Haber Analiz / Mekki ULUDAĞ*

Bildiğimiz üzere dün gece yarısı Şırnak Uludere’de ülkemizin “sivil”, “silahsız”, “savunmasız” vatandaşları, sadece karın tokluğu için yüzlerce yıldan beri yapageldikleri işi tekrar etmekten ibaret olan faaliyetleri sırasında ülkemizin savaş uçakları tarafından “yanlışlıkla” veya “yanlış istihbarat sonucu” yahut “vahim bir hata” sonucu bombalanmış, 28’i aynı aileden olmak üzere 35 vatandaşımız bu bombalama sonucu hayatını kaybetmiştir.

Hal bu kadar vahim iken, durum bu kadar bariz bir şekilde ortada iken, tüm ilgili kurum ve kuruluşlar bile olayı kabullenip en azından “soruşturmalardan”, “araştırmalardan”, “hatalardan” bahsediyorken, yeri gelince her türlü özgürlüğe sahip olup her türlü konuyu yazıp tartışabilen yazılı basınımızın bu olaya dair takındıkları birbirlerinden oldukça farklı tavırlarını analiz edelim hep birlikte.

Akşam: Sürmanşetini gazetenin verdiği ücretsiz ekleri ve Milli Piyango çekiliş sonuçlarının Pazar günü tam liste olarak gazetede yer alacağına dair duyurulara ayırmayı tercih eden gazete, malum haberi manşetten, manşetin yarı sütununu kullanarak “35 Köylü PKK’lı diye vuruldu” üst başlığı ve daha büyük puntolarla “İNSAFSIZ HAVA ARACI” başlığını kullanarak duyuruyor. Haberin içeriğinde ise belirsizlikten bahsedilmiş, yarısı olaya, yarısı da savunma tarafına ayrılmış durumda.

Birgün: İlk sayfasının hemen tamamının bu habere ayrıldığı gazetede, sayfanın sağ üst tarafında “Zulüm ile abad olunmaz! 36 ölü 17 kayıp” başlığı kullanılırken manşette cenazelerin bir kısmını yakınlarıyla gösteren büyükçe bir fotoğraf karesi ve oldukça büyük puntolarla manşetin ortalarında bir yerde “ULUDERE KATLİAMI” başlığı kullanılmış, haberin detayında da farklı kesimlerden birçok kişi ve kurumun olayla ilgili açıklamalarına yer verilmiş.

Bugün: Sürmanşetten konuyla ilgisi olmayan beş habere yer veren gazete, yine manşetinde de başka bir haberi kullanmayı tercih etmiş, malum habere sayfanın ortalarında bir yerde iki küçük fotoğraf karesi eşliğinde küçük puntolarla “İstihbarat faciası” başlığını kullanarak yer vermeyi tercih etmiş.

Cumhuriyet: Manşetten sayfanın solundan sağına kadar uzanacak şekilde “Jetler sivilleri vurdu” başlığını kullanan gazete, haberin içeriğinde “Kaçakçılığa mecbur bırakılan köylüler” diyerek nispeten daha “insaflı” bir dil kullanmış, Genelkurmay’ın açıklamasıyla CHP ve BDP temsilcilerinin olayla ilgili görüşlerine yer vermiştir.

Güneş: Sürmanşetini başka bir habere ayıran gazete, manşetten kullandığı “ASKER NE YAPSIN?” başlığı ve hemen altındaki yazının sonunda “öldürülen 35 kişi terörist değil kaçakçı çıktı” cümlesi ile aslında yorum gerektirmeyecek bir “gazetecilik” örneği sergilemiş.

Haber Türk: Manşetten cenazelerin bir kısmını yakınlarıyla birlikte gösteren büyükçe bir fotoğrafın üzerine “SINIRDA VAHİM HATA” başlığını kullanmış, haberin içeriğinde hem “köylü” hem de “kaçakçı” kelimelerini kullanarak TSK ve hükümet temsilcisinin açıklamalarına yer vermiş.

Hürriyet: Haberi sürmanşetinden veren birkaç gazeten biri olan Hürriyet, “35 ÖLÜ ÇOK ÜZGÜNÜZ” başlığını kullanmış, olayla ilgili yakınlarının cenazelerini katırlara yükleyen köylüleri gösteren bir fotoğraf kullanmış, ölenlerin arasında bulunan “gazi çocuğu”na ve ölenlerin “yaşlarına vurgu yapmış, hükümet temsilcisinin açıklamasına yer vermiş.

Milliyet: Haberi sürmanşetten veren gazete “35 SİVİLE BOMBA” başlığını kullanarak “sivil” vurgusu yapmış, ölenlerin arasında korucular ve öğrenciler olduğu belirtilmiş, cesetlerin bir kaçını gösteren bir fotoğraf eşliğinde haberin detayları anlatılmış, altta da BDP ve CHP genel başkanlarının açıklamaları verilmiş, hükümetin olayla ilgili yaptığı toplantıdan da “kasıt yok ihmal var” sonucunun öne çıktığı belirtilmiş. Yanan cesetlerin “mazotun alev alması” sonucunda yandığı belirtilmiş.

Posta: İlk sayfasının tamamını bu habere ayıran gazete, “OPERASYON KAZASIYMIŞ!” başlığını kullanarak göndermede bulunmuş, “gazi çocuğu”na ve “korucu”lara vurgu yapmış, Ak Parti sözcüsünün açıklamalarına yer vermiş, “cesetlerin adeta kömür olduğu”nu belirtmiş, Genelkurmay ve Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına yer vermiş, Kılıçdaroğlu’nun Hüseyin Çelik’in hükümetin değil kendi partisinin sözcüsü olduğu açıklamasına vurgu yapmıştır.

Radikal: İlk sayfasının hemen tamamını bu habere ayıran bir başka gazete olan Radikal, manşetinde “35 yurttaşa İHA bombası” başlığını kullanmış, açıklamada da “kaçakçı” kelimesini tercih eden gazete, ölenlerin yakınlarının “Asker bazen uzaktan ateş açardı, bu sefer öyle olmadı, devlet bile bile bombaladı” açıklamasına yer vermiş, yine hükümet temsilcisinin açıklamaları da kendisine yer bulmuş.

Star: Manşetinin yarıdan fazlasını habere ayıran gazete “KAHREDEN HATA” başlığını kullanmış, “gazi çocuklarına” vurgu yapmış, Uludere Belediye Başkanı ve Hüseyin Çelik’in açıklamalarına yer vermiş.

Taraf: İlk sayfasının büyük çoğunluğunu bu habere ayıran gazete, biri küçük olmak üzere üç fotoğraf karesi kullanarak “DEVLET HALKINI BOMBALADI [35 ÖLÜ]” başlığıyla diğer gazetelerin çoğundan daha farklı bir dil kullanmış, istihbaratın MİT’ten geldiğine vurgu yaparak “AKP sözcüsü Hüseyin Çelik”in açıklamalarına yer vermiş.

Yeni Şafak: Sürmanşetinde bir reklama ve başka haberlere yer vermeyi tercih eden bu gazete de olayı “hata” olarak görmüş olacak ki “ÖLÜMCÜL HATA” başlığını kullanmış, “PKK’nın geçiş güzergahı” ifadesine yer vermiş, “kaçakçılığa” vurgu yapmış.

Zaman: Bu gazete de sürmanşetinde başka haberlere yer vermeyi tercih edenlerden. Manşetinin yarıdan biraz fazlasını habere ayırmış, “ÖLÜMCÜL İSTİHBARAT” başlığını kullanmış, başlığın üstüne ise “Kuzey Irak sınırında 35 vatandaşımız hayatını kaybetti” diye belirtmiş, haberin detaylarında “F-16’lar mazot kaçakçılarını vurdu” diyerek hem “kaçakçılık” vurgusu yapmış. Haberin içinde Genelkurmay açıklamasına yer vermiş, “Olay, PKK’nın yanı sıra BDP tarafından anında propaganda aracı yapıldı. Örgütün yayın organları halkı sokağa çağırdı” denmiş, haberin verildiği karenin içinde ise “PKK köylüleri yem mi yaptı?” başlığı altında bir analize yer vermiş, hemen yanında da “Hata varsa gereken yapılır” başlığı altında hükümetin açıklamasına yer vermiş.

Genel olarak şunları söyleyebilirim: Gazeteler haberi birbirlerinden çok farklı şekillerde vermişler, birkaçını saymazsak öldürülen insanlar hiçbirinin umurunda değilmiş gibi bir hava sezdim. Kimi “aklama” çabası içinde, kimi aman ben suya sabuna dokunmayayım da kim dokunuyorsa dokunsun havasında, kimi de bu olayı meşrulaştırma çabasına girmiş durumda. En acı olanı ise benzer olaylarda takınılan farklı tavırlar. Yani batıda olunca başka, doğuda olunca başka! Bu mudur peki? Bu kadar mıdır? Böyle mi olmalıdır? Demem şu ki, eğer bu ülkenin tüm vatandaşları olarak tüm acıları ortak bir şekilde sahiplenmezsek, hepsini kendi acımızmış gibi yaşamazsak, acıda bile ayırım gözetirsek o zaman insanlığımızdan utanmamız gerekir. İnsani değerlerimizi yitirmişiz demektir. Bana göre basınımızın bu saatten sonra inandırıcılığı kalmamış, sağlıklı bir duruş sergileyememiştir. Sıradan olmasa bile sıradan sayılabilecek bir “hataya” dahi “hata” demek yerine amiyane tabirle “kem küm” eden bir basınımız var maalesef. Her fırsatta siyasi baskılardan, sansürden, otokontrolden bahseden yazılı medyamızın aslında ne kadar medya işlevi gördüğünü (en azından bu manşetlerden yola çıkarak) sizin takdirinize bırakıyor, ülkemiz için daha mutlu, barış dolu, hep beraber güzel günler göreceğimiz, kansız, çatışmasız, eşit, adil, huzurlu günler diliyorum.

Not: Bu analiz 30/12/2011 tarihli ulusal gazetelerin manşetleri üzerinden yapılmış olup alfabetik sıralama dikkate alınmıştır. Bireysel bir analiz olup bazı gazeteler, bu analizin sınırları dışında oldukları düşünülerek özellikle analiz dışında tutulmuştur.


* ODTÜ Tarih Doktora Öğrencisi
[email protected]