Andrew Finkel'in Gülen cemaati bünyesindeki yayınlardan Today's Zaman'daki yazılarına son verilmesine neden olan yazı yayımlandı.

"İmamın Ordusu'nun basılması için en çok Gülen cemaatinin haykırması gerektiğini" söylediği yazısından son paragrafı çıkartılarak yayımlanan Finkel'in "Gülen cemaatine saldıran bir kitap yazmak suç değildir" dediği ikici metnini Today's Zaman kullanmadı ve Finkel'i kovdu.

İngilizce yayın yapan Today's Zaman'da yazarlık yapan Andrew Finkel'in yazılarına 29 Mart'ta son verildi. Gazeteden kovulma nedeni olarak Finkel'in Ergenekon kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık'ın kitabı İmamın Ordusu'na el konulma kararını eleştirdiği 27 Mart tarihli yazısı gösterildi.

Finkel'in "kitabın yayımlanması için en yüksek sesle Gülen cemaatinin haykırması gerektiğini" savunduğu yazısı son iki paragrafı atılarak yayımlandı. Gazete, Finkel'in daha sonra kaleme aldığı yazıyı hiç kullanılmadı.

Finkel, Millyet gazetesi yazarı ve arkadaşı Metin Münir'e kovulmasına sebep olan yayımlanmayan yazısını yolladı. Münir'in köşesinde yer verdiği (7 Nisan 2011) yazının son iki paragrafının çevirisi şöyle:

"Türkiye'deki anti-demokratik güçlere karşı mücadelenin kendini mağlup eden anti-demokratik metodlara başvurduğuna dair endişelerimi belirttim. Bu, Türkiye'de kutuplaşmaya yol açtı. Sizin tarafınız güç kaybettiği takdirde oluşan doğal korku, onların sizin metodlarınızı size karşı kullanması. Kulağa bilmece gibi geliyorsa, kitap yazan insanlara uygulanan agresif kovuşturmayı kastediyorum. Bu kitaplar kötü kitaplar olabilir, bu kitaplar saklı motivasyonlarla yazılmış olabilir, bu kitaplar gerçek olmayan iddialar içeriyor olabilir. Ama günün sonunda, bunlar kitap -ve karalama mahkemeleri var- ceza mahkemeleri değil- insanları kötücül sahtelikten korumak için tasarlanan. Kısaca, Gülen cemaatine saldıran bir kitap yazmak suç değildir.

Kötü bir tadı olabilir, yanlış olabilir. Her parçası, Türkiye'de kitapçıların raflarını dolduran komplo teorileri kadar saçma olabilir. Ama, olmayabilir de. Ve okuyana kadar bilemeyiz. Daha önemlisi, sadece bizim o kitabı okumamızı istemeyenlerin gerekçelerini sorgulayabiliriz. Bu sansürcülerin isimlerini karartırken, hiç okunmamış bir kitabın itibarını arttırıyor. Ayrıca aşırı saçma, çünkü internet çağında insanların arkanızdan fısıldamasını engelleyemezsiniz. Kafasını kuma gömen devkuşu, sadece kendini kandırır.

Fakat, ben bunu bayilerde ilk kopyası çıktığından beri ilişkilendiğim bu gazetenin iyi ismini korumak için yazıyorum. Diyalog başladıktan sonra, durmaz."

"Şık'ın serbest kalması için en çok Gülen cemaati haykırmalı"

Finkel, 27 Mart tarihli son paragrafı atılan yazısında şöyle diyordu:

“Ahmet Şık, pek çok meslektaşının saygısını kazanmış bir gazeteci. Onun kitabının, Türkçede yeniden yayınlanmasının tek amacı muhakkak ki nefreti körüklemek olan anti-Semitik [Siyon Protokolleri’nden] daha az adil olduğu düşünülemez bile. Gerçekten de, pek çoğu bu gazeteyi de destekleyen Gülen Hareketi’nin mensupları, kendilerine yönelik bu eleştiriyi okuyamamak ve yanıt verme fırsatı bulamamaktan dolayı kendilerini kandırılmış hissediyorlardır herhalde. Demokratik bir Türkiye’de, Şık’ın serbest bırakılması ve kitabının yayınlanması için en yüksek sesle haykıran, onlar olmalılar.”

MEDYA FARESİ