Erdoğan’ın beklenmedik bir şekilde HDP’li belediyeler hariç, bütün belediyelere teşekkür etmesi ve Meral Akşener’in Memleket Masası hamlesi tartışmaları alevlendirdi.

Cumhur İttifakı ve sonrasında güçlendirilen otoriter baskıcı rejim, demokratik siyaseti zayıflattı, siyasi partileri etkisizleştirdi. Bunun karşısında kurulan Millet İttifakı varlığını devam ettiriyor mu, tam bilinmiyor. Muğlak bir durum var. Çok sayıda parti, yeni kurulan partiler dahil Cumhur İttifakı’na şimdilik karşı duruyor.

Peki, Halkların Demokratik Partisi (HDP)bu denklemin neresinde?

HDP’nin ittifaklara ilişkin sürdürdüğü politik tutum oldukça basit ve açıktır. İktidarını otoritesi ile ayakta tutmaya çalışan, barıştan uzaklaşan, savaş politikaları ve gerginlik üzerine siyaset kuran, Cumhur İttifakının kaybetmesini istiyor. Bu son derece anlaşılabilir siyasi çizgidir.

Ana muhalefet partisi CHP ise Millet ittifakı’nı HDP olmadan büyütmek istiyor. Bunu yaparken de HDP’nin anlayışlı olması gerektiğini düşünüyor. Millet ittifakını HDP nedeni ile ‘dağıtamam’ demek istiyor.

Durum böyle olunca, AKP Millet ittifakını HDP üzerinden sıkıştırma siyasetini, politikasının ana ekseni yapmış durumda.

İYİ PARTİ ve MHP arasında en çok söz dalaşı HDP üzerinden olmakta. Bu partilerin siyasi raconu kim daha çok HDP’ye saldırırsa milliyetçi kitlelerin kendilerinden yana olacağına inanmak. Bu nedenle İYİ PARTİ Memleket Masasını HDP’siz kurma çağrısı yapıyor. MHP ise İYİ PARTİ’yi HDP ile işbirliği yapmakla suçluyor.

MHP’den türemiş İYİ PARTİ şu anda en çok MHP’nin düşmanı durumunda. Aynı fikirlere çok yakın olanlar, aynı siyasi gelenekten gelenler, bir ayrılma durumunda en çok birbirlerine saldırıyorlar. Bu durumun ideolojik gerekçelerden çok, sosyolojik nedenleri var, demek bile konuyu açıklamaya yetmiyor. Mevzu tam anlamıyla Boy Bilimin konusudur. Otoritesi sarsılan lider itibar ve varlığını sürdürebilmek için, karşısına çıkanları düşman ilan ederek varlığını sürdürmek ister. Egemenlik kurduğu topluluğun dağılmasını engellemek için bilinen klasik yöntemdir.

Yukardaki somut durum bize anlatıyor ki mevcut siyasi organizasyonların tamamı HDP’den uzak duruyor, ya da ona saldırarak siyasi bekasını güçlendirmeye çalışıyor. Egemen siyasetin bu durumu aynı zamanda devlet politikasına dönüşmüş durumda.

Erdoğan iktidarı kendi geleceğini güvencede görebilmesi için öncelikle dersine iyi çalışmak zorunda. Geleceğini şansa ya da Devlet Bahçeli’nin iki dudağı arasına bırakmaz. Bu nedenle siyasi gündemi sürekli kendi belirlemeye çalışıyor. Gündem belirleme alanını boş bırakmak istemiyor. Troller ve havuz medyasındaki kalemşorların bu konuda ‘başarılı’ olduklarını kabul etmek gerekiyor.

Erken seçim tartışması, darbe tartışması önceden tasarlanmış, gündem belirleme hamleleri olarak değerlendirilmeli.

İYİ PARTİ’nin Memleket Masası önerisi MHP’yi tedirgin ediyor. Bu tedirginlik Bahçeli’nin açıklamalarından anlaşılıyor. Erdoğan’ın işine gelen uygun durum İYİ PARTİ’yi de Cumhur İttifakına dahil etmektir. Şimdilik mümkün değil gibi gözükse de, bir erken seçim durumunda siyasetin alt üst olmayacağını kimse garanti edemez.

Bütün bu hesaplar içerisinde muhalefet adına, oyun kurucu durumda olan CHP, İYİ PARTİ ile HDP arasındaki gerginlikten tedirgin.

Pandemili günlerin milliyetçi oyları ne kadar etkilediğini tam bilemeyebiliriz. Ancak Milyonlarca insanın işten çıkarıldığını biliyoruz. Yerli ve Milli kavramlarını slogan haline getirenler emekçileri işten çıkarırken ’asil’ kan hangi işçinin damarlarında dolaşıyor diye ‘tahlil’ etme ihtiyacı duymuyor. Yaldızlanmış vatan millet edebiyatının tükenmeye başladığı anları yaşıyoruz. Siyasi iktidarların yok saydığı, görünmez kıldığı her şey ortalığa dökülmeye başladı. Burjuvazi kapitalizmi savunamaz durumda.

Ekonomik krizin derinleşmesi, siyasi krizi hangi noktalara taşıyacak? Bu sorunun cevabı başka bir dünya, başka bir ülke, başka bir yaşam isteyenlerin göstereceği tutuma bağlı.

Sosyalist hareketlerin enternasyonal düzeyde örgütlenme gayretlerini, İlerici Enternasyonalin toplanması için başlatılan girişimi önemsemek gerekiyor. Antikapitalist hareketlerin toparlanma çabaları bütün ülkelerde güçlenmesi uzak gözükmüyor.

Pandemi sürecini göğüslemekte zor anlar yaşayan Neo liberal iktidarların sarsıntılı anları derinleşiyor. Bu siyasi atmosferin varlığını bilerek dayanışma ağlarını güçlendirmenin önemi bir kez daha ortaya çıkmış durumda. Örgütlenme, sendikal mücadele, ekolojik mücadele, toplamında siyaset, hayatın içinde ortaya çıkan öznelerle zorunlu olarak buluşma yolundadır pandeminin boğucu atmosferinde,

Bu bütünlük içerisinde, AKP-MHP bloğuna karşı muhalefeti güçlendirmek şimdilik asli görevdir. Gündemi İYİ PARTİ’nin belirlediği muhalefetten demokrasi adına bir şey çıkmaz. Demokratik muhalefetin gündemi belirleyeceği o kadar çok konu var ki; Bunları açığa çıkarmak ve gündem yapmak gerekir.