Habertürk Menderes’in Yassıada’da yargılandığı “örtülü ödenek” dosyasına ilişkin çarpıcı belgelere ulaştı. Ünlü yazarların Menderes’e yazdığı mektuplarda bazen yalvaran, bazen üstü kapalı tehdit içeren ifadeler yer alıyor. Türk-İslam ideoloğu ve Türkiye sağının önemli figürlerinden Necip Fazıl Kısakürek, “Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır” diyor.

Abdullah Kılıç’ın özel haberine göre, 1960 darbesinden sonra asılarak idam edilen Başbakan Adnan Menderes ile Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur'un, Yassıada'da yargılanmasına neden olan yazar ve sanatçılara örtülü ödenekten verilen paralarla ilgili belgelere Habertürk ulaştı. Örtülü ödeneğin nereye harcandığına dair belge tutma zorunluluğu bulunmamasına rağmen Menderes, tüm harcamaları Müsteşar Korur'dan kayıt altına almasını istemiş, şahsi harcamaları da kendi banka hesabından karşılanmasını emretmişti.

KAHVERENGİ BAVUL

Darbeden sonra evinde yapılan aramada, örtülü ödenek harcamalarının binlerce makbuzunun olduğu kahverengi bavul bulundu. Açılan bu bavulda, gizli tutulması gereken makbuz ve mektuplar da çıktı. İşte o belgelerden bazıları, örtülü ödenek davasına konu olan yazar ve sanatçılara yapılan yardımlardı. Sanatçılara yapılan yardımlarla ilgili makbuzların yanısıra, o sanatçıların Menderes'e yardım talebiyle yazdığı mektuplar da ortaya çıktı.

KİMLER YOK Kİ...

Menderes'e gönderilen mektuplar arasında başta Necip Fazıl Kısakürek olmak üzere Peyami Safa, Yahya Kemal Beyatlı, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Cemal Kutay, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Mesut Cemil Bey, Yusuf Ziya Ortaç ve ressam İbrahim Çallı'nın mektupları dikkat çekiyor. İşte o mektuplardan bazıları:

Necip Fazıl Kısakürek:

21 Ocak 1954

'MUHTEREM EFENDİM'

- "Muhterem efendim" diye başlayan mektupta Emniyet Genel Müdürü'ne kovuşturmalarla ilgili gerekli talimatın verilmesini, huzura kabul edilmesini ve kendisine yardım yapılmasını talep ediyor.

26 Aralık 1956

'HER ŞEYİ UĞRUNUZA RİSK ETTİM'

"Müsteşar Bey'den 2500 lira ve 'Mecmuanı çıkar da görelim ve sonra yardım edelim' cevabı aldım. İlk defa bir itimatsızlık sezer gibiyim. Ben parayı alır da mecmuayı mı çıkarmam veya çıkarırım da uygunsuz bir istikamet mi tutarım? Ben ki her şeyi uğrunuza riske etmiş, her defa mükemmel eseri vermiş ve bu kadar tecrübe ve çileden geçmiş bir adamım. Şahsım, kalbim ve kalemim her türlü teminatın üzerindedir.

'SÜRÜNMEKTEYİM'

Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarptırılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim. Haftalardır Ankara'nın bu ücra ve münzevi otelinde cinnet buhranları içinde çırpınmaktayım. Bütün istediğim zarara birkaç bin zamla 20 bin lira temininden ibarettir. Bunca muvaffakiyetten sonra uğratıldığım bu hal ve düştüğüm şeref kırıklığı hayatıma mal olabilir. (...) Artık Necip hakkında olmak mı olmamak mı kararı sizi de üzüntüden kurtaracak şekilde verilmeli ve bu iş bitirilmelidir. Ben kararlıyım ve her şeye razıyım."

14 Ocak 1958

'HESABI NASIL VERECEKSİNİZ'

"Ben hastayım. Şekerliyim. Ayrıca çıldırmak üzereyim. Bütün hastane halime acıyor. Bu vaziyette emrin uzaması benim ölüme ve cinnete terk edilmem demektir. Başıma bir hal gelecek olursa Allah'a, Türk Milletine ve "Allah bir" diyenlere karşı hesap nasıl verilecektir. Kadiri mutlakın üzerine yemin ederim ki yalan söylemiyorum, mübalağa etmiyorum, rol oynamıyorum, edebiyat yapmıyorum."

14 Haziran 1958

'10 BİN LİRA LÜTFEDİLİRSE'

Reklam ve sair ihtiyaçlarım için 10 bin lira lütfedilirse... Ayda 6 bin lira tahsis olunursa... Akis, Kim, Form gibi mecmuacıklarla bütün muhalefet matbuatını saf fikirle çürütücü, muazzam bir içtimai ve edebi, ideoloji bina edici kafalara ve yüreklere nüfuz edici bir mecmua kuracağıma emin olunabilir. Bu da olmazsa tam altı aydır bir tek yardım görmeyen beni vazife günüme kadar her ay muayyen ve mükerrer bir mikyas altında kurmaktan ve göz yaşları içende yalnız ibadet ve mücerret eserler kaleme almaya terk etmekten başka iş kalmaz."

Orhan Seyfi Orhon:

'KALEMİMİZİ BU HİZMETTE KULLANMAYA HAZIRIZ'

"Yusuf Ziya Ortaç ile Akbaba'yı 1954 seçimlerinin sonuna kadar muhalefetin hiciv, istihza ve tarizlerini aynı silahla hem çok daha incelik ve zerafetle karşılayan bir mizah dergisi olarak çıkarmayı kabul ediyoruz. Akbaba, iktidarı destekleyerek muhalefete hücum edeceği için kazançlı bir iş olmaz. Bu gazeteye konması kararlaştırılan parayı Akbaba'yı 1954 seçimlerinin sonuna kadar çıkarmak için kullanacağız. Şayet Akbaba, partice çıkarılırsa matbaa, kağıt ve diğer masraflar temin edilirse biz kalemimizi bu hizmette kullanmaya hazırız."

Yusuf Ziya Ortaç:

'2 BİN DOLAR BULUP ARABACIK GETİREMEDİM'

(Müsteşar'a yazdığı mektupta Ortaç, Almanya'da okuyan oğlu için para istiyor)

"Almanya'da tahsil gören oğlum bu sene yurda gelmedi. İmtihanları var. Elbiseleri, paltosu, iskarpini kalmamış. Kendisine 2500 lira göndermek niyazındayım. Ben de 15 gün içinde İsviçre'ye gideceğim. Miktar söylemeyeceğim. Bunu senin kardeş delaletinle benim aziz başvekilimin takdir ve tensiplerine bırakıyorum."

"Üzülecek bir şey söyleyeyim mi? Bizim meşhur otomobil iki aydır garajda. Otomatik vitesli olduğu için kullanması zor. Param parça ettiler, şimdi Amerika'dan yedek parça bekliyorum. (...) Ben 2 bin dolar bulup bir arabacık getiremedim. Kırılıyorum... Amma o kadar darılamıyorum."

'HÜRRİYET YÜZDE 99.5 MUHALEFETİN MALI OLDU'

- (İktidarın tek gazetesi Zafer'dir. Hem de hiç kafi değildir. Çünkü katıksız hükümet ve parti organıdır, bir Ankara gazetesidir, efkarı umumiyeyi yapan ise İstanbul gazeteleridir. Hürriyet Gazetesi yüzde 99.5 muhalefetin malı olmuştur. Terzi İzzet Apartmanı'nda yapılan toplantılardan konuşulan mevzulardan, alınan kararların hepsi bence malumdur. Sedat Simavi'nin oğlu Haluk da burada ağa düşürülmüştür. Mutlaka işin büyüklüğüne nazaran küçük bir fedakarlığa katlanılmalı ve hemen şimdi İstanbul'a bir gazete kurulmalıdır. Bunu da ben yaparım."

Peyami Safa:

'MÜŞKÜL DURUMDAYIM'

(O dönem Milliyet'te yazan Peyami Safa, Müsteşar'dan, eşinin yurt dışındaki tedavisi için döviz istiyor)

Başvekil efendiyi rahatsız etmekten çekiniyorum. Bana olan teveccühünü kaybettiğim zannı ve endişesi içindeyim. (...) Bu müşkül durumumda bana yine bir kardeşlik yapmanı ve meseleyi münasip gördüğün kanaldan halletmeni ehemmiyetle rica ederim.