Almanya'nın Thüringen eyaletinde aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin desteğiyle hükümet kurma girişiminin yol açtığı siyasi krizin federal düzlemdeki etkileri sürüyor. Başbakan Angela Merkel'in Partisi Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) Genel Başkanı ve Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer parti genel başkanlığını bırakacağını ve önümüzdeki yıl yapılacak genel seçimlerde başbakanlığa aday olmayacağını duyurdu.

Partiden yapılan açıklamada Kramp-Karrenbauer'in parti merkez yönetim kurulunda yaptığı konuşmada "parti içindeki bazı kesimlerin AfD ve Sol Parti ile açıklığa kavuşmamış ilişkileri bulunduğunu" söylediği ve bu iki partiyle işbirliğine net bir şekilde karşı olduğunu kaydettiği belirtildi.

Kramp-Karrenbauer, merkez yönetim kurulu toplantısı sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada da, CDU'da liderlikle ilgili yaşanan belirsizliği istifa kararına gerekçe olarak gösterdi. Ancak Almanya'nın güçlü bir CDU'ya ihtiyacı olduğu dönemde parti başkanlığından ve başbakanlıktan ayrılmanın partiyi zayıflatacağına işaret eden Kramp-Karrenbauer, bu nedenle yeni bir başbakan adayı belirleninceye kadar genel başkanlığı sürdüreceğini ifade etti.

Parti genel başkanlığıyla başbakanlığın tek elde olması gerektiğini vurgulayan Kramp-Karrenbauer, yaz aylarında başbakan adayının belirlenmesi sürecini organize edeceğini ve bu adayın Aralık ayındaki parti kongresinde delegeler tarafından onaylanarak, genel başkanlığı da üstleneceğini aktardı.

AfD'nin CDU'nun tüm kararlarına karşı bir yerde durduğunu ve bu parti ile yakınlaşmanın CDU'yu zayıflatacağını da vurgulayan Kramp-Karrenbauer, Merkel'in ricası üzerine Savunma Bakanlığı görevini sürmeye devam edeceğini de sözlerine ekledi. Kramp-Karrenbauer, Aralık 2018'de CDU genel başkanlığına seçilmişti.

SPD ENDİŞELİ

CDU'nun koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) de gelişmelerden endişeli. CDU'ya aşırı sağcılarla arasına kesin bir mesafe koyması çağrısı yapan SPD Genel Başkanı Norbert Walter-Borjans, CDU'nun bir yön tartışması içinde olduğunu ve uzun zamandır partide liderlik yapılamadığının hissedildiğini dile getirdi. CDU'nun bir kitle partisi olarak kalmasını umduğunu ifade eden Walter-Borjans, CDU ve Hür Demokrat Parti'nin (FDP) SPD ile birlikte "bir daha asla faşizmin yaşanmaması" konusundaki temel uzlaşıya geri dönmelerini umduğunu da vurguladı.

Kramp-Karrenbauer'in istifasını saygıyla karşıladığını sözlerine ekleyen Walter-Brojans, büyük koalisyonun çalışmalarının şu aşamada CDU'daki yeni lider arayışından etkilenmediğini kaydetti. Walter-Borjans, "Büyük koalisyon çalışıyor, büyük koalisyon görevlerini yerine getirmek zorunda" dedi.

SPD'li Dışişleri Bakanı Heiko Maas da CDU'nun gelecekteki liderinin sağa karşı mücadelede açık bir pozisyon belirlemesi gerektiğini söyledi. "CDU'nun genel başkanı olmak isteyenler, partisinin güvenilir bir ortak olarak kalmasını sağlamak zorunda" diyen Maas da CDU'dan aşırı sağa karşı mesafe koymasını talep etti.

BERLİN'İ KARIŞTIRAN THÜRİNGEN KRİZİ

Thüringen eyaletinde yapılan parlamento seçimlerinden birinci güç olarak çıkan Sol Parti, Yeşiller ve Sosyal Demokratlar ile hükümet kuracak çoğunluğa ulaşamayınca liberal Hür Demokrat Parti'nin (FDP) adayı, sağ popülist AfD'nin ve Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) desteğiyle Başbakan seçilmişti. Yüzde 5'lik seçim barajını kılpayı aşan bir partinin hükümet kurabilmek için sağ popülistlerin desteğini kabul etmesi büyük eleştirilere yol açmış ve FDP'li Thomas Kemmerich eyalet başbakanlığından istifasını açıklamıştı.

Başbakan Angela Merkel'in partisi CDU, Sol Parti'yle siyasi işbirliği yapmama politikası izliyor. Ancak Thüringen'de Sol Partili bir başbakan seçilmesini engellemek için AfD'nin desteğiyle işbaşı yapacak bir isme destek verilmesi parti içinde de tartışmalara yol açtı. Başbakan Merkel, Kemmerich'in seçildiği koşulları "affedilemez" diye nitelendirmiş ve seçim sürecinin geriye döndürülmesini istemişti.

Kaynak: DW Türkçe