Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Mersin Şubesi'ne üye avukatlar ve bir grup bağımsız avukatın, 18 Şubat’ta Aysel Tuğluk ve hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek ve Adli Tıp Kurumları’nın siyasi tutuklular hakkında karar veren tek yetkili merci olmasına karşı yapmak istedikleri basın açıklaması polis müdahalesi nedeniyle yapılamadı.

Açıklamaya katılan 22 avukat hakkında soruşturma başlatıldı.

Duvar’dan Burcu Özkaya Günaydın’ın haberine göre, olayın detaylarını haklarında soruşturma açılan avukatlardan Ezgi Özkan ve Bedri Kuran değerlendirdi.

'BAŞSAVCI KEYFİ DAVRANIYOR'

18 Şubat’ta açıklama yapamadan müdahale ile karşı karşıya kaldıklarını, kendilerine devlet kurumu bahçesinde basın açıklaması yapılamayacağının söylendiğini belirten Avukat Ezgi Özkan, "Daha önce birçok konuda adliye bahçesinde basın açıklaması yaptık. Bir sorun da olmuyordu. Soruşturma açılsa da takipsizlikle sonuçlanıyordu. Yeni bir başsavcı atandı, çok daha keyfi davranıyor. Bu başsavcının talimatı ile müdahale oldu" dedi.

'RESMİ OLARAK SORUŞTURMA YOK'

Avukatların resmi olarak soruşturmaya bir itirazları henüz olmadı. Çünkü soruşturma açılan kişilere ne tebligat gönderildi ne de arandılar. Resmi olarak bir evrak olmadığı için de itiraz edemiyorlar. Haklarında soruşturma açılmasını bir arkadaşlarının adliyenin ön bürosunda yaptırdığı sorgulamada öğrenen avukatlar, evrakları incelediklerinde ise hakkında soruşturma açılan 22 avukatın 'firari şüpheli' olduğunu fark etti. Avukat Ezgi Özkan ve Bedri Kuran, hem resmi bir soruşturma olmamasının hem de 'firari' olmalarının şaşkınlığını yaşadıklarını vurguladı.

'OLAYI TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERDEN ELE ALIYORUZ'

Ezgi Özkan, ellerinde resmi bir belge de olmadığı için avukatlara açılan soruşturmayı, temel hak ve özgürlüklerin engellenmesi çerçevesinde ele alıp, mücadeleyi bu noktadan yapacaklarını belirterek, "Hukuka aykırı bir uygulama yaşanan. Biz her zaman amasız fakatsız hak savunuculuğu yaptık, yapacağız da. Her zaman ilk önceliğimiz hak ve özgürlüklerden taraf olmak oldu. Bundan sonra da öyle olacak. Bu tür baskılar bizi hak savunuculuğunda alıkoyamaz" dedi.

'ADLİYEDE AÇIKLAMA YAPABİLİRİZ, KARAR VAR'

Avukat Bedri Kuran da hakkında soruşturma açılan avukatlardan. Başsavcının "Kamu kurumunda basın açıklaması yapılamaz" yönelik kararına karşı daha önce Anayasa Mahkemesi’nin emsal kararı olduğunu hatırlatan Kuran, "Nasıl ki öğretmenler mesleki sorunlarına dikkat çekmek için okulda açıklama yapıyorsa, doktorlar hastane önünde, biz avukatlar da tabii ki adliye önünde yapacağız" diye konuştu.

'ATK TEK YETKİLİ OLMAMALI'

Adli Tıp Kurumları’nın (ATK) siyasi tutuklular hakkında karar veren yetkili tek mercinin ATK olmasına itirazları olduğunu söyleyen Avukat Kuran, şöyle konuştu:

"Aysel Tuğluk başta olmak üzere birçok siyasi tutuklu hakkındaki kararı, adli tıp kurumları veriyor. Biz ATK’nin tek belirleyici kurum olmasını doğru bulmuyoruz. Hasta tutuklular hakkında karar verme sürecinde başka belirleyici organlar da olmalı. Açıklamamızda buna dikkat çekmek istemiştik."

Aysel Tuğluk hakkında Kocaeli Tıp Fakültesi’nin 'cezaevinde kalamaz' raporu vermesine rağmen ATK’nin ‘cezaevinde kalabilir’ raporu verdiğine dikkat çeken Bedri Kuran, "ATK’nin Tuğluk hakkında verdiği rapor, sağlık raporundan ziyade iddianame gibi. Hasta raporu değil de siyasi rapor gibi" dedi.

'NEYE GÖRE DAVA AÇILDIĞI MUAMMA'

Bedri Kuran, basın açıklamasına daha fazla kişinin katıldığını, neye göre 22 kişiye soruşturma açıldığının da muamma olduğuna dikkat çekti.

Kendilerinden şikâyetçi olan polislerin ifadelerinde, kimler tarafından darp edildiklerini görmediği yazdığını belirten Kuran, şöyle konuştu:

"Polisler, kimler tarafından darp edildiklerini görmemiş. Bir de ilginçtir şikâyetçi olan tüm polislerin ellerinde hafif bir şekilde yaralanma var, birinin de boynu ağrımış. Sanırım bizi darp ederken ellerinde yaralanma olmuş. Görevli memura mukavemet suçunun olması için memurun yaralanması gerekiyor. Bize soruşturma açabilmek için kılıfına uydurmuşlar."