Türkiye'de Avrupa tipi sosyal demokrat hareket hiç bir zaman oluşmadı. 1960'lı yıllarda TİP'in ve solun gelişmesi üzerine, ortanın solu sloganıyla; sosyalist gelişmeyi frenlemek amacıyla CHP yeni bir deneye girişti. 1970'li yıllardaki Avrupa'daki Kresky, Olof Palme, Willy Brandt ekolleri Ecevit'li CHP'yi de belli ölçüde etkiledi. (1980 ve 1990 sonrası Ecevit'i kastetmiyoruz) Ne var ki CHP'nin Avrupa tipi bir sosyal demokrat parti olması bir türlü gerçekleşmedi. Şovenizm derecesinde milliyetçilikten, bürokratik devlet anlayışından sıyrılamadı. Kürt sorununda, azınlıklar sorununda, devletin insanlığa karşı işlediği suçlar konusunda hep egemen resmi ideolojinin sözcülüğünü yaptı. Laiklik açısından gerçek laiklikle ilgisi olmayan Jakoben laisizmi savundu. İdari rejim açısından yukarıdan aşağıya doğru merkezi, bürokratik rejim anlayışını savundu.

Avrupa'da sosyal demokrat partiler Marksist kökenden gelirken, CHP İttihat Terakki kökeninden geliyordu. Bugün de İttihat Terakki anlayışı esas olarak CHP'ye egemendir. Hatta bugünkü CHP 70'li yılların Ecevit CHP'sinden ve 90'lı yılların SHP'sinden daha da geridir. 70'li yılların CHP'si Ecevit'in şahsında radikal köylü hareketlerini "toprak işleyenin su kullananın" sloganıyla destekleyen bir görünüm arz ediyordu. "Yasaların da üstünde doğa yasaları var" deniyordu. Bugünün CHP yönetimi ise haklı eleştiriler yapan Fikri Sağlar'ı, Selin Sayek Böke'yi susturmaya çalışıyor. CHP'nin sokakta olamayacağını söylüyor. 

Kılıçdaroğlu şöyle buyuruyor; "....... bu sokak protestolarının içinde CHP'liler olabilir de, olmayabilir de, ama kurum olarak, parti olarak CHP yoktur ve destek olmamaktadır. Siyaseti ve hak arayışını parlamenter demokrasi zemininde sürdürüyoruz, CHP kurumsal kimliği ile sokak protestolarına destek vermiyor".

Bu anlayışın AKP iktidarının yasakçı anlayışından özde çok da farkı olmadığı açık. Halbuki sokak demokrasilerde yurttaşların hak arama mücadelelerinin en önemli araçlarındandır. Demokrasinin yaygınlaştırılmasının ve derinleştirilmesinin yollarından biridir. Sokakta siyaset bir suç değil, haktır. Şiddet içermeyen sokak siyaseti yönetilenleri siyasetin öznesi haline getirmenin yöntemlerinin en önemlilerindendir. Parlamenter demokrasilerde hak mücadeleleri sadece parlamentoyla, sadece hukuk mücadelesiyle sınırlı olamaz. Kaldı ki son Anayasa değişikliği ile parlamento esas olarak işlevsiz hale getirilmiştir. Temel hak ve özgürlükler ortadan kaldırılırken hukuk mücadelesinin yanı sıra direnme hakkı vazgeçilmez bir enstrümandır. Nitekim dünyada bunun örnekleri çoktur. Örneğin Meksika'da 1990'larda seçim hilelerine karşı hem hilelerin ortaya çıkartılması için bilim ve teknoloji seferber edildi, hem de kitleleri seferber etmek için sokak siyaseti izlendi. Yani sokak asla gayrı meşrulaştırılmadı. Başarılı da olundu. 

​CHP yönetimi dokunulmazlıkların kaldırılmasına destek vererek meclisin ve muhalefetin işlevsiz kılınmasına katkıda bulundu. Sınırötesi askeri hareket teskerelerine oy vererek iktidarın savaş politikalarına destek verdi. Avrupa Konseyi Asemblesinde AKP ve MHP ile paralel oy kullanarak hak ve özgürlüklere karşı yasakçı ve şoven tarafta durdu. Son günlerde de YPG'ye silah verdiği için ABD'nin protesto edilmesini savunarak AKP'nin Kürtlere karşı izlediği inkarcı ve baskıcı politikalarla örtüştü. Ermeni soykırımını dillendiren parlamenterin üç oturum meclisten yasaklanmasına destek verdi. Hayır kampanyası sürecinde dahi eyalet korkusunu elden bırakmadı. Örnekler çok. Alevi sorununda tamamen edilgen. Geçmişte işlenen katliamlarda, insanlığa karşı suçlarda tarihi rolüyle bir türlü yüzleşemedi. 

​Kuşkusuz parti tabanında sol özlemler var. Sol özlemlere içtenlikle bağlı olanlar var. Ne var ki yukarısı rotayı merkez ve merkez sağa hep çeviriyor. Tabanın ve sol kanadın gücü partiyi sosyal demokrat yapmaya yetmiyor. 

​Bu tespitlerimizden sosyal demokrat anlayışı idealize ettiğimiz anlaşılmasın. Aslında sosyal demokrat ideolojinin önderlerinden Bernstein'ın da tezleri tarihsel olarak çökmüştür. 

​Sosyal demokrat terimi siyasal tarihte ilk defa 1848 devrimi sonrasında Fransa'da burjuvaziye karşı küçük burjuvalar ile işçilerin arasında oluşturulan ittifakın sonucu doğan partinin tanımlanmasında kullanılmıştır. İkinci enternasyonal döneminde sosyal demokrat partiler yavaş yavaş Marksist gelenekten kopmuşlardır. Hala sosyal demokrasinin ilkeleri olarak kabul edilen temel düşüncelerin kuramcısı Edward Bernstein kabul edilir. Bernstein Karl Marx'ın sosyalist devrim ve kapitalizmin işleyişine ilişkin düşüncelerinin artık geçerli olmadığını, bu düşüncelerin revize edilmesi gerektiğini, siyasal mücadele biçiminin değiştirilmesi gerektiğini savundu. Evrimci demokratikleşmeyi savundu. Asıl vurucu tezi Marx'ın kapitalizmin geleceğine ilişkin düşüncelerine yöneliktir. Bernstein'a göre kapitalist gelişme sınıflar arası karşıtlığı derinleştirmemekte, mutlak yoksullaşma yerine hatırı sayılır bir orta sınıf oluşturmaktadır. Yine ona göre buna paralel olarak sermaye daha az elde toplanmak yerine anonim ortaklıklar yoluyla yayılmaktadır. Yine ona göre bunalımlar seyrekleşmektedir. Ne var ki tarih Bernstein'ı haklı çıkarmadı. Özellikle 20. yüzyılın son çeyreğinden itibaren kapitalizmin içine girdiği sürekli kriz dönemi, sermayenin giderek daha az elde toplanması, orta sınıfın hızla yok olması, Karl Marx'ın haklı olduğunu gösterdi. Esas itibariyle tüm dünyada sosyal demokrasi ciddi ideolojik krizle karşı karşıya kalmıştır. İngiliz işçi partisi gibi birçok batılı sosyal demokrat partiler çareyi 'üçüncü yol' gibi sulandırılmış liberal programlarla sosyal demokrasiyi yeni bir revizyona tabi tutma yoluna gitmişlerdir. 

​Türkiye gibi ülkelerde ise hiçbir zaman batılı anlamda dahi sosyal demokrat olamayan partiler; ekonomi, toplumsal dönüşüm, idari rejim, etnik sorunlar, haklar ve özgürlükler konusunda muhafazakar rakiplerinden pek farklı düşünmediklerinden; İttihat Terakki politikalarından, milliyetçi politikalardan, militarist ve jakoben anlayışlardan kurtulamamışlardır. 

​CHP gerçek sosyal demokrat bir parti olabilir mi? Hele hele özgürlükçü demokrat bir parti olabilir mi? Tabanına rağmen mümkün gözükmüyor. CHP içindeki sol kanat kariyer alışkanlıklarından arınarak HDP saflarına gelseler, kuşkusuz Aleviler de daha hayırlı bir adım atmış olurlar.