Özgür Gündem gazetesinin kapatılıp, çalışanları ve yöneticilerinin gözaltına alınmasına gazetenin eski çalışanlarından biri olan yazar Müslüm Yücel kaleme aldığı bir yazı ile tepki gösterdi.

Yücel yazısında Özgür Gündem'e neden sahip çıkılması gerektiğini şu şekilde kaleme aldı:

"Özgür Gündem Gazetesi'nde 12 yıl çalıştım; 2001 yılına kadar da bu gazetenin her kademesinde yer aldım; yazdığım yazı dizisi, haber, yorum vs'den söz etmenin ise bugün, hiçbir anlamı yok. Yaşadığım güzel anlar belleğimdedir. Ancak Gündem garip bellektir. Dünden beri aklımda olan beyaz saçları ve geçmiş yaşıyla ilk ev arkadaşım Musa Anter'dir; Hafız'dır; birlikte çalıştığım Kemal Kılıç'tır; Siverek'e gidip bir daha gelmeyen Nazım'dır. Dahası da vardır; Mehmet Şenol'dur, Gurbettir. Ama bugün için aklımda yalnızca şehitler yok. Verilen cezalarla memleketi terk etmek zorunda kalan ve mülteci bir hayat yaşayan Ferda, orda çalıştıktan sonra başka bir yerde iş bulamayan ve hayatın değirmeninde hala dönüp duran onlarca kişi. Gündem dağıtımcıları, Gündem'in haber kaynakları ve daha nice Gündem diye başlayacağım cümle var. Gündem, hafızamın yüzdüğü sakin bir göldür, özetle canım, toprağımdır benim, ben burada yeşerdim.

“Gündem dün kapatıldı. Sonra da yirmiden fazla çalışanı ile birlikte basıldı ve çalışanları yaka paça edilerek gözaltına alındı. Bunlar arasında canımı yakan Doğan Güzel'in üstündeki mavi tişörtün çekilerek askılı bir atlete dönüştürülmesiydi. Doğan ile çeyrek asırlık bir arkadaşlığım var. Hatırlıyorum; Kadırga Liman Caddesi'nin küçük bir odasında Qırık çiziyordu. Birlikte gazetede yatıp kalkıyorduk. Qırık o kadar Doğan oldu ki, Doğan bir daha başka bir şey çizemez oldu. Bir tip yarattı ve bu tiple, orda var oldu; tıpkı, Yaşar Kemal'in İnce Memed'i gibi.

'ONCA YIL GEÇTİ VE HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMEDİ'

“Doğan ile 10 Aralık 1994'te yine Özgür Gündem'e yapılan baskında birlikteydik; tam on beş gün Gayrettepe'de yattık. Zulüm o zaman da zulümdü ama bugün zulüm başka yakıyor canımı; çünkü aradan onca yıl geçti ve hiçbir şey değişmedi. Sonra Muharrem'i hatırlıyorum; küçük yazılardan gazetenin köşe yazarlığına geldi. Dün elleri arkada bağlı gördüm onu, içim yandı; acı çekmekten, acı çekmeye davet eden bir kaderin insanı olmanın kederi sardı beni. Sonra Bayram, geçen hafta ameliyat oldu; bir ay önce ameliyat olacaktı ama doktorlar kan dolaşımında aşırı sigara olduğundan ameliyat edememişlerdi, şimdi, bugünün hesabı ile dikişlerinin üstünden beş gün geçti; gözaltında! Hastaya bu zulmü reva görene ne demeli bilmiyorum.

'KÜRTLER YİNE YALNIZDI!'

“Artık yaşlı sayılmam, genç de değilim kimi şeyleri saklayacak gücüm yok. Gündem'in her şeyi eleştirilebilir. Ama böylesi bir susturulma asla affedilemez. Dün çaresiz olduğumuzu gördüm. Gündem basılırken canfeda gazeteciler vardı. Duvarların üstünden bir kare fotoğraf çekmek için çırpınıyorlardı. Kimi cep telefonu ile haber geçiyordu, kimi sokak ortasından yayın yapıyordu. Bunlar, bir zamanlar bu mesleği yapan benim için gurur vericiydi. Ama artık mesleği bırakmış biriydim; sıradan biri olarak çevremde sessiz kalmamayı söylüyordu hayat, dikkat ettiğim bir şey vardı: Gündem sahipsiz. Ne mikrofon tutulunca konuşan insan hakları savunucuları, ne kendine aydın diyen kimseler; bir avuç insan vardı ve bunlar, artık ciğer raddesinde duranlardı. Kimse yoktu. Açıkça içim şunu söylüyordu, eğer diyordum İstanbul'un beş vekili, eğer diyordum duyarlı vekiller, belediye başkanları, Gündem'e gidelim, nöbete duralım deselerdi, böyle kolay kolay, bir gazetenin kapısına kilit vurulmaz, çalışanları yaka paça edilmezlerdi. Kürtler yine yalnızdı; Cizre'de, Şırnak'ta, Nusaybin'de yaslarını bile tutamayan insanların sesi elbette ki susturulacaktı.

"'AMA'SI YOK"

“Gündem'in haber dili, radikal söylemi eleştirilebilir. Ancak basın tarihinde Gündem bir kök saptır. Oradan yüzlerce gazeteci yetişmiştir. Kimi CHP'liler, okumam ama diye cümleler kuruyorlar. Ama'sı yoktur hayatın, özgürlüğü savunmak vardır. Gerçek, gerçeği ister, gerisi teferruattır. Kürtler barış diyorlar, bunu belki telaffuzunda sorun vardır; tek bir şeydir barış: Adalet. Adaleti, özgürlükten ayıramayız. Bugün, benim tek adalet Doğan'ın yırtılmış, pis bir atlete dönüştürülmüş tişörtü, Muharrem'in yere kadar eğilmiş başı ve hala dikişleri bedeninde taze duran Bayram'dır. Arkadaşlarımdan ellerini çekin!”

Kaynak: DİHA