Mehtap Ceyran Batmanlı genç bir kadın. Siyasi nedenler yüzünden on sene mahkum olmuş. Bir kitap yazmış. Adı Mevsim Yas.

Romanı arkadaşımın elinde gördüm. Bana yazar hakkında bilgi verince merak ettim. İlk romanı dedi. Neler düşündüğünü merak ettim. İki günde bitirdim kitabı. Hala etkisindeyim. Kahramanlarına tutuldum. Yanımda gezdiriyorum onları. Zihnimdeler.

İnternetin başına oturuyorum. Oğlunun kemikleri almak için açlık grevinde olan Sayın Kemal Gün’ün haberlerini okuyorum, aklıma romanın kahramanlarından Sait geliyor.

O da oğlunun kemiklerini bulmak, onları defnetmek için nerede toplu mezar varsa koşarak bir umut gidiyor.

Romanda varlığından haberdar olduğu toplu mezarın açılması için devlete başvurduğunda olumsuz haber alınca artık tükeniyor ve kendini emniyet binasının önünde yakmak istiyor. Karısı yetişiyor, yeter diyor, ben de dayanamıyorum. Ben de yakacağım kendimi.

Arkadaşlarından biri diyor ki yapma Sait Abi, ya oğlunun kemikleri sen öldükten sonra toplu bir mezardan çıkarsa, onlara kim sahip çıkacak. Yanına yaklaşmalarına izin vermeyen adamın eli kolu düşüyor. Onun çaresizliğinden yararlanan polisler, karısını ve onu yakalayıp götürüyorlar.

Roman Batman’da geçiyor. Sanki zombi şehri. Çocuklar, gençler, yaşlılar mutsuz. Ayaklarını sürüyerek her şeyin bitmesini bekliyorlar sanki.

Hizbullah onların Azraili olmuş sokaklarda kol geziyor.

Toplu mezarların çıkarıldığı evler buluyorlar. Üzerine beton dökülmüş.

İnsanlar maille ölüm tehditleri alıyor. Sokak kapılarını açtıklarında karşı duvarlarında tehdit yazılı duvar yazıları var.

Okumamın başında isyan ettim dedim ki bu roman olmamış. Bu kadar mutsuz olur mu insan. Hiç mi güzel bir şey olmaz insanın hayatında. Hiç sahici değil.

Sonra pencereden bakar gibi bilgisayarımın ekranından sosyal medyaya çevirdim gözlerimi. Siyasilerin söylemleri, onların kirli zihninin mağduru olan insan hikayelerini hatırladım.

Aynı zoraki sorumluluklar, bizim dışımızda gelişen olaylara mahkum yaşadığımızı hatırladım.

Bir insanı tanımak için meraklanmak, istemediğin bir yerden aklına estiğinde bavulunu toplayıp ayrılmak bir mucizeydi belki de. Ama hayatın tamamını düşününce sıkışmışlıktan başka neydi ki.

Roman Zehra adlı kahramanın hayatı onun okuduğu Talha’nın günlüğü bir de ona gelen isimsiz mektup arasında ilerliyor. Zehra birlikte siz de merakla okuyorsunuz insanların hayatını. Talha’nın sevdiği kıza vermeye cesaret edemediği mektuba dokunduğunda bulduğu huzuru, bir tek onunla konuşursa bu dünyada anlaşılan bir adam olacağını anlıyorsunuz. Talha dayısı gibi öleceğini düşünüyor. Üniversiteyi bitirip memleketi Batman’a geri döndüğünde bir tango kursu açmak istiyor. Liseli gençlere bedava kurs vermek istiyor. Amacı hayatlarına yeni hareket kazandırmak.

Kursun açıldığı gün Hizbullah yerel gazeteye ilan veriyor. Kursun kapatılmasını istiyorlar. Talha o günden sonra ölüm tehditleri almaya başlıyor.

Batman’da insanlar evlerine giderken bir kurşunla ölüyorlar. Küçük kızlar erkenden umutlarını tüketip herkes uyurken bahçede bir ağaca asıyor kendini.

Yazar diyor ki burada kızlar varlıklarından insanlar haberdar olsun diye kendilerini öldürüyor. Ölürken başka bir kıza ilikliyor ölümü. Babaları onların canını yakmak dışında umursamıyor.

Seslerini duyurmak için belki de tanıdıkları herkesten intikam almak için sert bir son buluyorlar hayatlarına. Kendilerini öldürüyorlar.

Bir anne başka evin taziyesine gitmek için kızına seslenirken kızı ona başına sıktığı bir kurşunla cevap veriyor evden. Kızını mezara koyup evine geri döndüğünde küçük kızının kendini zehirleyip öldürdüğü bedeniyle karşılaşıyor.

Erkek kardeşi sokak ortasına vurulan kadın, biriktirdiği acıları taşıyamadığından belki de aklını yitiriyor.

Mehtap Ceyran ilk romanı Mevsim Yas’ta diyor ki hepimizin yaraları var. Yaralarımızın yerini bilmiyoruz. Bilsek kendimizi tanır, onlarla yaşamayı da öğreniriz belki de. İşte bu yüzden belki de diyor, içimizdeki boşlukları hep maraz insanlarla dolduruyoruz.

Yine duygularımı kelimelere dökemediğim zamanlardan geçiyorum. Bir rüyanın etkisinde uyanıp duygusunu anlatamamak gibi bir şey.

Ama kendi biriktirdiklerimle anladım yazarı ve kahramanlarını, o yüzden unutamıyorum. Hepsi tanıdıklarım oldu.

Güzel günlerde görüşelim.