İyi Parti’nin 2. Olağanüstü Kurultayı bugün Ankara'da yapılıyor. Genel Başkan Meral Akşener, güven tazelemesinin beklendiği kurultayda konuştu ve adaylığını açıkladı.

Akşener, konuşmasını yaparken "Nerede kalmıştık" dedi ve bu sözü salon tarafından büyük alkış aldı.

Akşener, seçimlerden sonra görevini bıraktığı dönemi hatırlatırken “İyi Parti camiası kararımdan sonra ortaya bir irade koydu ve ısrarcı oldu. Veda niyetine 'Ben sizi çok sevdim be' demiştim. Bu sözümü alıp elimi ayağımı bağlayan bir hamleye çevirdiniz, 'Biz de seni çok sevdik be’ dediniz” diye konuştu.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

- Türkiye’de siyasi partiler enflasyonu varken tartışılması gereken yeni bir parti değil. Türkiye’nin yeni bir siyasi partiye değil, iyi bir partiye ihtiyacı vardı. Çok şükür ki onu biz kurduk.

- İyi ki bir araya geldik, iyi ki beraberiz, iyi ki birlikteyiz, iyi ki iyiyiz. İyi Parti, adalete, eşitliğe, huzura taraf olarak kuruldu. 

- Yola çıkarken 'Başaracağız' dedik. Bunu derken bir yerlerden zafer garantisi almış değildik, bir yerlere sırtımızı hiç dayamış değildik. Kimseye zafer garantisi falan da vermedik. Mesele inanmaksa... Yine söylüyorum 'Başaracağız.'

- Bir iddia koyduk ortaya, seçimlere öyle girdik. Meclis'e girmiş olan bütün partiler oy kaybettikleri halde kendilerini başarılı ilan ettiler. Bizse uzun yıllar siyaset sahnesinde olan partiler kadar oy almamıza rağmen iddiamızla sınanmayı esas aldık. Sorumluluğu üstlenerek çekildik.

- Kendi partimde ihtilaf konusu olmaktansa noktayı koyarım derim. Fitneye sebep olmaktansa örter kapımı otururum dedim. Türkiye'ye yakıştırdığımız demokrasi anlayışımızla şahsi prensiplerim de bunu gerektiriyordu. Allah şahittir ki meselenin önü, üstü, altı, ardı budur. 

- İyi Parti camiası kararımdan sonra ortaya bir irade koydu ve ısrarcı oldu. Veda niyetine 'Ben sizi çok sevdim be' demiştim. Bu sözümü alıp elimi ayağımı bağlayan bir hamleye çevirdiniz, 'Biz de seni çok sevdik be' dediniz. 

- Görev töre gereğidir. Gel dediniz geldim, bilinsin isterim ki aklımızı karartacak hırslarımız yok bizim. Kariyer planlamasıyla siyaset yapmıyoruz. Kazanmak için gerekirse papaz cübbesi giyerim diyenlerden değiliz. Dik dururuz, düz yürürüz, hak söyleriz. 

- Bugün yaşadığımız bir demokrasi dersidir.

- 'Şunu da söyleseydim' diye içinde ukte kalmış olan var mı? Öyleyse... Nerede kalmıştık? Yeniden bismillah diyor muyuz? Daha yeni başlıyor muyuz? Hadi bakalım, bismillah.

- Tehditler ve birçok çetin engel çıkacak. Bu yolu korkaklarla yürüyemeyiz. Cesur olanlar, kuvvetli olanlar, gerçekten inananlar katılsın kafilemize. Varlığımız çok anlamlıdır, bunu daha da anlamlı kılacak olan, gerçeği görüyor olmamızdır. 5000 yıllık Türk devlet geleneğinin arsız bir aparata dönüşmesi, varlığımız için yeterli değil mi?

- Ülke yönetiminde karşı çıktığımız tek adam modelini partimizde uygulamıyoruz.

- İyi Parti, AK Parti ve CHP'nin bir kumpas ağzı gibi konumlandığı, yanlarına da her işe yarayan İsviçre çakısı rolündeki, MHP'nin iliştirildiği siyasi tabloyu değiştirmiştir. 

- Kazananı baştan belli olan, kamplar çatışması şeklindeki seçim düzeni, artık işlemeyecektir. 16 yıldır, 'kırk katır mı kırk satır mı' tercihine zorlanan milletimiz, İyi Parti ile nefes almıştır.

- Bildiriyoruz ki insan onuruna saygılı olunmalıdır. Türkiye Cumhuriyetiyle vatandaşlık bağı bulunan herkes, bu ülkenin eşit haklara sahip vatandaşıdır.

-24 Haziran seçimleri öncesi haykırdığımız gibi, ağa da, paşa da, Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanımızdır.

-Eşitlik ilkesi, dil, din, etnik kimlik, cinsiyet açılarından güvence altına alınmalıdır. Dışlayıcı ifadelerden uzak durulmalı, özgür, mutlu yurttaşlardan oluşacak ulus bilinci güçlendirilmelidir.

-Kişi özgürlükleri güvence altına alınmalı, temel hakların dokunulmazlığı korunmalıdır. Haklara yönelik sınırlamaların da, mutlaka bir sınırı olduğu, açık biçimde tanımlanmalıdır.

-Seçme ve seçilme hakları önündeki anti-demokratik engeller kaldırılmalı, Yürütmenin güç ve sınırı, modern çağın gereği olan, kuvvetler ayrılığı korunarak belirlenmelidir.

-Bir asırlık geleneğimize uygun olan parlamenter sistem, yeni denge mekanizmalarıyla, güçlendirilerek, yaşama geçirilmelidir.

-Cumhurbaşkanı'nın görev ve yetkileri, Türkiye Cumhuriyeti'ni ve ulusun birliğini, temsil sıfatından doğan işlerle sınırlandırılmalıdır.

-İnanç ve inancı ifade etme özgürlükleri, en kapsamlı ve özgürlükçü biçimde sağlanmalıdır.

-Adil yargı hakkı, hiç kuşkusuz Türkiye'nin en hayati sorunlarından biridir. Sadece yargı aşaması değil, öncesi, sonrası da, tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler ve insan hakları hukuku göz önüne alınarak düzenlenmelidir. Bireylerin adil yargılanma hakkı, yargılayacak olan makamın tarafsızlık ve bağımsızlığından ayrı düşünülemez.

-Lâiklik ilkesi gereğince devlet, farklı din ve mezheplerle, felsefi inançlarla, eşit mesafede olmalıdır.

-Diyanet İşleri Başkanlığı, bir hutbe-fetva kurumu olarak değil; din, inanç ve vicdan özgürlüklerini gözeten,- bir kurum olarak yeniden yapılandırılmalıdır.

- Milliyetçiliğin saraylarda paspas edilmeyeceğine izin vermeyeceğiz.