Savaşların iğrençliği yalnızca yol açtıkları kıyımlarla açıklanamaz. Savaşlar önce hakikati öldürür ve bizi hayali bir ortaklığın parçası haline getirir. Devleti ve devletin ideolojik aygıtlarını ellerinde bulunduranlar bizi kendi ürettikleri hayali ortaklığın bir parçası haline getirirken milliyetçiliğin ve militarizmin bütün sakilliklerini ve zehrini de ruhumuza boca ederler.

Savaş zilleri çalındığında, birdenbire kendinizi, aynı ülkede yaşamaktan bile imtina edeceğiniz ünvanı bol adamların, kerameti kendinden menkul uzmanların, namlu ağızlı stratejistlerin, devletin sözcülüğünü gazetecilik sayan kalemşorların, bu vasıflarının kim tarafından belirlendiğini hiçbir zaman bilemeyeceğimiz kanaat önderlerinin, devlete ve orduya “nasıl daha iyi savaşılır” üzerine dersler veren akıldanelerin sizin adınıza bütün toplumu savaşa ikna etme temrinlerinin ortasında bulursunuz.

Sizin adınıza hamaset üreten, sizin onayınızı almış gibi savaş senaryoları yazan, bu savaşın sizin savaşınız olduğunu anlatıp duran bu savaşçı takımına itirazlarınızın duyulması ne mümkün.

Sizi savaşa ikna etmeye çırpınanların dili de çirkinleşir ve sizi de bu çirkinliğin bir parçası haline getirmeye çalıştıklarını fark edersiniz. Dinledikçe onlarla aynı sözcükleri kullanmaktan, onlarla aynı havayı solumaktan utanırsınız. Sizin için ahlaki çerçevesini çizdikleri savaş, kan, gözyaşı ve haksızlıktan başka bir anlam ifade etmez. Zira burada ölüler birer rakama, ordular kutsal kurumlara, öldürmek ve ölmek yiğitliğe, kahramanlığa dönüşür. Boğazınıza oturan çaresizlik ve öfke bu çirkinliği sizin için daha da katlanılmaz hale getirir.

ERİL VE MÜTECAVİZ DİL

Suriye savaşına dünyayı ortak etmeye çalışan Başbakan ve hükümetin sözcüleriyle birlikte ekranlarda boy gösteren general müsveddesi savaş uzmanları kantarın topuzunu iyice kaçırdılar. Bu kiralık ağızlardan savaşın nasıl cici bir şey olduğunu duymak bir yere kadar katlanılır bir hal iken, kimisi savaşın çirkin, eril ve mütecaviz dilini midelerimize taklalar attıracak şekilde kullanarak alabildiğine habisleşirler.

NTV ekranlarında yayınlanan Yakın Plan programına katılan ve “savaş uzmanı” olarak takdim edilen Prof. Mesut Hakkı Caşın’ın sözleri savaşseviciliğinin hangi seviyelere kadar düşebileceğinin en kötü örneklerinden birisi olarak görülebilir. Askeriyeden akademiye transfer olan Prof. Caşın’ın programda Türkiye ile Suriye’nin askeri gücünü karşılaştırırken cuş-u huruşa gelip dilini akademisyenlikten lümpenliğe doğru kaydırması “savaş uzmanlığı” mesleğinde gelinen seviyeyi de ele vermektedir. General profesör muhteşem analizlerini yaparken, şöyle demiş: "Esad’ın en kötü yapabileceği şey düşük menzilli füzeleri var. Bizim füzelerimiz çok daha içerileri vuracak nitelikte. Eğer kimyasal silah kullanırsa ki bu çok tehlikeli. En kötüsü Türkiye’de Şii Sünni çatışması yapabilir. Ama öncelikle Amerika’dan çok büyük bir hava harekâtı olacak. Onların bataryaları yerle bir olacak. Amerika’nın vuruşunun çok sert olacağını söylüyor. Bu durumda bize karşı füzelerini aktive ederse bizim hava savunma bataryalarımız ve radarlarımız gayet iyi bir şekilde konuşlanmış durumda. Suriye helikopterini ya da radarını açıp bize kilitlerse TSK’nın anti radyasyon füzesi var. Kafasına çaktı mı ne füzesi kalır ne bir şeyi. Orada parçasını bulamazlar. Ben buradan Suriye’ye sesleniyorum. Öyle çılgınlık yapmaya kalkmasınlar Türk çok iyidir ama Mehmet’in süngüsü nereye girer bilemem artık."

İşte savaşçılıkta geldiğimiz yer burası, akademiye transfer olan asker eskilerinin yarı-lümpen muhteşem analizleri. Bu savaşsevici zevat medyada kendine alabildiğine geniş konuşma olanakları bulabilirken, barışçı ve savaş karşıtı aydın, yazar ve akademisyenlerin yer bulamaması hepimiz için durup düşünmeyi gerektirecek acıklı bir duruma işaret etmektedir.

Son sözü, savaş dâhisi Profesör Mesut Hakkı Caşın’ın sosyal medyada epey tartışılan bu “yaratıcı” analizlerinden sonra Katamaster mahlaslı ekşi sözlük yazarının profesör hakkında yazdıklarına bırakalım: “düşman hatlarının gerisine en önden paraşütle bırakılması gereken savaş çığırtkanı. Postallarına da taramalı bağlayalım aşağı inerken caşın caşın caşın diye ateş etsin.”