Şu ülkede, bölgede yahut dünyada yolunda giden ne var?

Nedir yol üstelik, hangi yol gidilmesi gerekendir?

...

Sınıflar hala mevcut, mevcut sınıflar arasındaki uçurumlar gittikçe büyümekte, hala kırıma uğratılan halklar ve kültürler var, hala son derece basit yöntemlerle aldatılıyor yığınlar!

...

Birey hala açığa çıkamıyor, tek tek her fert hasta, hastalıklı toplumlar hastalıklı birer mendebur üretiyor!

Bilgi hala egemenlerin elinde, yığınlara sadece cehalet pompalanıyor; doğa, her insan bebeği doğduğunda biraz daha tükeniyor, her insan ölüsü çarkın dişlisine yağ sürüyor!

...

Birey ile toplum, ezen ile ezilen, insan ile doğa, savaş ile barış, çıkar ile hizmet arasında hala olması gereken bir bağ kurulamadı!

Nedir olması gereken, olması gereken şeylerin olduğunu kim iddia ediyor ve hangi temellerin üstündeki fikri temellere dayanarak?

...

Evrenin herhangi bir köşesindeki sıradan bir kaos kadar kaos hakimdir çevrenimize; bana, sana, ona, buna, oraya, şuraya, buraya, oradakilere, şuradakilere yahut bilcümle çevrenimize!

...

Memeli sıçanlardan nasıl ve neden evrildiysek, nasıl ve neden nuh tufanı hikayesini ve firavunları kutsal söylevlerimiz arasına yazdıysak, neden devletli ve devletsiz olduysak, neden mutsuzsak, neden açsak, zenginsek ve açıktaysak, neden mutlu ve mesut, neden mutsuz ve cahilsek, neden onca kalabalık ve aynı zamanda onca yalnızsak işte bunlara benzer sebeplerden ötürü yollar arıyoruz, yordamlar arıyoruz...

...

Oysa evrenin son derece basit kuralları var, bir yıldızı var eden şey nasıl aynı zamanda bir yıldızı öldürüyorsa ve o yıldız ile nasıl aynı kökten geliyorsak işte o kadardır varlığın ve hiçliğin kendisi, bizi yanıltan ise aldanmaya ve aldatmaya meyilli olan şu ahmak bilincimizdir...

...

Belki de evrende her şey yolundadır, olmak zorunda olan şeyler olmaktadır; kimimiz kibrite çöp, kimimiz ateşe kav olmak zorundayız!

Öyle midir, yoksa öyle olmak zorunda değil midir?

...

Lakin ve fakat insan bilinci; o yüce, baş edilemez, aldatıcı ve aldanan serkeşlik, bir şeyin kendi bilincinin bilincinde olması paradoksu, ne korkunç bir travmadır bizlere!

...

Oysa bir böcek de bir bakteri de bir kuş da bir balina da bir yılan da ve bir fare gibi bir yıldız da kendi ölümünü seziyordur ve kendi ölümünden ölesiye kaçmak istiyordur!

...

Nedir elimizdeki veriler?

Daha elli sene öncesine kadar Afrikalı Zencilerin maymunlarla kardeş olduğunu iddia ediyordu beyazlar, oysa ırk diye ileri sürülen her tenin aslen Afrikalı zencilerin torunları olduğunu ispat etti beyazlar ve kökümüz tek hücreli basit bir bakteriye kadar gidiyor!

...

Peki nedir yolunda gitmeyen ve değiştirebilir miyiz şu mavi kürenin intiharına sebep olmakta olan bu embesil memelinin kaderini?

...

Belki de mümkündür, mümkün olabilir!

İnanmaktan ve itaat etmekten vazgeçersek, vazgeçebilirsek kendi aptal mutluluğumuzdan, ezebilirsek kendi içimizdeki cehaleti....

...

Peki bu mümkün müdür?

Bence evrenin en basit kuralları kadar karmaşıktır hayat ve ne onların yarattığı tanrılar ne de onların yarattığı yapay zekalar bizim şefkatimizle ve düşlerimizle baş edemez...

...

Ve bilebilirsek bu korkunç kaos içinde adil bir nizam arayan dingin birer memeli sıçan olduğumuzu...

Memeli bir sıçan, biz ve bu etrafsız kaos!

...

Ve mesela, sürdürülebilir bir denge için ne varsa kendimizden beklemeliyiz evvela...

...

Ancak bilincindeyim ki bu topraklarda böyle bir bilinç inşa etmemiz mümkün değildir, hem de hiç!

Zira baba devlet Diyarbakır'da 4 yaşında imamlar üretmekle iştigal ve Mesel-i Kürd(istan) en büyük karın ağrısıdır devletin ve devlette devamlılık esastır diyenlerin çocuklarının...