Susurluk sanığı eski özel harekatçı Ayhan Çarkın'ın ifadeleri sonrasında Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan eski özel harekatçılardan 8'i tutuklandı.

Emniyet Müdürü ve İçişleri Bakanlığı yaptığı 1990'lı yıllarda "Bin operasyon yaptık" söylemiyle dikkat çeken birçok faili meçhul cinayettin emrini verdiği yönünde itiraflar ve ifadelere rağmen Mehmet Ağar’a dokunulmuyor.

Ayhan Çarkın’ın1990’lı yıllarda işlenen cinayetlerden İbrahim Şahin, Mehmet Ağar ve Tansu Çillerin ‘haberdar’ olduğunu söylemesine rağmen Ağar hakkında herhangi bir işlem yapılmaması Ağar’ın AKP koruması altında olduğu yorumlarına neden oldu.

AĞAR’IN ÜZERİNE GİDİLMELİ

Ayhan Çarkın’ın ifadelerini “15 yıl aradan sonra gelen bir itiraf” olarak değerlendiren Fikri Sağlar Susurluk olayının kilit isminin, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar olduğunu belirterek “Ağar’ın üzerine gidilmeli” diye konuştu.

TBMM İç Tüzüğü’nün 105. maddesinde yer alan “Devlet sırları ile ticari sırlar, Meclis araştırması kapsamının dışında kalır” ifadesinin, Susurluk olayında çoğu tarafların sığındığı bir madde haline geldiğini anlatan Mehmet Elkatmış ise “MGK arşivleri ve MİT arşivleri incelenmeli, bunlarla ilgili araştırma yapılması lazım. Bu arşivlerin açılması şart. Ağar, ciddi bir şekilde yargılanmalı. Susurluk olayında 15 yıldır bir arpa boyu yol alınmadı. ‘Ağar’ın dokunulmazlığı var’ dediler. Dokunulmazlığı kalktı. Ne oldu? Yine bir şey yok. Ciddi bir yargılama yapılmadı” dedi.

896 CİNAYET AĞAR DÖNEMİNDE GERÇEKLEŞTİ

Türkiye’de 1991-1996 yılları arasında 1500 faili meçhul cinayet yaşanırken bunların 896’sının Mehmet Ağar döneminde gerçekleşti.

1990 yıllarında devletin MGK’de aldığı kararlar doğrultusunda seri cinayetler işlendi. Bunların uygulayıcıları arasında dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü ve ardından İçişleri Bakanlığı görevlerinde bulunan Mehmet Ağar geliyor.

Ağar 12 Haziran seçimleri öncesi “AKP’yi destekliyorum” diyerek iktidara ‘bana dokunmayın’ mesajı verdi. Nitekim AKP’nin Mehmet Ağar’a dokunmamasının nedenlerinden biri Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in o dönem hükümette görev alması. Yine Abdülkadir Aksu PKK ile mücadele adı altında o dönem çok keskin söylemlerle valilik yapıyordu ve birçok cinayeti biliyor.

AKP’li Ziyaeddin Akbulut’un da o dönem Urfa’da valilik yaptığı sırada bölgesinde faili meçhul cinayet yaşandı ve üzeri kapatıldı. Kayıp yakınlarına göre AKP kendi vekillerine dokunulmaması için Ağar’a dokunamıyor.

TUĞLA ÇEKİLSİN DUVAR YIKILSIN

1991-1999 yılları arasında yaklaşık 8 bin meçhul cinayet işlendiğini ve 4 bin köyün boşaltıldığını belirten Yakınlarını Kaybedenler Derneği (YAKAYDER) Yönetim Kurulu Üyesi Cemal Bektaş ise “Mehmet Ağar, bin operasyon yaptığını açıkça söylüyor ve kimse bundan hesap sormuyor. Sistem içerisinde güçlü olduğu için kimse kendisine dokunamıyor. Bir tuğla çekersem altında herkes kalır diye meydan okuyor. Artık o tuğla çekilsin ve duvar yıkılsın” diye konuştu.

Mehmet Ağar, Tansu Çiller, İsmet Sezgin, Süleyman Demirel, Doğan Güreş başta olmak üzere birçok kişi hakkında hem dernek olarak hem de bireysel olarak yüzlerce başvuru yaptıklarını anlatan Bektaş, “Suç duyurusunda bulunduk. Yapılan tüm şikâyetlere karşı bir sonuç elde edemedik. Suç duyuruları karşısında ‘böyle bir belge veya kanıt yok. Suç işledikleri tespit edilemedi’ deniyor. Cinayetin belgesi daha nasıl olur. Mehmet Ağar ‘Bin operasyon yaptık’ diye suçunu kabul ediyor” diye konuştu.

AĞAR’IN SUÇ DOSYASI

Ağar hakkında başta Susurluk ve faili meçhul cinayetler olmak üzere ortaya atılan iddialar şöyle:

• Uğur Mumcu’nun öldürülmesinin ardından Güldal Mumcu’ya “Bir tuğla çekilirse tüm duvarın yıkılacağını, kendilerinin de yıkılan duvar altında kalacağını” söyledi.

• Turgut Özal’a karşı düzenlenen suikastın soruşturulmasını yürüttü. Korkut Özal, Ağar’ın suikastın arkasındaki isimleri bildiğini söyledi.

• Emniyet Genel Müdürlüğü yaparken, 400 silah dosyası kayboldu. Mafya üyelerine verilen ruhsat sayısının 2 binden fazla olduğu belirlendi.

• 1993 Temmuz’nda Çiller’in Başbakan olmasından sonra Emniyet Genel Müdürlüğü’ne getirildi. MGK’ye “Özel Tim” in güçlendirilmesi ve PKK’nin büyük şehirlerdeki finans kaynaklarını kurutmak gibi önlemleri içeren “terörü 1 yılda yok edecek” bir plan hazırlayıp sundu. “PKK’ye karşı ülkücü ordusu kurulduğu” iddiaları ortaya atıldı.

*Emniyet Genel Müdürlüğü yaparken, 400 silah dosyası kayboldu. Mafya üyelerine verilen ruhsat sayısının 2 binden fazla olduğu belirlendi.

*MGK'da 26 Nisan 1995'te Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi'nin Türkiye Raporu görüşülürken, Demirel "İşkence yok" diyen Ağar'ı, "İşkence yok demekle olmuyor" diyerek tersledi. Daha sonra işkenceyi "münferit olaylar" olarak nitelendiren Ağar, eleştirilerin tırmanması üzerine "Polis hatasız değil" demek zorunda kaldı.

• Aralık 1995 seçimlerinde DYP milletvekili olarak Meclis’e girdi. Çiller’in takımında yer aldı. Adalet Bakanı oldu. Cezaevlerine yönelik yayımladığı genelgelerin ardından başlatılan ölüm orucunda cezaevinde bulunan mahkûmlardan 12’si düzenlenen operasyonlarda yaşamını yitirdi.

• Susurluk kazası döneminde İçişleri Bakanı olan Ağar’ın, kazada ölen faşist tetikçi Abdullah Çatlı’ya yeşil pasaport ve silah taşıma belgesi verdiği, özel bir örgüt kurduğu, bu örgütün adam kaçırma, uyuşturucu kaçakçılığı gibi işlere giriştiği iddia edildi. Ağar, iddiaların artması üzerine bakanlıktan istifa etti.

• Susurluk soruşturması sırasında oluşturulan komisyona “1000 operasyon” yaptığını söyleyip, “devlet işlerinde bunlar doğaldır” anlamındaki sözleri kullandı.

*Başbakan Tansu Çiller'in 30 Kasım 1994 tarihli genelgesinde Özgür Ülke Gazetesi'nin ismi geçiyordu. "Gereğinin yapılmasını rica" ediyordu. Gazetenin bombalanmasıyla ilgili olarak dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir'in dönemin Emniyet Müdürü Ağar'ı arayarak , "Adamlarını benim sorumluluk alanımda kullanma" demesi, bu bombalamanın arkasında Ağar'ın olduğu iddialarını gündeme getirdi.

• Soruşturma sırasında, milletvekili Sedat Edip Bucak’ın resmi korumalığını yapan özel timci polis memurları Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy ve Oğuz Yorulmaz’ın, kumarhaneci Ömer Lütfü Topal’ın 28 Temmuz 1996’da öldürülmesinden sonra gelen bir telefon ihbarı üzerine Topal’ın iş ortakları Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir’le birlikte İstanbul Emniyeti’nce gözaltına alındığı, dönemin İçişleri Bakanı Ağar’ın talimatıyla Ankara’ya gönderilerek serbest bırakıldığı ve daha sonra da Bucak’a koruma olarak verildiği iddia edildi.

• Emekil Albay Arif Doğan, “JİTEM’i Ben Kurdum” isimli kitabında Susurluk olayına ilişkin “Maalesef Ağar’a bir şey yapamadılar. TC dokunmadı bu adama” ifadelerini kullandı.

• Doğan yine kitabında Susurluk kazasına ilişkin, kaza yapan aracın ardından 3. araç olduğunu bunun içinde İbrahim Şahin ve Korkut Eken’in bulunduğu, yönünde duyum aldığını, söylüyor.

ANF