Ahmet Şık'ın avukatı Akın Atalay: "Müvekkilimin tutuklanmasının kitap içeriğiyle ilgisi olmadığı açıklandı. Gerçekten, Ahmet Şık, 'aşk' kitabı yazsaydı, söz konusu kitabın içeriği farklı olsaydı, suçlanır mıydı?"

 

"Ergenekon" soruşturması kapsamında aralarında gazeteciler Nedim Şener ile Ahmet Şık’ın da bulunduğu 12’si tutuklu 14 sanık hakkında açılan davanın ilk duruşması sona erdi. 16 Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, reddi hakim talebini değerlendirilmesi için bir üst mahkemeye göndererek duruşmayı erteledi.

 

REDDİ HAKİM TALEBİ

 

Mahkeme Heyeti Başkanı Resul Çakır, sanıklardan Soner Yalçın, Şükrü Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Muhammet Sait Çakır ve Coşkun Musluk'un, avukatları aracılığıyla dilekçe vererek reddi hakim talebinde bulunduğunu anımsattı. Başkan Çakır, reddi hakim talebi hakkında bir karar verilinceye kadar, zorunlu haller dışında herhangi bir şey yapamadıklarını belirtti. Ardından söz alan sanık avukatlarından Celal Ülgen, yargı bağımsızlığı zedelendiği için reddi hakim talebinde bulunduklarını kaydetti.

 

KOZİNOĞLU’NUN AVUKATI DAVADAN ÇEKİLDİ

 

Davanın sanıklarından Kaşif Kozinoğlu'nun avukatı da müvekkilinin hayatını kaybetmesine ilişkin belge ile davadan çekildiğine dair yazıyı mahkemeye sundu.

 

“AHMET ŞIK, 'AŞK' KİTABI YAZSAYDI, SÖZ KONUSU KİTABIN İÇERİĞİ FARKLI OLSAYDI, SUÇLANIR MIYDI?"

 

Tutuklu sanıklardan gazeteci Ahmet Şık'ın avukatı Akın Atalay da "Müvekkilimin tutuklanmasının kitap içeriğiyle ilgisi olmadığı açıklandı. Gerçekten, Ahmet Şık, 'aşk' kitabı yazsaydı, söz konusu kitabın içeriği farklı olsaydı, suçlanır mıydı?" diye konuştu.

 

Mahkeme heyetinin, tutukluluğa ilişkin CMK'nın 108. maddesi uyarınca resen karar verebileceğini belirten Atalay, müvekkilinin bir an önce tahliye edilmesini talep etti.

 

DURUŞMA SALONU ÖNÜNDE ARBEDE YAŞANDI

 

Bu arada duruşmaya verilen öğle arasının ardından aralarından ÖDP Genel Başkanı Alper Taş ve TKP Genel Başkanı Erkan Baş’ın da bulunduğu bir grup izleyici ile duruşma salonun bulunduğu koridordaki güvenlik görevlileri arasında arbede yaşandı. Salonun kalabalık olması nedeniyle izleyiciler duruşma salonuna alınmak istemedi. Bunun üzerine güvenlik barikatını aşan grup duruşma salonuna girdi. CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, TGS Başkanı Ercan İpekçi, gazeteciler Ruşen Çakır, Ruhat Mengi ile yabancı basın mensupları da duruşmayı izledi.

 

AYAKTAKİ İZLEYİCİLER DIŞARI ÇIKARILMAK İSTENİNCE ÇÖMELEREK DURUŞMAYI İZLEDİ

 

Aranın ardından duruşma yeniden başladı ancak duruşma salonu hıncahınç dolu olunca Mahkeme Başkanı Resul Çakır, ayakta bulunan izleyicilerin çıkarılmasını istedi. İzleyiciler ise bunun üzerine yere çömelerek duruşma salonundan çıkmak istemedi. Duruşma taleplerin alınmasıyla devam etti.

 

“BİZ GELECEĞİZ HİÇ MERAK ETMEYİN"

 

Duruşmanın sona ermesinin ardından sanıkların yakınları sanıkları alkışlarla uğurladı. Yakınlarının el salladığı Ahmet Şık ise zafer işareti yaparak “Biz geleceğiz, hiç merak etmeyin" dedi. Bazı izleyicilerin ise gözyaşlarını tutamadığı görüldü.

 

“BUGÜN, BURADA SANIK SANDALYESİNDE OTURAN DÜŞÜNCEDİR"

 

Talepler için sadece avukatlara söz verilmesi üzerine tutuklu sanık Soner Yalçın hazırladığı 4 sayfalık konuşmasını mahkemeye sundu. Soner Yalçın dilekçesinde, “Bugün, burada sanık sandalyesinde oturan düşüncedir, Siz bizleri değil basın özgürlüğünü yargılıyorsunuz. Ama biliniz ki: Düşünce hiçbir izne tabi tutulamaz. Gazetecinin kendisini beğendirme sorumluluğu ve zorunluluğu yoktur. Tek ölçüsü vardır: Hakikate tutkuyla bağlı olmak" dedi.

 

“BİZE YAKIŞAN DURUŞMA SALONUNU HABER MERKEZİNE ÇEVİRMEKTİR"

 

Yalçın’ın dilekçesi şöyle devam etti: “Burada basın özgürlüğü yargılanıyor. Gazetecilerin köşe yazıları, gazetecilerin telefon görüşmeleri ek klasörlerde boşuna yer almıyor. Basını sindirme operasyonudur bunun adı. Herkesi korkutmak amaçlanıyor.Terör örgütü mensubu olduğum iddia ediliyor. Dünyanın anlamını ancak harflerle özümseyen gazeteci-yazarları terörle aynı kefeye koymak korkunç haksızlıktır. Kaşif Kazinoğlu, Ahmet Şık’la tanışmadım. Nedim Şener’le görüşmedim. Hanefi Avcı’yı en son 10 yıl önce gördüm. Bu mu örgüt? Evet, bu davanın özünün ne olduğu belli değil midir? Kim kimi kandırıyor? Burada ‘adaletçilik’ mi oynayacağız. Kendimizi, mesleğimizi inkar edip ‘adalet müsameresinin’ kuklası mı olacağız. Tabii ki hayır. Bu oyunu bozacağız. Tertipçileri açığa çıkaracağız. Biz gazeteciyiz, bu duruşmalarda yakınmayacağız. Cesaretle bu karanlık tertibin üzerine gideceğiz. Biz gazetecilere yakışan budur. Bize yakışan duruşma salonunu haber merkezine çevirmektir"

 

"BU DAVA ŞIK, ŞENER DAVASI DEĞİLDİR. BU BENİ RENCİDE EDER"

 

Duruşmada, tutuklu sanık Yalçın Küçük söz istedi. Ancak Mahkeme Başkanı Resul Çakır, sanıkların avukatlarına söz verdiklerini belirtti. Bunun üzerine sanık Küçük'ün avukatı, "Ben söz almadım ve herhangi bir talepte bulunmadım. Bu nedenle müvekkilime söz verilmesini istiyorum" diye konuştu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Çakır, sanık Yalçın Küçük'e söz verdi. Küçük, yıllar önce yargılandığı bir davada katibi ağlattığını anlatarak, "Beni dinleyen mahkeme üyeleri hep Yargıtaya gitmiştir. Demek ki iyi yetiştirmişim" diye konuştu. "Bu dava Şık ve Şener davası değildir" diyen Yalçın Küçük, şöyle devam etti: "Bu dava Şık, Şener davası değildir. Bu beni rencide eder. Türkiye'de hapse giren ilk gazeteci de Şık ve Şener değildir. Bu davada bir eksik var. Sanıklardan Kaşif gelemedi. Onun savunması benim savunmam gibidir. Savunmasından benim malumatım var. Güvendiği kişilere notlar gönderirdi. Avukatlar, öyle bir hava oluşturdu ki sanki herkes tahliye olacak, sakın beni de unutmayın"

 

REDDİ HAKİM TALEBİ ÜST MAHKEMEYE GÖNDERİLDİ

 

Sanık avukatlarının tahliyeye ilişkin taleplerinin alınmasının ardından Cumhuriyet Savcısı Ufuk Ermertcan, bazı sanık ve avukatlarının reddi hakim talebinin üst mahkemece değerlendirilmesini, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti, reddi hakim talebinin değerlendirilmek üzere İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesini karar verdi. Duruşma 26 Aralık tarihine ertelendi. (Milliyet)