CNN Türk'te yayınlanan Medya Mahallesi'nde bugün Ayşenur Arslan'ın konuğu Milliyet'in tecrübeli kalemi Hasan Cemal'di.

 

Programın başında Arslan Hasan Cemal'i davet ettiği zaman verdiği red cevabını ve gerekçesini anlattı:

 

“KIZIM BEN GELMEYEYİM”

"Geçen hafta sonu konuşurken, Nevruz haftasında Kürt meselesi gündemde olacak, gel haftayı seninle açalım dedim.  Kendisi eski genel yayın yönetmenimdir, Cumhuriyet gazetesinden. Nazı da fena geçer elbette. 'Kızım ben gelmeyeyim' dedi. Neden?  'Şimdi derbiden sonra gider orada dayak yersek sen beni kızdırırsın' dedi. "

 

Hasan Cemal bu eğlenceli açılışın ardında derbi sonucunu da şöyle yorumladı:

 

"Tabi Fenerbahçe maçları bizde stres yapar hele maç başlayınca üstüste iki muhteşem gol yiyince moralimiz fena bozuldu ama... Kupayı yakaladı Galatasaray. Artık kolay kolay bırakmaz."

 

BAŞBAKANIN GÖLGESİ MEDYANIN ÜZERİNDE

Başbakan'ın Almanya'da alacağı ödülün iptal edilmesini ve Almanya'da Erdoğan karşıtı gösterilerin gazetelerde haber olmamasını eleştiren Ayşenur Arslan'ın "Gazetelerde göremiyoruz. Neden? Eski bir genel yayın yönetmenisin sen yanıt ver Hasan Cemal" demesi üzerine Milliyet yazarı ile Arslan arasında şöyle bir diyalog yaşandı:

 

Hasan Cemal: "Başbakan'a protesto gösterisi önemli bir haberdir. Ben olsam verirdim. Başbakan'ı rahatsız eden haberler 1. sayfaya çıkmıyor mu?"

 

Ayşenur Arslan: Bana mı soruyorsun? Sen eski bir Genel Yayın Yönetmenisin. Ben sana sorayım: Hasan Cemal bu haberler 1. sayfaya çıkmıyor mu?

 

NE MEDYAYA NE DE HÜKÜMETE İYİLİK YAPMIŞ OLURUZ

Hasan Cemal: "Biraz çıkmıyor. Başbakan'ı rahatsız edebilecek haberler saklanıyor. Bu bir vaka. Ben yazılarımda daha çok başbakan'ın medya üzerindeki uzayan gölgesi diyorum. Türkiye'deki ifade özgürlüğü ve demokrasi konusunda hoş bir durum değil. Bu başkbakan'a da iyilik değil Medyanın kendisine de iyilik değil. Bu gazeteyi, medyayı kendi işlevinden uzaklaştırır. Bunu yaptığımız vakit hiç kimseye iyilik yapmamış oluruz.

 

Ayşenur Arslan: Hakikaten son zamanlarda çok önemli gerçekten baktığımızda bu haberdir dediğimiz haberler var. Hükümete yakın gazetelerde hiç göremiyoruz. Durumdan vazife mi çıkartılıyor. O gölge daha çok mu uzuyor?

 

Hasan Cemal: Ben uzun zamandır yönetim kademelerinde değilim ama başbakan'ın tavrı ve gücü dolayısıyla durumdan vazife çıkartılıyor, hatta durumdan vazife çıkartanlar, gazetelerin patronajına gidip ince bir ayar vermeye çalışıyor. Hapiste şu kadar gazeteci var, KCK'dan şu kadar tutuklu var, Balyoz ve Ergenekon doğru davalardır ama hukuki sapmalar var... Bunların hepsi bir kenara, gazeteleri, kanalları yöneten meslektaşlarım, patronlar... acaba bu işleri yaparken, siyasi iktidarın gölgesini ne kadar hissediyorlar. BUna bakmak lazım. Bence hissediyorlar. Hissettkileri gölgeye rağmen gazeteciliğin kuralları geçerli olmalı dedikleri zaman doğru bir hareket yapılacak.

 

YAZDIM AMA SERT YAZMADIĞIM İÇİN DE ELEŞTİRİLDİM

Ayşenur Arslan: Nuray Mert böyle bir anlayışın sonunda mı köşesiz kalmıştır?

 

Hasan Cemal: Bence öyle, Nuray Mert iktidarı rahatsız ettiği için köşesinden oldu. Ben kendi gazetemde yazdım. Çok sert yazmadığım için de eleştirildim.

 

Eğer türkiye bir demokrasiye açılacaksa, barış ve demokrasi kuşağının örneği olacaksa, bölgesel güç olarak güçlenmesini istiyorsak, içeride barış ve istikrar oluşturulması lazım. Onun için de içeride demokrasi ve özgürlükler güçlendirilmeli.

 

SARI BASIN KARTI ARGÜMANI HİÇ İNANDIRICI DEĞİL

1960'lardan 1990'lara kadar 141, 142, 163. maddeler sen şeriatçısın, sen komünistsin diye insanları içeri atıyorduk. Bizim bütün gazetecilik kavgamız, şiddeti savunmayan, şiddete bulaşmayan insanların hapse atılmasına karşı çıkmak üzerineydi. Şimdi bunun yerine bölücüsün diye içeri atılıyor insanlar. 60 küsürü Kürt basınından 100 küsür gazeteci içeride. Terörle Mücadele Yasası, ile her önüne geleni terör tanımına sokabiliyorsun. Sarı basın kartlı, sarı basın kartsız ayrımlarıyla iktidarın inandırıcı olması mümkün değildir. Bu ayrım da ayıptır. Böyle bir gazeteci tanımı çok eski bir anlayışa sahiptir. Devletin kimin gazeteci olduğuna karar vermesi ancak otoriter devletlerde olur. Devlet bana sen gazeteci değilsin diye karışamaz. Sarı basın kartı nuhnebide kalmış bir şeydir. Önemli olan hapisteki gazetecilerin özgürlüklerine kavuşmasıdır. (GAZETECİLER.COM)