Almanya'da düzenlen kitap fuarına davet edilen Banu Güven, "Türkiye'de ifade özgürlüğü ve bağımsız medya yok" dedi.

 

Essen'de düzenlenen Ruhr Kitap Fuarı kapsamında dün akşam gerçekleştirilen 'Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğü' başlıklı panele davet edilen Banu Güven, bir yandan Türk medyasını, diğer yandan da AKP iktidarını eleştirdi. Moderasyonunu Gazeteci Atilla Azrak'ın yaptığı ve Almanca çevirisini ünlü çevirmen Recai Hallaç'ın yaptığı panelde konuşan Banu Güven'i, kalabalık bir davetli grubu izledi. Panele, Avrupa Birliği tarafından kısa bir süre önce açıklanan ve Türkiye'yi oldukça eleştiren ilerleme raporu okunarak başlandı.

 

BAŞBAKAN'A MEKTUP YAZDIM

Yukardan medyaya gelen baskılar var diyen Banu Güven, "işten ayrılma durumunda kaldığımda, başbakan Erdoğan'a bir mektup yazarak, bu oto sansürden söz ettim" dedi.

 

Kendisine yöneltilen bir soruyu "kısaca cevabım Türkiye'de ifade özgürlüğü yoktur" şeklinde yanıtlayan Banu Güven, İstanbul Çamlıca'da yapılacak cami ve Taksim Meydanı'na yapılacak yeni düzenlemeleri örnek vererek Başbakan Erdoğan'ı, "Bir başbakan cami yada başka bir anıtın nereye yapılacağını ve kimin yapacağına karar veriyor. Bu yıllarca emek vermiş mimarlar için de delirtici bir şey. Bunun adı da otoriterliktir. Demokrasiden çok sık söz eden ama otoriter olan bir iktidar var. Böyle bir Türkiye, Arap ülkelerine model olarak gösterilecekmiş. Ben buradan o Arap ülkelerine, iyi düşünün diye sesleniyorum" sözleriyle eleştirdi.

 

AKP iktidarını ve Erdoğan’ı eleştiren Güven, şunları söyledi: “Türkiye’de anti demokratik bir rejim var. Ve başbakan Erdoğan da tekçi bir lider konumunda. Ne istiyorsa ona karar veriyor, yapılıyor. Kimse buna ses çıkaramıyor. Yüzde elli oy almak, her şeyi yapabilmek anlamına gelmiyor. Bu demokrasi değildir. Eğer bir ülkede muhalifler susturuluyorsa, yüzde on seçim barajı varsa, kimse düşüncesini dile getiremiyorsa, o ülkede demokrasi yok demektir. Maalesef Türkiye’de yapılan şu anda bunlar.”

 

LGBT'DEN BİR TEMSİLCİ BİLE TELEVİZYONDA YOK

Özgürlük kısıtlamalarına değinerek sık sık 'Kürt meselesi' ifadesine yer veren ve Özgür Gündem Gazetesi'ni hatırlatan Banu Güven, "Türkiye'de ağırlıklı sorun Kürt meselesidir. Ama yalnız o değil, örneğin Türkiye'de LGBT'lerden yani lezbiyen ve eşcinsellerden bir temsilciyi televizyonlarda göremiyorum" dedi.

 

MEDYA İKTİDARIN SESİ HALİNE GETİRİLMİŞTİR

Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine ilişkin de, “ Bugün birçok akademisiysen, aydın, yazar ve gazeteci KCK davası adı altında tutuklu. Aslında bunlar Türkiye’nin portresini ortaya koyuyor da artıyor” diyen Banu Güven, İsmail Beşikçi’nin tarihinin araştırılması gerektiğinin altını çizerek, bu yolla Kürt sorunun çözümünün de gerçekleşeceğini söyledi. Güven, devamla şunları dile getirdi:” Kürt sorunu için hakikatler peşinde koşmamız lazım. Günümüzde bu Kürt sorunudur. Ancak daha geriye gidilecek olunursa, Ermeni soykırımı, baskılar ve benzer birçok sorun da çözülmüş olacaktır. Bunun için İsmail Beşikçi gibi hocaların bilimsel çalışması dikkate alınmalıdır.”

 

Güven, “Medya iktidarın sesi haline getirilmiştir. Gazete ve televizyonlar bu yönlü yayın yapıyorlar. Kimse sesini çıkarmıyor. Bir Kürtler var. Azadiya Welat gazetesi var. Kürtçe yayın yapıyor. Birde Gündem gazetesi var. Bunlarını dışında bazı sol muhalif basın var” diye konuştu.

 

Banu Güven, kovulmasına da değinerek,” Lüks televizyonlarda, büyük olanaklar dışında küçük bir odada ve bir kamerayla da gazetecilik yapılabilinir. Bunun için benim burada çağrım muhalif gazetecilere bir çatı altında buluşmalarıdır” dedi.

 

"Sudan çıkmış balık gibiyiz" diyen Banu Güven gelecekle ilgili olarak da, "yazılarımı ve çektiğimiz haber videolarını şimdilik internette değerlendiriyorum ve oldukça da destek görüyorum. Ama yeni bir şeyler olacak gibi. Bir oluşum var, yeni bir televizyon gibi bir şey, çok yakında göreceksiniz" diye konuştu.