Adalet Kürsüsü’nde konuşan Nor Zartonk İnisiyatifi üyesi Murad Mıhçı, soykırımla yüzleşilmediği takdirde coğrafya üzerinden kara bulutların dağılmayacağını söyledi.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Adalet Komisyonu,  sosyal medya üzerinden gerçekleştirdiği Adalet Kürsüsü programının bu haftaki konusu Ermeni Soykırımı yıl dönümü nedeniyle “24 Nisan 1915’ten Günümüze Katliam Siyaseti” oldu.

HDK üyesi Mesut Çeki’nin sunduğu programın konuğu ise Nor Zartonk (Yeni Uyanış) İnisiyatifi üyesi yazar Murad Mıhçı oldu.

Mıhçı, dünden bugüne değişmeyen bir çok şey olduğunu söyleyerek, imha, inkar ve asimilasyon politikalarının sürdüğünü ifade etti.  Mıhçı, Türkiye’nin Ermeni halkından özür dilemesi ve el konulan varlıklarının geri verilmesi gerektiğini dile getirerek, “Biz milattan beri bu topraklarda yaşıyorduk. Senden çok daha eski zamanlardan beri buradaydık. Soykırım ile yüzleşilmediği takdirde, bu coğrafyanın üzerinden kara bulutlar dağılmayacak” dedi.

‘AYNI POLİTİKALAR DEVAM EDİYOR’

Soykırım ile Ermeni halkının değerleri olan mezarlarının, ibadethane merkezlerinin ile tarihi ve kültürünü yansıtan tüm zenginliklerin tahrip edildiğini ifade eden Mıhçı, “Ermeni halkının isimlerini değiştirmek, eski isimleri kullananları cezalandırmak, ama esasen yüzleşmekten uzaklaşarak savaşçı politikalarla kendisine hep bir rakip yaratarak, toplumu ve hakları sömürmek üzerine kurudu bu cumhuriyet. 105 yıl önce bugün düşman olarak gördüğü kimdi? Hristiyanlardı, Ermenilerdi ya da Süryanilerdi. Bu gün baktığınızda ise kendisine olmayan bir düşmanı yaratarak, sömürücü politikaları, faşizan politikaları devam ettiriyor” diye konuştu.

‘TBMM’DE TARTIŞILSIN’

Toplumda yüzleşme bilincinin olmadığını ve soykırımı inkarından çok bunun kendilerini üzdüğünü dile getiren Mıhçı devamla, “Her şeyi inkar ederek bu katliamı örtebileceklerini düşünüyorlar ama yalnız hesap etmedikleri bir şey var. Bu coğrafyadan kendini kurtaran insanlar nar taneleri gibi dünyanın her tarafına dağıldı. Arjantin’e, oradan ABD’ye ve Avrupa’nın birçok kentine göç eden Ermeniler, bu topraklarla olan ilişkilerini de kendileri ile oraya taşıdılar. Kültürü ve yaşam biçimlerini orada da yaşatıyorlar. Ama ne yazık ki buna rağmen bir eksiklik oluyor. Mesele, esasen bu coğrafyadaki halkların kendileri ile birlikte var olduklarını ve TBMM’de bu soykırımı bunu tartışmak. Zamanında bu Ermeni vekillerine ne olduğunu, neler yaşadıklarını araştırarak başlamak gerekiyor” ifadelerini kullandı.

‘HALK DEĞİL YÖNETİCİLER SUÇLU’

Ülkede katliama uğrayan Ermenilerin, Asurilerin, bir halkı suçlamadığını vurgulayan Mıhçı, esasen suçlu olanın dönemin sistemi ve yürütücüleri olduğunun altını çizdi. Soykırımın kabul edilmesinin Türkiye halklarının suçlanacağı anlamına gelmediğini söyleyen Mıhçı, “Ama eğer ki o birey hangi halktan olursa olsun Topal Osman’ı, Talat Paşa’yı, isimlerini sokak adlarına veriyorsa ve onu övüyor ise oradaki suçlama esasen ona karşı olur. Evet, soykırım esnasında birçok halkın bu işe katıldığını biliyoruz. Ama bu gün neredeler? Hrank Dink katledildiği dönemde bir iki sene sonra Amed’te (Diyarbakır) bir panel yapıldı. O dönem Osman Baydemir’in belediye başkanıydı. Orada bir konuşma yapmıştı. Benim için çok değerli bir konuşmaydı. O dönem kendi halkı olan Kürt halkından da kişilerin soykırıma katıldığını söyleyerek, eleştirmiş ve kabul edilemez bulmuştu” şeklinde konuştu.

‘YÜZLEŞİLMELİ’

Soykırımla yüzleşilmesi gerektiğini yineleyen Mıhçı, “Bu yüzleşme ile birlikte kapıların açılması lazım. Varlıkların geri verilmesi, özür dilenmesi gerekiyor. Her iki taraftan da akademik çalışmalarının sürdürülmesini istiyoruz. Elimizden alınan mezarlık, ibadethane ve benzer mülklerin geri verilmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde bu soykırım ile yüzleşilebilir” dedi. 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı