İMC TV'de program yapmaya başlayan Nuray Mert ilk gecesinde çatışmalara sahne olan Nevruz kutlamaları ve Kürt sorunu üzerine konuştu. Gazetelerin Nevruz manşetlerini eleştiren Mert AKP'nin soruna bakışını yorumladı...

 

MADEM 18 MART ISRARINI ANLAMIYORSUN ÇAĞIRIN BİR BDP'Lİ ANLATSIN

Gazetelerin Nevruz temalı manşetlerini eleştiren Mert, 'olan biteni hem gizliyorlar hem de çarpıtıyorlar' dedi. Ana akım medyanın ve hükümet taraftarı basının BDP'yi 'azgın bir azınlık grup' olarak yansıttığını belirten Mert "madem Newroz'daki 18 Mart ısrarını anlamıyorsunuz çağırın bir BDP temsilcisi sorun da anlatsın size. Hem BDP sorumluluk alsın, şuna cevap versin, buna açıklama yapsın diyeceksin hem de hiç söz hakkı vermeyeceksin, karalayacaksın." dedi.

 

HÜKÜMET AKLINDAKİNİ SAKLAMIYOR ÇÜNKÜ HAKLI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR

Kürt sorununda gelinen çatışmalı süreci yorumlayan Nuray Mert, AKP'nin konuya bakışana dönük çarpıcı değerlendirmeler yaptı. Hükümetin soruna dönük politikalarının çok net olduğunu belirten Mert "Hükümet bu konudaki siyasetini saklamıyor. Açıkça uyguluyor ve ifade ediyor. Çünkü haklı olduğuna inanıyor" dedi.

 

MEHDİ'Yİ BEKLER GİBİ AKP'NİN ADIM ATMASINI BEKLİYORLAR

Hükümeti destekleyen yazar ve aydınların iktidarla kurduğu ilişkiyi eleştiren Mert, inisiyatif ve sorumluluk almayan, talep etmeyen, eleştirmeyen ve Mehdi'yi bekler gibi AKP'nin demokratik adım atmasını bekleyen bir aydın profili çizdi:

 

"AKP bence de çıkışıyla Türkiye için demokratik bir dinamiktir. Siyasete girişleri iktidara gelişleri demokratik bir dinamik olarak gerçekleşmiştir. Ancak bu böyle diye bugün AKP ne yaparsa bir bildiği vardır deyip beklenti içinde olamayız. Aydınlar talep etmek durumundadır. Güçlü bir iktidardan talepler de güçlü olmalıdır. Hiçbir şey talep etmeden, eleştirmeden her şeyi onun insafına bırakmak doğru olabilir mi? Ama genel durum ilginç bir şekilde böyle. İktidarın demokratikleşme yolunda adım atması 'mehdi' beklemeye döndü adeta. Hükümete bel bağlayıp 'aman karışmayalım aman şevkleri kaçmasın' demek yorgun demokratlıktır. Şevki kaçıracak bir şey de yok ayrıca. Özgüvenleri de şevkleri de morallari de gayet yerinde işte..."

 

SAVAŞA HAZIRLADIĞINIZ TOPLUMU BARIŞA NASIL İKNA EDECEKSİNİZ?

Genel seçimler öncesi Başbakan'ın milliyetçi şoven bir dil kullanmaya başladığını hatırlatan Mert bu tutumun devam ettiğini vurguladı ve "Savaşa hazırladığınız bir toplumu, barışa nasıl ikna edeceksiniz?" diye sordu:

 

"seçimler için böyle yapıyor dendi, adeta maruz görelim diyenler oldu. Demokrasilerde oy için her şey yapılır, ne yapalım desteğe ihtiyacımız o zaman ırkçılık kışkırtılsın denir mi? Ben o zaman da toplumun savaşa hazırlandığı endişesi taşıyordum. Referandumdaki yüzde 58 için toplum müzakerelere onay verdi deniliyor bir de. E bu toplum milliyetçi politikaya oy verdi genel seçimlerde. Savaşa hazırladığınız bir toplumu, barışa nasıl ikna edeceksiniz? Ayrıca hem oy için milliyetçiliği pompalayıp sonrasında da oy aldığınız insanlara karşı hiç bir sorumluluk taşımayacak mısınız? Bu nasıl demokrasi?"

 

AKP KÜRT SORUNUNU KAVRAYAMIYOR!

"AKP bu konuda ikiyüzlü falan davranmıyor bence. Başbakan'dan bakanlara kadar tutarlılar, saklamıyorlar akıllarındakini. Bu anlamda İdris Naim Şahin gibiler AKP'de bir istisna değil. Ben AKP'nin sorunu çözmek istemediğini düşünmüyorum. Kim istemez ki böyle bir sorunu çözerek büyük bir iş yapmayı. Kötü niyetli bir şekilde 'hayır çözmeyeceğim' demiyor. AKP Kürt sorununu kavrayamıyor. Her şeyi duble yol yapmak gibi yöntemlerle çözülecek sanıyor, çok hafife alıyor. TRT Şeş'le bir kaç bireysel hakla çözerim diye düşünüyor." (GAZETECİLER.COM)