Radikal yazarı Cem Erciyes, Gezi Olayları özel sayısı yaptığı gerekçesiyle kapatılan NTV Tarih Dergisi meselesi üzerine yazdığı yazısında, kızgınlığını dile getirerek, "Hesap sorma timlerinin ortalıkta kol gezdiği, gazetelerin yarısının kendini dezenformasyona adadığı, tek kabahati işini iyi yapmak olan meslektaşların işsiz kaldığı, beğendiğimiz işlerin birer birer son bulduğu bu ortamda, bu kızgınlık az bile," dedi.

İşte Cem Erciyes'in 'Gayet tarihi bir mesele' başlıklı yazısı:

Tamam kapatılacağını duymuştum ama bu kadarını da ummuyordum. Aylık dergi seferimi yapmak üzere girdiğim kitapçıda rafa uzun uzun baktım. Yoktu işte, NTV Tarih’in yeni sayısı yoktu. Besbelli hazırladıkları son sayı matbaaya gönderilmemiş ve dergi kapatılmıştı. Sebep, kendi tarzında şahane bir Gezi Olayları özel sayısı yapması.

Tabii dergiyi okuyamadığım için ne kadar şahane olduğunu hala bilmiyorum. Ama yayın kurulundan bir arkadaşım her zamanki coşkusuyla anlatmıştı yaptıkları dosyaları. Sonra Gezi olaylarına karşı hala süren cadı avı başladı ve olay bu derginin kapanmasına kadar geldi.

Başta olayları iyi vermediği için o kadar tepki gören, bedel ödeyen hemen ardından yapması gerekeni yapıp ‘özümüze dönüyoruz’ mesajı veren NTV, ne yazık ki kısa süre sonra çark etti. Öyle bir çark ki, hepimizin hep kanalın başında kalacağına sandığımız Cem Aydın bile ayrılmak zorunda kaldı. Sonra diğer istifalar, işten çıkartmalar geldi.

NTV, kafa dengi birçok meslektaşımın çalıştığı, kameranın hem önü hem arkası sayesinde kendi ekranım saydığım bir kanaldı. Ama uzun zamandır benim için karlı çekiyordu. El alışkanlığıyla açıp bir süre sonra çaresizce zaplamaya koyuluyordum. İşte, derken son darbeyi de yedi ve 31 numara benim için kumandadan çıkmış oldu.

Deprem, ekrandan dergi grubuna da sıçradı ve arada en sevdiğim dergilerden biri de kapandı gitti. Eminim bu son sayıyı yine büyük coşku ve özenle hazırlayanlar kadar üzülmüş olamam, ama ne olursa olsun bitmiş bir derginin son dakikada matbaaya gönderilmeyip çöpe atılması bana göre yayıncılık raconuna da ters bir durum. Okuruyla vedalaşma fırsatı bile bulamadan bir dergiyi kapatıp gitmenin içindeki telaş, ne maliyetlerle ne tirajla ne başka şeyle açıklanamaz. İşte her şey besbelli, ‘aman hükümeti daha fazla kızdırmayalım’ endişesi bu.

Her sayısını dip köşe okuduğum üç tane tarih dergisi var. Toplumsal Tarih, Atlas Tarih ve NTV Tarih. Her birinin üslubu farklı. NTV Tarihin farkı çok iyi tarih bilen bir ekip tarafından hazırlanan, popülerliği kıvamında, ince işçiliği bol ve en önemlisi gündeme mutlaka dikkat eden bir dergi olması. Kerli ferli tarihçilerden oluşan yayın kurulunu bir gazeteci cevvalliğiyle harekete geçirebilmek kolay iş değil. Belki de en çok bu yüzden büyük iş başarıyordu Yayın Yönetmeni Gürsel Göncü. Konuları dikkatle seçilen, en iyi bilen isimlere yazdırılan, görselleri özenle bulunan hatta özel çekimler, çizimler marifetiyle üretilen bir dergi. İlk sayfasından sonuna kadar ince ince işlenen, okur mektuplarından kitap tanıtım sayfalarına kadar her köşesinden bir şeyler öğrenip zevk alabildiğiniz bir yayın. Bilenler bilir, kolay olmaz böyle bir işi çıkartmak.

Yıllar önce derginin tirajı 40 bine ulaştığında herkes hayretlere düşmüştü. Bir tarih dergisinin bu kadar satabileceğine kimse ihtimal vermezdi çünkü. Belki memleketin tarih sevdasını herkesten önce fark etmişti NTV grubu. (Bunda da şaşırtıcı bir şey yoktu çünkü her zaman en kıvrak yayıncılığı, yayımcılığı onlar yapmaktaydı.) Tiraj en son 35 bin civarındaydı. Hiçbir zaman çok ilan almadı, nedense Türkiye’nin reklam verenleri bir tarih dergisinde görünmeyi istemediler; daha az satan kadın dergileri bile daha karlı bir alandı demek ki. Herhalde bütün tarihseverleri son paralarını mezatlara harcayan koca sakallı ihtiyarlar sanıyorlardı.

Neticede NTV Tarih’in ekibi artık işsiz. Derginin şimdiden efsane olan son sayısını bir şekilde okura ulaştıracakları mesajını verdiler. Ama internet ortamında yayarak ama kahramanca bir huruç harekatıyla kendi kendilerine basark okumamızı sağlayacaklarmış. Üstelik ardını da getirip yeni bir dergi çıkartmayı da planlıyorlarmış. Yine kesifleşen, iyice bunaltıcı bir hal alan, medyayı gittikçe daraltan bu ortamda güzel bir haber.

Bilmiyorum, bu satırlar, bir ‘ardından’ yazısı için biraz fazla kızgın mı oldu? Genelde biraz hüzünlü, biraz şekerli ve yeterince süslü bir yazı yazmak yeterli olur. Ama hesap sorma timlerinin ortalıkta kol gezdiği, gazetelerin yarısının kendini dezenformasyona adadığı, tek kabahati işini iyi yapmak olan meslektaşların işsiz kaldığı, beğendiğimiz işlerin birer birer son bulduğu bu ortamda, bu kızgınlık az bile.