yıllardır Mardin’in, bölgedeki pek çok şehrin çiftçileri DEDAŞ zulmüne karşı durmadan bağırıyorlar, ses çıkarmaya çalışıyorlar. Ama bu sesler ülkenin başka yerlerinde yeterince duyulmadığı için şimdi elektrik zulmü ülkenin tamamına yayıldı. Aynı şey savaş politikaları için de geçerli. Burada pişirilen bütün politikalar gün geliyor ülkenin tamamına yayılıyor. İşte bunları kökünden durdurmak için buradaki büyük mücadeleyi, büyük inancı ve kararlılığı görmek lazım. Türkiye’yi ve bu bölgeyi barış, demokrasi, adalet ve eşitlik yolunda değiştirecek güç buradadır. Bizleriz, sizlersiniz. Bu ülkede bu iradeyi, bütün halkları buluşturacak inanç da kararlılık da bizdedir. Büyük barışı da kuracak asıl program işte buradadır.