Prof. Dr. Mehmet Altan Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin konuğu olarak geldiği Londra’da, İşçi Partili Plymouth Milletvekili Allison Seabeck’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıda konuştu.

İstanbul Üniversitesi Öğretim üyesi olan Altan kalabalık bir izleyici grubunun izlediği konuşmasında, Türkiye’de vesayet sisteminin halen devam ettiğini, değişen tek şeyin direksiyona AKP’nin geçmesi olduğunu savundu. Askeri rejimin tasfiye edilmesi yolunda büyük bir adım olması nedeniyle Ergenekon Davası’nın özünde önemli bir adım olduğunu kaydeden Altan, davanın işleyişinde yaşanan hukuksuzlukların dikkat çekici olduğunu söyledi. Altan “Türkiye’de askerlerin egemen olduğu vesayet yapısı aynen kalmıştır. Değişen, sistemin direksiyonundaki sürücüler olmuştur” dedi.

Prof. Dr. Mehmet Altan, dünya ve Türkiye’ye ilişkin genel bir değerlendirme ile başladığı konuşmasına dünyada sanayi devrimine benzer bir devrimin yaşandığını söyledi.

Türkiye’deki gelişmelerin yaşanan teknolojik devrimin sosyal yapıları nasıl dönüştürdüğü gerçeği ile birlikte incelenmesi gerektiğini belirten Altan, 2008 ekonomik krizinin teknik bir kriz değil, sanayi döneminin sona erip, sanayi sonrası döneme geçildiğinin kanıtı olduğunu kaydetti. Krizin Silicon Valley ve Amerikan borsası Wall Street arasındaki çatışmadan kaynaklandığını savunan ünlü akademisyen, dünyanın dörtte birinin Müslüman olduğuna, dünyada 57 Müslüman ülke bulunduğuna fakat bu ülkelerin dünya üretimindeki paylarının sadece %11 olduğuna da dikkat çekti. Türkiye’deki gelişmeleri de bu verilerin ışığında incelemek gerektiğini anlatan Mehmet Altan, Türkiye’de AB üyesi olma yolundaki eğilimin yerine şimdi Sünni İslam refleksli, tek adamlı ve otoriter bir yönetim anlayışının getirildiğini öne sürdü.

Konuşmasında AKP’nin küresel dinamikleri okumada daha başarılı olması beklenirken, AKP döneminde Türkiye’nin ihtiyacı olduğu yapısal reform ve değişikliklerin yaşanmadığını söyleyen Mehmet Altan şunları söyledi: “Askeri rejim anayasa ve ilintili 600 yasası ile devam ediyor. Siyasi partiler kanunu ile seçim yasası özellikle hala problemli. Bu yasalar siyasetin demokratikleşmesini engelliyor ve parti içi demokrasinin olmaması tek adamlar iktidarından başka bir sonuç doğurmuyor. Siyaset demokratikleşmeden hükümet ve toplumun demokratikleşmesini beklemek anlamsız. Bu aynı zamanda siyasetin halen din, etnik ve mezhepsel kimlikler üzerinden yapılmasına da neden oluyor. Türkiye’de AKP iktidarı altında kişi başına düşen gelir 3 bin dolardan 10 bin dolara çıktı. Fakat bunun 25 bin dolara yükselmesi için yapısal reformlara ihtiyaç var. AKP’nin Sünni İslam anlayışı ile de bunun sağlanması zor görünüyor.”

Prof. Dr. Mehmet Altan konuşmasının soru cevap kısmında Ergenekon davası sürecini de değerlendirdi. Türkiye’deki siyaseti ve bu davayı kışla ile cami arasındaki kavganın kıskacında görmek gerektiğini belirten Altan, Ergenekon davasını ve askerin tasfiye edilmesi sürecini de uluslararası bağlamda değerlendirmek gerektiğine işaret etti. “Dünyada askeri devletlerden tüccar devletlere doğru bir geçiş yaşanıyor. Bu durum Güney Amerika ve Ortadoğu’nun diğer ülkelerinde de görüldü” diyen Altan Uludere olayının AKP yönetiminin demokrasi anlayışını göstermesi bakımından önemli olduğunu vurguladı. Altan “Uludere’nin çözülmediği bir yerde PKK- Hizbullah çatışması da olur, eski sanık albayları ile ilgili sorguya gidemeyen insanlar da olur. Hükümet Uludere’nin faillerinin bulunması için çaba harcamak bir tarafa, bunu zorlaştıran bir tutum sergiliyor” dedi.

Mehmet Altan daha önce AKP’ye verdiği destek konusunda pişman olup olmadığına yönelik bir soruya da “Ben Türkiye’nin olumlu değişimine katkıda bulunacak her türlü değişime destek verdim ve vermeye devam edeceğim. Bu anlamda pişman değilim. Benim yayınlanmış onlarca kitabım, binlerce makalem var. Şu anda hiçbir yerde yazdırılmıyorum. Buna tepki olarak Kıbrıs’ta bir web sitesine haftalık periyotlarda yazı gönderiyorum” yanıtını verdi.

Altan Türkiye’nin dış politikasına ilişkin bir soruya da “Bir yandan NATO üyesi bir ülkeyiz; diğer yandan Şangay 5’lisine girmek istiyoruz. Sıkışınca Nato’ya sığınıyoruz bir yandan Çin ile füze anlaşması yapmak istiyoruz. Hükümetimiz bir yandan AB ile müzakereleri sürdürüyor, diğer taraftan da Şangay ülkelerine ‘Bizi bu sıkıntıdan kurtarın’ diyoruz” dedi.

Hakan Şükür’ün AKP’den istifasının, muhtemel bir depremin başlangıcının olabileceğini söyleyerek değerlendiren Mehmet Altan, Gezi olaylarını ise “Gezi olayları kentlerin ve gençlerin mevcut kasaba baskısına patlamasıdır” sözleri ile yorumladı. (Demokrat Haber)